Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Eyüp İMİR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

BİLİM VE TEKNOLOJİ

Türkiye’de bilim ve teknoloji alanında birçok sorunlar ve eksiklikler mevcuttur.
Bu sorunların büyük bir bölümü Osmanlı Devleti’nin bilim ve teknoloji alanında geri kalmışlığından kaynaklanmaktadır. Osmanlı toplumu batının yaşadığı bilimsel devrimi yaşayamamıştır.
Osmanlı Devleti’nde özellikle 17. yüzyıldan itibaren doğa ve akli bilimlerin gözden düştüğü derslerin fıkıh alanı içinde kapandığını söyleyebiliriz. 19. yüzyılın sonlarına doğru medreselerin yanında çağdaş denilebilecek yüksek okullar açıldı. Buralarda matematik ve fen bilimlerine önem verilmiş ancak bu okullarda okutulan derslerde çeviri kitaplardan yararlanılmış, araştırmaya dayalı eserler meydana getirilememiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda bilim ve teknolojide geri geri kalmışlığın bir çok nedenleri vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz.
1- Ulema sınıfında, temelleri Gazali tarafından atılan bilimin dine aykırı olduğu, kutsal inançların zayıflattığı fikirleri yaygınlaşmıştır.
Bu duruma en güzel örnek ünlü Osmanlı bilgini astronomi ve matematik alanlarında başarılı çalışmalar yapan Takiyüddin’in 1575 yılında İstanbul-Tophane sırtlarında yaptırdığı gözlemevinin daha sonraki yıllarda uyduruk gerekçelerle zamanın müftüsünden fetva alınarak yıktırılmış olmasıdır. Osmanlı’da buna benzer komik ve acınacak nedenlerle bilimsel çalışma yapan kurum ve tesisler kapatılmıştır.
2- Yönetici ve ulema sınıfı Batı’nın giderek artan teknolojik üstünlüğünü fark edememişlerdir. Burada top, tüfek vb. askeri malzemelerinin batı ülkelerinden kolaylıkla alınabilmesi rol oynamıştır.
3- Matbaanın Osmanlı mülkünde kullanılması (1726) bile Batı’da kullanılmasından (1454) 300 yıl sonra olmuştur.
Matbaanın bulunuşu okuyabilen herkesin bilimsel eserlere ulaşamasını sağlamıştır. Böylece bilim adamları çoğalmıştır.
4- Bir başka neden ise toprak mülkiyetindeki tımar sistemidir. Devletin ilk yıllarında bu sistem sayesinde güçlü ordular kuran imparatorluk Avrupa, Akdeniz ve Ortadoğu’da büyük güç olmuştur.
Daha sonraki yıllarda Batı’nın artan teknolojik üstünlüğüyle ordular yenilmeye, merkezi yönetim zayıflamaya başlamıştır. Ekonominin bel kemiği olan tımar sistemi çökmüş, vergiler toplanamamış, tımar sisteminin yerine ekonomiyi ayakta tutacak yeni bir üretim biçimi konulamadığı için imparatorluk yıkılma sürecine girmiştir.
Bu durumdan bilim ve teknoloji de payını almıştır.
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti bilim ve teknolojiye büyük önem vermiş ve büyük atılımlar yapmıştır.
Bu atılımlar Batı ile aramızı kapatmaya yetmemiştir.
Yine de bugünkü bilim ve teknoloji seviyemizi Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan kurumlara ve çalışmalara borçluyuz.
“En hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir, fendir.
Mustafa Kemal Atatürk

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER