“BU B.KU NİYE YEDİK”

Amerikalı Papaz Brunson Ekim 2016’da sınır dışı edilmek üzere gözaltına alınmış ve Aralık 2016’da ‘FETÖ’ye ve PKK’ya üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemekten 15, devletin gizli kalması gereken bilgileri askeri casusluktan da 20 yıl olmak üzere 35 yıl hapis cezası istenerek tutuklandı.
Amerikan Başkanı sosyal medyada attığı twetlerle, Dışişleri Bakanı ve sözcüleri açıklamaları ile ısrarla, tehdite varan açıklamalarla Brunson’un salıverilmesini istediler.
Türk Hükümetinden cevaplar da ardı ardına geldi.
“Bu fakir görevde olduğu sürece ABD bundan böyle bizden hiçbir teröristi alamayacaktır”, “Bir papaz da siz de var. Ver papazı al papazı” denildi.
“Bizi tehdit ediyor ya. ‘Saat 18.00’e kadar, yarın akşama kadar (Brunson’ı) göndereceksiniz.’ Burası Çatladıkapı ülkesi mi ya?Bu oyun önümüze geldiğinde biz, ‘Ölürüz de böyle bir istiskale, aşağılanmaya rıza gösteremeyiz. Biz besleme değiliz, ayakları üzerinde dimdik duran 81 milyonluk bir Türkiye’yiz.” denildi. Denidi de denildi.
Amerika Başkan Trump’ın kararıyla Türkiye İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı’na yaptırım kararı almasının ardından, Dışişleri Bakanımız “Hiç kimse bize talimat veremez Kimsenin tehdidine boyun eğecek değiliz” dedi.
Türkiye – ABD krizi sonrasında, doların her geçen gün rekor üstüne rekor kırmaya başlamasının ardından FETÖ’cü Papaz Brunson’a 35 yıl hapis cezası isteyen Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya’nın görev yeri değiştirildi. Görev değişimi sonrası, Casus, Rahip Brunson adli kontrol şartıyla ev hapsine alındı. Ajan Brunson için hapis cezası 10 yıla düşürüldü.
“Bu fakir görevde olduğu sürece” diyen T.C. Cumhurbaşkanı “12 Ekimdeki mahkemede ne karar verilir bunu bilemem” demeye başladı. Henüz mahkeme olmadan Amerika Dışişleri bakanı “Brunson 30 saat sonra serbest” dedi, piyasalar, gazeteler herkes Brunson’un salıverileceğini biliyordu.
Mahkemede, gizli tanıklar birer birer ifadelerini değiştirdiler. “PKK’lılara yardım etti” diyen tanık, “Brunson’u tanımıyorum” dedi. “Darbeci FETÖ’cüleri sakladı” diyen tanık, ifadesinin yanlış anlaşıldığını söyledi. Mahkeme heyeti PKK’lı Pastör Brunson‘a, 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi. ABD’li din adamı Andrew Craig Brunson yattığı günler göz önüne alınarak serbest bırakıldı. Yurt dışına çıkma yasağı kaldırıldı. Uçağı da hazırdı zaten. O gün Almanya üzerinden Amerika’ya uçtu. ABD başkanı Trump’ı Oval Ofiste ziyaret etti. Trump Rahip Brunson’un salıverilmesindeki yardımlarından ötürü Türkiye Cumhurbaşkanı’na teşekkür etti. Son noktayı T.C. Dışileri Bakanı Çavuşoğlu koydu: “ABD umarım anlamıştır, baskıyla Türkiye’den netice alınmaz.” Güler misin, ağlar mısın? Bütün bu yaşanalar bana aşağıdaki hikayeyi hatırlattı.
Maraba ile ağa, ağanın arabasıyla kasabaya gidiyorlar. Yolun yarısında, arabayı çeken hayvan yola pisliyor. Ağa, marabasının arabada gözü olduğunu biliyor. Hem marabayı küçük düşürmek hem de eğlenmek için, “Üle Memo! Şu boku yersen, arabayı sana verecem” diyor. Maraba hemen, arabadan iniyor ve taze at pisliğini yiyor. “Tamam”, diyor ağa “Araba senin”  Ağa bir dakikalık bir eğlence uğruna arabasından olduğuna pişman, kendi budalalığına yanıyor. Maraba ağzındaki nahoş tatla yaptığına pişman. Dönüş yolunda ikisinin de ağzını bıçak açmıyor, ikisi de kurdukça kuruyorlar. Tam marabanın pislik yediği noktaya geldiklerinde ağa dayanamıyor; “Üle Memo! Bir halt ettim, şaka uğruna araba elden gitti, b.k yemenin ederini vereyim, arabayı geri alayım.” Memo’nun genzinde, ağzında, yüreğinde, öfkesinde hâlâ pislik tadı var. “Olur Ağam” diyor, “olur ama bir şartla: sen de aha şu kalan kurumuş b.kları yiyeceksin ki ödeşelim.” Ağanın gözü kararmış, iniyor bir miktar pislik de o yiyor. Çiftliğe yaklaşırlarken, Memo düşünceli, kederli soruyor: “Ağam, araba giderken de senindi dönerken de senin, peki biz bu kadar b.ku neden yedik?”
Madem Brunson’u salıverecetik, hepimizi sıkıntıya sokan bu kadar olayı niye yaşadık. Marabanın değişiyle “bu b.ku niye yedik.”
Dolar düşmedi mi? Onu da sonra konuşuruz.
Son Söz; “Biz milliyetçiliği; sokak duvarlarına değil, Kıbrısın Beşparmak dağlarına, Egenin deniz yataklarına yazmışız. Biz milliyetçiliği batı anadolunun haşhaş tarlasına yazmışız…” Bülent Ecevit