Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

“FATİHA İLE FETİH” YAZILARI – 125

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 14 Kasım 2018 Çarşamba 13:30:14
 

HZ. ÂDEM ALEYHİSSELAM’I
AYETLER BÖYLE ANLATMIŞTI
Hz. Âdem aleyhisselam’ı, “hidayet Allah’tandır” kuralı gereği Allah’ın ona lütufta bulunuşunu, doğru yolu bulabilmesi için ona bir sığınış öğretişini ve onun tövbesini ayetler böyle anlatmıştı:
“Ya Âdem! Sen ve eşin cenneti mesken edinin. İkiniz de istediğiniz yerden yiyin. (Ancak) şu şecere’ye yaklaşmayın. (O zaman) zalimlerden olursunuz.” (A’raf-19)
“Dedik ki: Ya Âdem; muhakkak ki, şu (iblis) senin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın. Sonra şaki olursunuz.” (Ta-Ha; 117)
 “İkisi de ondan (şecereden) yediler, sevatları kendilerine zâhir oldu da cennet yaprağından üzerilerine örtmeye başladılar. Ve Âdem Rabbine asi oldu, yaşayışı bozuldu.” (Ta-Ha; 121)
 “Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi, sevatlarını kendilerine göstermek için libaslarını onlardan soyarak cennetten çıkardığı gibi sizleri fitneye düşürmesin. Çünkü o ve onun kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları iman etmeyenler için dostlar kıldık.” (A’raf-27)
“Dedik: İnin oradan hepiniz. Artık Ben’den size bir hüda gelir de kim Hüda’ma tabi olursa, onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.” (El Bakara-38)
“Kim zikrimden yüz çevirir ise muhakkak ki onun için dar bir maişet vardır ve onu kıyâmet günü a’ma olarak haşrederiz.” (Ta-Ha; 124)
“Onlar ki (hüdamı) küfredip (reddedip), ayetlerimizi yalanladılar; onlar ashabun nardır. Onlar onda ebedi kalıcılardır.” (El Bakara-39)
“(İblise) buyurdu: Çık oradan, aşağılanmış ve tard edilmiş olarak. Andolsun ki, onlardan kim sana tabi olursa, elbette cehennemi tamamen sizlerden dolduracağım.” (A’raf-18)
“Derken, Âdem Rabbinden bir takım kelimeler telakki etti (öğrendi), O da tövbesini kabul etti. Gerçek şu ki; O Tevvâbur Rahıym’dir.” (El Bakara-37)
“(Adem ve eşi) dediler ki: Rabbimiz, nefislerimize zulmettik. Eğer bizi mağfiret etmez ve bize rahmet etmezsen, muhakkak ki biz hüsrana uğrayanlardan oluruz.” (A’raf-23)
“Sonra Rabbi onu ictiba etti (seçti ve arındırdı), onun tövbesini (Rabbine yönelişini) gerçekleştirdi ve hidayet etti.” (Ta-Ha; 122)
AYETLERDEN ÇIKAN SONUÇLAR
Biz bu ayetlerden konumuz çerçevesinde nasıl sonuçlar çıkarıyoruz, şimdi onlara bakalım:
* Cennet yaşantısında yasaklanan şecereye yaklaşırsa Âdem aleyhisselamın zalimlerden olacağı, şâkî olacağı ona bildiriliyor.
* Ancak, bir sebeple şecereden Âdem ve eşi yiyor ve Âdem aleyhisselam Rabbine asi oluyor, zalim ve şâkî sınıfına düşüyorlar.
* Böylece dünya hayatları başlıyor ama bu yaşantıları Allah rızasına uygun değil: Yani yaşantıları bozuluyor.
* Rıza’ya uygun olmayan bu yaşantı sırasında Sırât-ı Müstakıym’i gösterecek Rehber’in (hüdanın) geleceği bildiriliyor.
* Âdem aleyhisselam Rabbinden yardım talep ediyor ve yol yordam öğreniyor. Elbette ki Rabbini “Tevvabur Rahıym” buluyor.
* Allah, bu kıssayı Kitab’ında bize bildirerek biz sonraki nesilleri ders almamız için uyarıyor.
* Eğer ders alırsak bize de kelimeler öğretildiğini, bize de yol ve yordam öğretildiğini çok açık olarak görürüz.
ALLAH BİZE DE KELİMELER ÖĞRETMİŞTİR,
BİZE DE YOL YORDAM ÖĞRETMİŞTİR: ÖZELLİKLE FATİHA VE İHLÂS SURELERİNİ
“Rabbinize yönelin, af dileyin, bana kulluk yapın, beni Tevvabur Rahıym bulacaksınız” diyen Allah bize de kelimeler öğretmiştir, bize de yol yordam öğretmiştir. Ama Âdem aleyhisselam’ın sarıldığı gibi sarılmamız lazım! Çünkü bize bu kıssanın öğretilme sebeplerinden birisi de “Hz. Âdem sarıldı ve kurtuldu, siz de öyle sarılırsanız kurtulursunuz” müjdesidir. Peki, Rabbimizin bize öğrettiği kelimeler nelerdir? Rabbimiz bize özellikle Fatiha ve İhlâs Surelerini öğretmiştir. Fatiha ve İhlâs Surelerine Hazreti Âdem’e öğretilen kelimeler gözüyle de bakmak lazım. Âdem aleyhisselam’ı bulunduğu halden kurtaracak öğretilmiş kelimeler olduğu gibi, bizi de bulunduğumuz halden kurtarmak üzere öğretilmiş kelimeler vardır, bu sureleri o sebeple öğretilmiş sureler gibi dikkate almamız lazım. Öyle düşünüp değerini öyle bilmemiz lazım. Bizim için Fatiha ve İhlâs Sûresi Hz. Âdem’i kurtaran kelimeler gibidir. Şu inceliğe lütfen dikkat edin: Kur’an surelerinin hepsinin ismi sûrede geçen bir olaya veya bir isme dayanır. Yalnızca Fatiha ve İhlâs sureleri hariç! Bu surelerin isimlerini oluşturan kelimeler surelerin içinde geçmez, surede yoktur. Bu ikisinin ismi özeldir. Bu iki surenin isimleri, surenin görevi, anlamı ve hedefiyle ilgilidir; surede geçen bir olaydan veya bir kelimeden isim almamışlardır. Bu iki surenin bizim için özel öğretilmiş kelimeler olduğu bu kadar açıktır. Şu uyarısıyla da Rabbimiz Efendimiz (SAV)’e, dolayısıyla bize özel bir şey öğrettiğini söylemektedir:
“Andolsun ki biz sana Seb-ı Mesani (senâ edilen yedi)yi ve Kur’an-ı Azıym’i verdik.” (Hicr-87)
Efendimiz (SAV) de Ebu Hureyre radıyallahu anh’ten rivayetle şöyle buyurmuşlardır: “Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zü’l-Celâl’e yemin ederim ki; Allah, Fatiha’nın bir mislini ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebur’da, ne de Furkan’da indirmiştir. O tekrarlarla okunan yedi ayet ve bana ihsan edilen Yüce Kur’an’dır.”
İbni Abbas radıyallahu anh’den rivayet edilmiştir: Cibril, Rasûlullah Efendimiz (SAV)’in yanında otururken kapı sesine benzer bir ses işitti ve başını semaya kaldırdı. Cibril dedi ki: İşte gökten bir kapı açıldı, bugüne kadar böyle bir kapı asla açılmamıştı. Bu sırada oradan bir melek indi. Cibril aleyhisselam tekrar konuştu: İşte arza bir melek indi, şimdiye kadar bu melek hiç inmemişti. O melek selam verdi ve Hazreti Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e şöyle dedi: “Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bunlar senden önce hiçbir rasûle verilmemişti; Fatiha Sûresi ve Bakara Sûresi’nin son kısmı. Onlardan okuduğun her harfe mukabil mutlaka büyük sevab verilecektir.”   
FATİHA SÛRESİ’Nİ OKURKEN
HALİMİZ NASILDIR? VE ARDINDAN MÜJDE
FATİHA ile fetih yazılarımız kapsamında uzunca bir süredir paylaştıklarımızdan sonra Fatiha Sûresi’ni okurken halimiz nasıldır, ona bir bakalım. Biz “Mâliki YevmidDiyn” derken saf korktuk… “İyyâKE na’budu VE iyyâKE nesta’iyn” ile sığındık… “İhdinas sırâtal müstakıym” ile talep ettik… Böylece hissedişimiz artık “korku ve umut” çizgisinde; şimdi halimiz havf ve reca… “Sırâtalleziyne en’amte aleyhim, ğayril mağdûbi aleyhim ve laddaalliyn” ayetiyle birlikte, hissettiğimiz bu korku ve umut duygumuzu, bu havf ve reca duygumuzu çakıştırmalıyız; korku ve umut artık cem olmalıdır, iki mânânın birleştiği bir hal almalıdır, bir bütün haline gelmelidir.
Burada çok güzel bir müjdeyi, çok önemli bir kuralı paylaşalım. Eğer sizin Allah’a yönelişiniz doğru ise, yani siz “Âmentü Billâhi ve Rasûlihi” diyen biriyseniz, Allah’a sığınıyorsanız, Allah’ın hangi emirlerinden korkuyorsanız Allah sizi o korktuklarınızdan Biiznillah korur, kurtarır. Allah’ın hangi emirlerini umuyorsanız Allah size o umduklarınızı Biiznillah verir, lütfeder. Bu müjde, iman etmiş ve salih amel işleyen kullarına Allah’ın va’didir… Allah onları o korktuklarından Biiznillah korur ve kurtarır. Allah’ın hangi emirlerini umuyorlarsa onlara o umduklarınızı Biiznillah verir, lütfeder. İman etmiş, salih amel işleyen kulları için bu Allah’ın va’didir. Buyuruyor:
“Allah, sizden iman eden ve salihattan amel işleyenlere va’detti ki; onlardan öncekileri halife yaptığı gibi arzda onları da mutlaka halife yapacak… Kendileri için seçip razı olduğu dinlerini (mümince hayat tarzlarını) onlar için mutlaka temkin edecek (sağlamlaştıracak, yerleştirecek) ve korkularından sonra onlara mutlaka emn (emniyet) tebdil edecek… (Böylece onlar) bana kulluk ederler, bana bir hiçbir şeyi ortak koşmazlar… Bundan sonra kim kâfir olursa (gerçeği örterse), işte onlar fasıkların (bile bile, göstere göstere yanlışı yapanların, Allah’a kulluk görevlerini yapmayanların) ta kendileridir.” (Nur-55)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti