Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

FATİHA İLE FETİH – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 18 Haziran 2018 Pazartesi 13:45:20
 

Salât “Diyn”in direği, müminin miracıdır. “Fatiha”sız salât olmaz, noksan olur. “Amentü Billahi ve Rasulihî” diyen mümin için salât hayat tarzı olunca, Fatiha onun biricik müracaat kitabı ve kurtuluş duası olur. Kurtuluş kapısının açılmasına vesile olabilecek en alt sınır, müminin salâtta Fatiha’yı okurken “Maliki yevmidDiyn” ve “İyyaKE na’budu VE iyyaKE nesta’iyn” ayetlerini o anda yaşayabilmesidir. Bugün başlayan FATİHA ile fetih yazılarımız “Talib” için bu en alt sınırı oluşturabilmek adına, önemli bir tefekkür paylaşımı sunmaktadır. İnşaAllah, salat hayat tarzımız olur; kurtuluş kapımız açılır ve Rabbim biz inanan kullarını rızasına dâhil ediverir (Âmin).
Euzü Billâhi mineş Şeytanir Raciym, Bismillahir Rahmânir Rahıym.
“Bismillahir Rahmânir Rahıym ElHamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn. ErRahmânir Rahıym. Mâliki Yevmid Diyn. İyyaKE na’budu VE iyyaKE nesta’iyn. İhdinas Sırâtal müstakıym. Sırâtalleziyne en’amte aleyhim, ğayril mağdûbi aleyhim ve laddaaalliyn.” (Âmîn)
Mealen: “Rahmân ve Rahıym olan Allah adıyla. “Hamd” âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. Rahmân ve Rahıym’dir. “Ceza Günü”nün Mâlik’i/Melik’idir. Sadece sana kulluk ederiz ve sadece senden yardım isteriz. Bizi sırât-ı müstakıyme hidayet et. Ki o, in’amda bulunduklarının yoluna; gazabına uğrayanların ve saparak şirk koşanların yoluna değil.” (Âmîn)
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir gün mübarek eşlerine şöyle dedi: Ya Hatîce, tenhada yalnız kaldığım zaman bir sesleniş işitiyorum, bir ses duyuyorum. Vallahi, bu bir emirdir diye onun emir olmasından korkuyorum. Hz. Hatice radıyallahu anh: Allah’a sığınırım, Allah korusun. Allah’tan sana korkulacak bir şey geleceğini sanmıyorum. Çünkü sen emaneti sahibine verirsin, akrabana iyilik yaparsın, doğru ve güvenilir sözlüsün dedi. Sonra Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh efendimiz geldi, o an Efendimiz (SAV) orada değildi. Hz. Hatîce radıyallahu anh bu olayı Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh’e anlattı ve “Muhammed’le beraber Varaka’ya gidin” dedi. Efendimiz (SAV) gelince Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh, Rasûlullah Efendimiz (SAV)’in mübarek ellerini tuttu ve “Haydi Varaka’ya gel, bizimle Varaka’ya yürü” dedi. Efendimiz (SAV) “sana kim söyledi?” diye sorunca Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh; “Hatîce” dedi. Beraber Varaka’ya gidip meseleyi anlattılar. Efendimiz (SAV); “Tenhada yalnız kaldığımda arkamdan ‘ya Muhammed, ya Muhammed’ diye seslenildiğini işitiyorum, işitince de kaçıp kalabalığa karışıyorum, uzaklaşıyorum” dedi. Bunun üzerine Varaka; “Bu kez öyle yapma. Seslenen tekrar geldiğinde söyleyeceğini tamamlayıncaya kadar dur ve olanları gel bana haber ver” dedi.
İNZAL OLUNAN İLK SÛRE: FATİHA
Efendimiz (SAV) yalnız kaldığı bir anda yine o sesi işitti, bu sefer bekledi. O ses şöyle diyordu; “ya Muhammed, de ki: Bismillahir Rahmânir Rahıym ElHamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn. ErRahmânir Rahıym. Mâliki YevmidDiyn. İyyaKE na’budu VE iyyaKE nesta’iyn. İhdinas Sırâtal Müstakıym. Sırâtalleziyne en’amte aleyhim, Ğayril mağdûbi aleyhim Ve laddaalliyn.”
O ses ayrıca “La ilahe illallah” da dedi.
Efendimiz (SAV) doğruca Varaka’ya giderek olanları anlattı. Varaka dinleyip şöyle dedi: “Müjde, müjde! Şahitlik ederim ki sen, Meryem oğlu İsa’nın müjdelediği Zat’sın. Sen Musa’nın Namus’u gibi bir Namus üzerindesin ve sen mürsel nebilerdensin. Ve sen cihad yapmakla emr olunacaksın. Eğer o güne yetişirsem muhakkak senin yanında cihada katılırım.”
Rivayetlere göre, tamamı inzal olan ilk sûre Fatiha’dır. İnzal olan ilk ayetler ise İkra’ Sûresi’nin ilk ayetleridir. Ama inzal olan ilk sûre Fatiha’dır.
VARAKA’NIN TANIMASINA ŞAŞMAMALI
Varaka, cahiliye şartlarındaki o günlerde hristiyanlığı kabul etmiş bir zat idi. İbranice biliyor ve İncil’den bazı konuları İbranice kaleme alıyordu. Ancak bu olaylar sırasında çok ihtiyarlamış ve âmâ olmuştu. Aradan çok geçmemişti ki vefat etti. O vefat ettiğinde Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Andolsun ki, o keşişi üzerinde ipek elbiseler olduğu halde cennette gördüm. Çünkü o bana iman etmiş ve tasdik etmişti.”
Varaka, Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in “Allah Rasûlü” olduğunu bilmişti. Nasıl bildiğinin ipuçlarını Kur’an’dan öğrenelim:
“O kendilerine kitab verdiklerimiz O’nu (Rasûlullah’ı) oğullarını tanır gibi tanırlar. Onlardan bir fırka bilerek Hakk’ı gizler.” (Bakara-146)
“O kendilerine kitab verdiklerimiz var ya, O’nu (Rasûlullah’ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Nefslerini hüsrana uğratanlar, işte onlar iman etmezler.” (En’am-20)
“Meryem oğlu İsa dedi ki: Ey, İsrailoğulları! Muhakkak ki ben size Allah Rasûlüyüm. Tevrat’tan, önümde olan için bir tasdikleyici ve benden sonra gelecek ismi Ahmed olan bir Rasûl’ü müjdeleyici olarak irsal olundum. Onlara beyyineler ile gelindiğinde; ‘bu apaçık bir sihirdir’ dediler.” (Saff-6)
Demek ki o günkü şartlarda, İncil’i incelemiş, sadık dürüst bir hristiyan, Efendimiz (SAV)’i oğlunu tanıdığı gibi tanır. Varaka’nın Efendimizi teşhis etmesi bu yüzden şaşılacak bir şey değil.
Bu tanımayı Efendimiz (SAV) şöyle anlatıyor: “Tevrat’taki ismim Ahyed’dir; çünkü ben ümmetimi ateşten uzaklaştırırım. Zebur’daki ismim El-Mahıy’dir; çünkü Allah benimle, putlara kulluk yapanları silmiştir. İncil’deki ismim Ahmed ve Kur’an’daki ismim Muhammed’dir; çünkü ben, sema ve arz ehli arasında Mahmûd’um.”
FATİHA SÛRESİ’NİN İSİMLERİ
Fatiha Sûresi’nin ayet ve hadislerden kaynaklanan ve her biri sûrenin bir özelliğini ifade eden isimlendirilişleri vardır.
Fatihat’ül Kitab: İlk inen sûre ve Kur’an’daki ilk sûre olduğu için Kitabın Başı mânâsına Fatihat’ül Kitab olarak isimlendirilmiştir. Aynı mânâ kısaltılarak “El Fatiha” denilmiştir. Biz de dilimizde ona “Fatiha” diyoruz.
Es-Salât: Üzerinde en çok duracağımız isim Es-Salât’tır. Çünkü Fatiha ve Salât öyle iç içedir ki… Bu ayrışmazlığı anlatan bir hadisi Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
Rasûlullah (SAV) buyurdular; “Kim Fatiha-i Şerîfe’yi okumadan salât ikame ederse, bilsin ki bu salât noksandır, noksandır, noksandır.”
Bu hadisi paylaştığında dinleyenlerden birisi Ebu Hureyre radıyallahu anh’e soruyor: “İmam’ın arkasındaysak ne yapacağız?” Şu cevabı veriyor: “Yine de sen içinden oku, sen yine de oku.”
Fatiha’nın “salât” olarak tanımlandığı bir diğer hadisi de yine Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor ve biz sûrenin bir isminin de “Es-Salât” olduğunu bu hadisten öğreniyoruz:
“Ben Rasûlullah (SAV)’in şöyle dediğini işittim: Allah Teâlâ Hazretleri bir kudsi hadiste buyurdu ki; Ben Salât’ı kulumla kendi aramda iki kısma böldüm; yarısı bana ait, yarısı da ona…”
Hadiste “salât” Fatiha kıraati mânâsına geçtiği için “Es-Salât” ismini bu hadisten çıkarıyoruz. Hadisin devamı o kadar anlayabileceğimiz basitlikte ki… Ama hadisteki mânâları derinlemesine incelediğimizde o basitlik arkasında o kadar derin ve o kadar çok mânâ taşıyor ki göreceğiz inşaAllah.
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh’ten: “Ben Rasûlullah (SAV)’in şöyle dediğini işittim: Allah Teâlâ Hazretleri bir kudsi hadiste buyurdu ki: “Ben Salât’ı kulumla aramda iki kısma böldüm; yarısı bana yarısı da ona aittir. Kul “ElHamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn” deyince Allah; “kulum Hamd’ın Bana ait olduğunu bildi” der. “ErRahmânir Rahıym” deyince Allah; “kulum Bana senâda bulundu” der. “Mâliki YevmidDiyn” deyince Allah; “kulum beni azametim ve şânımla bildi” der. “İyyaKE na’budu VE iyyaKE nesta’iyn” deyince Allah; “bu benimle kulum arasındadır, kuluma istediğini verdim” der. “İhdinas  Sırâtal müstakıym. Sırâtalleziyne en’amte aleyhim, Ğayril mağdûbi aleyhim ve laddaalliyn” deyince Allah; ‘bu da kulumundur, ona istediği verilmiştir’ der.”
“HAMD OLSUN” ANLAM HATASI TAŞIYAN
BİR İFADEDİR, KULLANMAMAK GEREKİR
Bir parantez açarak “Hamd” kelimesinin kullanımında yapılan bir hataya dikkat çekmek istiyorum. “Nasılsınız?” sorusuna “hamd olsun” cevabını sık duyarız, dilimize çok yerleşiktir. Ama “hamd olsun” doğru bir ifade değildir. Aslında “hamd olsun” demenin bir mânâsı yoktur, böyle bir cevap doğru değildir.
“Hamd” olacak bir şey değildir, “geçmiş olsun” der gibi bir şey de değildir. Kur’an meallerinde de “hamd olsun” diye bir mânâ yoktur. Bu yüzden hadisteki cümleyi Biiznillah şöyle yazdık: Kul “ElHamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn” deyince, Allah “kulum Hamd’ın Bana ait olduğunu bildi” der. “ElHamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn” ayeti de böyledir: Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a aittir. Hamd’ı böyle meallendirmek gerekiyor. Bu meali, bu manayı fark ettiğinizde “hamd olsun” demek size anlamsız gelir. “Hamd olsun” anlam hatası taşıyan bir ifadedir, kullanmamak gerekir.
Yaşarken ayet ve hadis kullanma alışkanlığı edinmemiz öyle önemlidir ki… Bu yüzden kendimize; yaşantımda ve konuşmalarımda ne kadar Kur’an ayeti kullanıyorum diye sormalıyız. Eğer buna dikkat eder, yaşadığımız olayla ilgili ayeti kullanırsak; bir kere hayatta kullandığımız ayetleri artırmış oluruz, ayetlerle yaşamamak gibi bir hatadan da kurtulmuş oluruz.
Peki, bu prensibi Hamd ile ilgili olarak uygulamaya nasıl başlarız?
Ayetteki orijinal ifadeyi söyleyerek; “Elhamdü Lillah” diyerek! Yaşarken kullanacağınız ayetler artsın istiyorsanız, “hamd olsun” demektense orijinalini söyleyin, “ElHamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn” deyin, “ElHamdü Lillah” deyin. Hem hata yapmamış hem de ayeti kendi nuruyla söylemiş olursunuz. Ayetlerin orijinallerinde kendi nuru vardır! Çünkü o Allah’ın sözü; Kelâmullah. Onun kendine has bir nuru var. Ayetlere “Allah’ın Sözü” olarak bakar ve o niyetle söylerseniz o nur çok farklıdır. Ayetlerin kendine has nuru vardır, Efendimiz (SAV)’in söylediğinin nuru ayrıdır, insanların normal konuşmalarının şekli ve enerjisi farklıdır. Dolayısıyla, “Elhamdülillah” dersek hata yapmamış ve ayetin nurundan yararlanmış oluruz.
Fatiha ve Salât ilişkisi ile inşaAllah devam edeceğiz.

FATİHA İLE FETİH -1-

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER