Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

CEMAATLE NAMAZI EDA ETMEK MÜ’MİNLE MÜNAFIĞI AYIRDETMEDE ÖLÇÜDÜR

Cemaatle namaz, mescide şevkle devam, müminle münafığı ayıran bir ölçüdür. Hz. Peygamber (a.s.) zamanında cemaate devam etmeyen, İslâm toplumunun üyesi sayılmazdı. Münafıklar da ister istemez mescide devam ediyorlardı. Fakat isteksiz, üşene üşene geç gelip, namaz biter bitmez hapishaneden çıkar gibi çıkmaları onların isteksiz ibadet ettiklerini gösteriyordu. Hatta bir defasında Peygamber Efendimiz okuduğu bir hutbe sırasında bu münafıklardan 36 kişinin adını hutbde teker teker söylemiştir:
“İmâm Ahmed’in ve-kî’ kanalıyla… Ebu Mes’ûd Ukbe İbn Amr (r.a.) dan rivayetine göre; o, şöyle demiştir: Allah Resûlü (s.a.v.) bize bir hutbe okudu, Allah’a hamd-ü senadan sonra şöyle buyurdu: Şüphesiz sizden münafık olanlar vardır. Kimin ismini söylersem kalksın. Sonra da: Ey filân kalk, ey filân kalk, ey filân kalk, buyurup otuzaltı kişinin ismini verdi ve: Şüphesiz sizde nifak (münafıklık) vardır, Allah’tan korkun, buyurdu..” (İbni Kesir, Muhammed suresi 31. Ayetin tefsirinden)
Çoğunluğu Yahûdi olan bu münafıkların içinde Medine civarındaki Bedevi Araplardan da vardı. Bedevi Arapların içerisinde de münafıkları olduğunu Cenâb-ı Hak, Tevbe suresi 101. âyetle Peygamberimize bildirmiştir.
Sayıları hakkında elbette kesin bir rakam söylemek mümkün değildir. Ancak Uhud Harbi sırasında, Abdullah bin Übey’e uyarak ayrılanların sayısı, üç yüz kadardı. Yâni bin kişilik İslâm ordusunun üçte biri kadar… Bu, elbette küçümsenecek bir rakam değildi ve Medine siyasî hayatında ağırlıkları bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır. İslâmiyetten ve müslümanalardan çıkar sağlamak amacıyla Müslüman ve dindar görünen bu insanların liderliğini Abdullah bin Übeyb bin Selül yapıyordu.
Benî Müstalık Gazasında, reisleri Abdullah bin Übey, Resûlullah ve Müslümanları kastederek hakaretvâri konuşunca, bu duruma dayanamayan Hz. Ömer:
“-Yâ Resûlallah müsaade buyur da İbni Übeyb’in boynunu vurayım.” Demiş. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Hayır, olmaz Yâ Ömer! İşin aslını bilmeyen halk; “Muhammmed ashabını öldürüyor” derler. Demişti. Hatta İbni Überyb’in samimi Müslüman olan oğlu Abdullah Peygamberimize gelerek, “Müsaade et babamın boynunu ben vurayım.” Demiş; Fakat Peygamber Efendimiz müsaade etmemişti.
Tevbe suresi 84. Ayet-i kerime ile münafıkların cenaze namazlarının kılınması ve yine tevbe suresi 113. Ayet ile Müşriklerin (tevbesiz ve şehadetsiz ölüp de) cehennem ehli oldukları kesin biçimde belli olduktan sonra, artık akraba bile olsalar, ne peygamberin ne de mü’minlerin onlar için mağfiret dilemesi” yasaklanmıştır.
Bunun için münafıkların cenaze namazları kılınmaz, münafıklara, müşrik ve kâfirlere rahmet okunmaz ve mağfiret dilenmez. Tevbe suresi 113. Ayet Peygamberimizin amcası Ebu Tâlip’in iman etmeden ölmesi üzerine “Allah’a yemin ederim ki, ben sana af ve mağriret dilemekten nehyolunmadığım müddetçe, senin için muhakkak Allah’tan mağfiret dileyeceğim” (Buhari, Cenaiz, 81) demesi üzerine nâzil olmuş, yakınlarımız da olsa Allah’a ortak koşanlara af ve mafiret dilememiz yasaklanmıştır.
Peygamber Efendimiz münafıkların listesini Hz. Huzeyfe (r.a.)a vermişti. Cennetle müjdelenmiş olmasına rağmen Hz. Ömer (r.a) Hz. Huzeyfe’ye,”O listede ben de varmıyım? Ya Huzeyfe bende de münafıklık alâmeti varmıdır? Diye sorardı.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER