en iyi bahis siteleri
DOLAR 19,1900 0.11%
EURO 20,8980 -0.24%
ALTIN 1.220,04-0,04
BITCOIN 5467840,75%
Afyonkarahisar

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

“BENİM ELİMDE BİR ŞEY YOK” DİYEMEZSİN

ABONE OL
13 Mayıs 2017 14:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Mustafa Yılmaz DÜNDAR 13 Mayıs 2017 Cumartesi 14:10:29
 

– 99-
Müminun-67: “O’na (Billâhi îmana) müstekbirler olarak, geceleyin hezeyan ediyorsunuz.”
Hayat tarzıyla ilgili fakat fark edilmemiş bir ayet. Dünya imtihanı ve bu imtihanda hayat tarzının önemini anlamak üzere bu ayeti birlikte tezekkür edeceğiz. Biraz tefekkür edince hemen anlaşılacak. Diyor ki; “Size Billâhi îman açıklandığında, yani ‘Müstakilen VAR ve muhtar olan ancak Allah’tır, başka müstakilen VAR ve muhtar YOKTUR’ denildiğinde müstekbirler olarak (‘Hayır, ben de müstakilen VARIM ve muhtarım’ diyerek) geceleyin hezeyan ediyorsunuz, bu iddianıza göre geceliyorsunuz. Sabaha kadar eğleniyor, sabaha kadar bu iddianızı kuvvetlendirecek şeylerle meşgul oluyorsunuz; alkolünden dedikodusuna, eğlence dediğinize kadar ne varsa hepsi bu kapsamda! Gece yaptığınız bu “müstakilen varım ve muhtarım” yarışının gündüz de sohbetiyle meşgulsünüz, birbirinizi bununla derecelendiriyorsunuz. İşte hayat tarzı! Hayat tarzı bu kadar önemli.
Bilen değil, yapan, yaşayan önemli
Hayat tarzının farkını görmek isteyen için söyleyelim: Bu tercihte Hakk yolu seçenler Âmentü Billâhi anlamında birleşirler, o şemsiye altında kardeş olurlar. Hakk yolu değil de bâtılı seçenler Allah’a ve sistemine nefrette birleşirler ama kardeş olamazlar. Çünkü tevhid olmazlar. Kardeş tevhid demektir. Hakk yolu seçenler “Müslümanlar yani mü’minler ancak kardeştir” ayeti gereği Âmentü Billâhi’de birleşir, kardeş olurlar. Bâtılı seçenler Allah’a ve sistemine nefret şemsiyesi altında toplanırlar ama asla kardeş olamazlar. İşte imtihandaki iki hayat tarzı ve farkı!
İmtihanın sorusu ikilem oluşturan zannlar! İmtihanın yöntemi bu iki seçenekten birisini tercih etmek! Lütfen dikkat buyurun, bu seçiş, A ve B şıkkından hangisini tercih ettiğinize ait bilgi sunma değildir, bir hayat tarzını tercihtir. Şöyle bir yanlış var: Kişiye bakıyorsunuz, hayat tarzını seçmiş; bâtıl hayat. Ama konuşunca sizin bile şaşıracağınız Hakk cümleler kuruyor. Bu bir bilgi imtihanı değil ki! Günümüzde bilgi imtihanında kimse interneti, Google’ı geçemez. Artık bilmek önemli değil, o eskidendi. O zaman bir alet iletişimi yoktu, sana bilen lazımdı. Şimdi dünya parmağının ucunda, artık bilen lazım değil. Doğrusu yalanı, eğrisi düzgünü hepsi parmağının ucunda! Onları bilgi olarak söylemek imtihanı geçmek demek değil. Yapan önemli, yaşayan önemli, amel önemli! İmtihanda önemli olan ameldir. Bu yanlışı dikkatle fark edin. Hayat tarzı olarak bâtılı seçmişseniz Hakk cümleler konuşmanız sonucu değiştirmez, imtihanı kaybedersiniz. Kaybedenin peşine takılan da kaybeder. Kaza yapacak şoförün otobüsüne binmişsin kazayı beraber yaparsınız. Sonucu bilmem ama kaza yapacağı kesin. Bir hadis var: Hayat tarzınız kime benziyorsa, tarzınız kiminse siz ondan sayılırsınız. Demek ki imtihanın özelliği bilgi sunmak değil, bir amel içeren tercih.
Dünya hayatıyla ilgili bir konuyu
izah ederken kader cümlesi kurulmaz
Şu sonuca vardık: Dünya hayatı bu fitne edilen konudaysa yani bir fitne imtihanıysa, insanın bu tercihi yapacak donanıma sahip olması gerekir. Bu çok önemli ve hayatınızı çok etkileyecek bir sonuçtur. Eğer Rabbimiz böyle bir tercih imtihanı koymuşsa (bir tercih varsa) insanda bu tercihi yapabileceği donanımın olması lazım. İnsan bu tercihe zorlanıyor, bunu âyetlerde göreceğiz, bizzat Kur’ân’dan ders yaparak göreceğiz. İşte ondaki bu donanım MTG’dir; Muhtariyeti tercih Gücü’dür.
“Andolsun, onlardan öncekileri de fitne etmişizdir. Allah elbette sâdıkları bilecek ve elbette yalancıları da bilecek.” (Ankebût-3)
“Biz elbette iptilâ (imtihan) edenleriz.” (Mü’minun-30)
Bu iki âyetten de öğreniyoruz ki imtihan var. Ancak âyetin kastına bir bakalım. Az önceki âyetten fitne konusunu öğrendik, şimdi ise Mü’minun-30’da imtihanın bir özelliğini daha öğreniyoruz; biz elbette ibtilâ/imtihan edenleriz. Fitne kelimesine imtihan demiştik; imtihanın özelliğini ve sorusunu belirten bir kelime dedik. Şimdi de iptilâ deniyor! Bu kelime de bize imtihanın bir özelliğini ve imtihan hakkında önemli bir ipucunu veriyor. Bu kelimenin meâline yalnızca “imtihan” yazarsanız anlaşılamaz. İptilâ kelimesini biz kullanırız, “şunun müptelâsıyım” deriz. İptilâ düşkünlüktür, müptela bir şeye düşkün olmaktır. İmtihanın yeni öğrendiğimiz özelliği bu: O ibtila eden bir imtihan, konusu özel bir imtihan, kişinin düşkün olduğu şeyi deneme yaparak ortaya çıkaran bir sınav. Neye müptela isen onu deneme yaparak ortaya çıkaran bu sınavı Mü’minun-30’dan öğrendik. “Biz ibtilâ edenleriz” demenin tevhid diliyle ve kesret bakışıyla olmak üzere iki mânâsı var. Tevhid içeren mânâ kader cümlesini oluşturur, orada kulun dahli yoktur. Kulun dahlinin olmadığı bir imtihan olur mu? Bu yüzden, meâl yapılırken ibtilâ kelimesinin mânâsı tevhid ağırlıklı verilirse noksan olur; çünkü amel kalkar. Tevhid diliyle mânâ şöyledir: Biz ne emir, ne hüküm vermişsek dünya hayatında sizleri çeşitli denemelere tâbi tutarak verdiğimiz o emirleri, o hükümleri açığa çıkarırız. Nasıl bir kul dilemişsek, o kulun özelliklerini açığa çıkaranız. Bakın bu cümlede kulun dahli yoktur, bu cümlenin içinde kul da yoktur, bu cümlede amel de yoktur. Çünkü kader/hüküm cümlesi. Böyle meâl yapılırsa mânâ noksan olacağı için kul bundan yararlanamaz. Bu ayet kesret cümlesiyledir, bunu tevhid cümlesiyle meâllendirirsek inananlara haksızlık yapılmış olur. Bu ayetin kesret mânâsı da vardır ve kesrete ait mânâlarda şu prensip çok önemlidir: Dünya hayatıyla ilgili bir konuyu kendinize veya başkasına izah ederken kader cümlesi kurulmaz, bundan sakının! Bu çok önemli bir uyarıdır ve bu uyarıyı herhangi bir yerde göremeyebilirsiniz. Ancak Kur’ân ve hadislerde görebilirsiniz. Eğer bakabilirseniz. İlişkilere ait bir konuyu anlatırken kader cümlesi kurmak, öyle konuşmak, öyle anlatmak yanıltır. Basit bir örnek verelim, siz örnekleri çoğaltabilirsiniz. Çocuğunuz bir sınava çalışıyor, anne babasının da namazla niyazla, tasavvufla meşgul olduğunu biliyor. Bir şey oldu ve siz ona; “Yavrucuğum, haydi çalış da sınavında başarılı ol” dediniz. Sonra içinizden “Böyle öğüt verdim ama bu okuduğum tasavvufa hiç uymadı” diye geçirdiniz. Öyle olunca da hemen eklediniz: Gerçi senin elinde bir şey yok ama! Yani işi kader cümlesine bağladınız. Olmadı. İslâm’da bu yoktur, bu yaklaşım ameli bozar, ameli kaldırır, kafayı karıştırır. Sen ona “Gerçi elinde bir şey yok” dersen çocuk niye çalışsın? Sapkın fırkaları gördük, sapkın fırkalar böyle çıkmıştır. Bu noktada sapmamak için kural budur: Dünya hayatıyla ilgili bir şeyi kendinizle veya birisiyle paylaşırken kader cümlesi kullanılmaz. Kader cümlesi zaten sizin asıl elbiseniz, onu çıkarırsanız çıplak olursunuz, o hep olacak.
“Benim elimde bir şey yok” derseniz
Kur’ân’a ters düşersiniz
Önceki yazımızda üç farklı cümle tipi ve davranış söyledik. Yönelişte “Allahım beni bu şehâdet üzere yaşatıver” dedik. Böyle dedik diye hayata dönünce “Elimden bir şey gelmez, Allah’tan istedim, beni bu şehâdet üzere yaşat dedim” diyemezsiniz. Olmaz! Tasavvuf kitapları okuyarak cehenneme gidersin! Kendine döndüğünde “Ben Allahıma bir şehâdette bulundum, bu şehâdete uygun yaşamalıyım” diyeceksin, “elimde bir şey yok” diyemezsin. Âyetleri gördük, imtihan var. “Elimde bir şey yok” derken sen Allah’tan iyi mi biliyorsun? Allah “Seni imtihan edeceğim” diyor, sen de dalga geçiyorsun: “Allahım, elimde bir şey yok ama sen yine de imtihan et!” Olur mu hiç? Âyet var; sizi ve dünyayı oyun oynayalım diye yaratmadık, bu bir oyun değil.
Mü’minun-30’daki “ibtilâ” kelimesi bize şimdi kesret mânâsı ile lazım, imtihan kastedildiği için. Ama tevhid mânâsını unutmadan kesret mânâsı. Yani esfele sâfiliyn yapı (dûniHİ algı) yüzünden sende var olan düşkünlükleri terk etmezsen, deneye deneye onlar ortaya çıkar, sen de şahit olursun. İmtihandır o. Onu biraz somutlaştıracak bir örnek verelim. Bu örneği izah edebilirsem ne demek istediğimi daha kolay anlatabileceğim inşâAllah. Bir arkadaşım tefsirle meşgul, önemli bir şahsın tefsirini okuyor. Oradan bir cümle öğrenmiş, onu paylaştı. Bir gün, günahlardan uzak durmaktan bahsediyorduk, dedi ki “Ben şu tefsirde şu sûrede okudum, bir kişi cehennemlik dilendiği için cehennemlik ameller yaparmış.” Doğru. Kişi cehennemlik dilendiği için cehennemlik ameller yapar. Tefsir uyarıyormuş: “Oysa siz cehennemlik ameller yaptığı için kişi cehenneme gider sanıyorsunuz.” Tefsiri yapan bize öğretiyor: Kişi cehennemlik dilendiği için cehennemlik ameller yapar. Ama siz şöyle sanıyorsunuz. Her iki cümle de doğru. Ama bakın ne oluyor? Onlardan birisi tercih edilerek tevhid bölünüyor. Kur’ân uyardığı halde! Size iki ayrı bakış açısı sunuyoruz, onlardan birine yaslanmayın dediği halde, yazılanlar yalnızca birisine dayanılıyor. Biraz önce “ibtila” kelimesinin tevhid diliyle izahı için dedik ki: “Biz kulu nasıl dilemişsek dünya hayatında o emrin/hükmün açılmasını sağlayacak denemeler yaparız.” Kişi bu manaya inandığında doğrunun bu yarısına inanmış oldu. Yalnızca “Kul cehennemlik dilendiği için cehennemlik ameller yapar” bilgisini seçen de aynısını yapıyor. Doğru! Ama İslâm’a başlangıç çizgisi olarak bir mânâ tek başına yetmez, kul için başlangıç çizgisi olmaz. O kader cümlesidir, kader cümlesiyle dünya hayatı izah edilemez. Dünya hayatında hiç bir işe kader cümlesiyle başlayamazsınız; başında veya sonunda “İnşâAllah” demek de bir cümleyi kader cümlesi yapmaz. İnşâAllah teslimiyettir, ameli kaldırmaz. “Allah’a bir şehâdette bulundum, o şehâdete uygun bir hayat tarzı oluşturmam gerekiyor, inşâAllah” dediğimde amel kalkmaz. Ama siz “benim elimde bir şey yok” derseniz amel kalkar. O zaman Kur’ân’a ters düşersiniz, imtihana da ters düşersiniz.
Dünya kuralları ile bakarak İslâm çizgisi oluşmaz
Bir kısım inanan başlangıç çizgisi olarak bunu kabul etti: Kul cehennemlik dilendiği için cehennemlik ameller yapar. İslâm’ın kesret mânâsı ağırlıklı anlatıldığı kişiler ne yapıyor? Onlar bu mânâyı ihmal ediyor ve başlangıç çizgisi olarak “Kul cehennemlik ameller yaptığı için cehenneme gitti” bakışını seçiyor. Birbirine zıtmış gibi görünen bu iki bakış da tek başına başlangıç çizgisi olamaz. Bunu anlatmaya çalışıyoruz, ikisi birden doğru, yalnızca biri değil. Bu doğrulardan birini seçtiğinde diğeri için “öyle değil” diyemezsin. Kur’ân’ın (İslâm’ın) özelliğini anlatmaya çalışıyorum. Bunu dünya hayatı kurallarına göre yapamazsınız. Kur’ân’daki bu anlatım tarzı ile bir makale yapıp bir dergiye göndersek, “Bu cümleler Kur’ân’a aittir” de demesek, beşer yazısı gibi onu bir bilimsel dergi editörlüğüne göndersek, yayın kurulundan geçemez, “zıtlıklar var, yazı içeriği birbirine uymuyor” derler. Oysa Allah buyuruyor: Kur’ân’ı incele, hiç bir zıtlık, hiç bir uyumsuzluk göremezsin. Bu yüzden, dünya kuralları ile bakarak İslâm için başlangıç çizgisi oluşturamazsınız. İsterseniz deneyin. Deneyebilirsiniz ama sınav sonucunun ne olduğunu cennette göremezsiniz.
Başlangıç çizgisi için, ikisini doğru yapacak idrakı yakalamak şarttır. Bu konuda o nasıl olur?
Sapkın fırkalar böyledir
Allah’a yöneldiğimde diyorum ki; “Allahım sana yöneldim, beni cehennemlik dilemedin inşâAllah. Beni cehennemlik dilemişsen yapacak hiç bir şeyim yok, cehennemlik ameller yaparım. Muhafaza buyur ya Rabbi.” Bu cümle kader cümlesidir, Allah’la aranızdaki cümledir, insanlarla değil. Onu bozarsanız îmanınız bozulur. Hayata, insanlarla ilişkilere döndüm şimdi aynı manada olmak üzere diyorum ki: “Cehennemlik ameller yaparsam cehenneme giderim.” Şimdi kural bu! Allah’a yöneldiğin kuralla ilişkiler yani dünya hayatı olmaz. Anlatmak istediğimiz bu.
Önceki paylaşımlarda Efendimiz (SAV)’in hadislerini ve âyetleri okuduk, sapkın fırkalar ya Allah’a yöneldiği cümleyle hayat kurduğu için, Efendimiz “onların İslâm’dan nasibi yoktur” buyuruyor. İnsanlarla yaşantısında kurduğu cümleyle Allah’a yönelen için de aynı cümleyi söylüyor: İslam’dan nasibi yoktur.
Bütün bunlar hep âyet ve hadis. Ve bir âlim gerekmeksizin hemen anlayacağınız basitlikte ve kolaylıkta…

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.