Nöbetçi Eczaneler
Geçenki futbol sezonunda GS’nin İtalyan hocası Mancini’nin yerine yine bir İtalyan hoca geldi GS’nin başına… İtalya Milli takımının 2014 dünya kupası maçlarında guruptan çıkamaması üzerine evine dönen Prandelli kısa bir süre sonra GS’nin başına geçti; geçti geçmesine de ilk icraatı yıllardır GS formasını giyen Sabri’yi dışarda bırakmak oldu…
Yaklaşık on beş yıl önce GS genç takımı gurup maçlarına gelmişti kentimize. Takımın hocalığını bir zamanlar GS’nin kalesini koruyan Yasin Özdenak yapıyordu… Sağ kanatta oynayan kısa boylu çok çabuk ve süratli bir futbolcu dikkat çekmişti. Yasin Hoca: “Bu çocuğun adı Sabri, yakında A takımına geçecek” demişti… Geçti nitekim Sabri… Bazen kızdık bazen övdük, sevdik; ama vazgeçmedik hiç…
Prandelli’nin sadece Sabri ile yetinmeyeceği, sırada sekiz on futbolcunun da bulunduğu anlaşılıyor artık. “Peki Prandelli Sabri ve ötekileri tanıyor muydu da böyle işler yapıyor?” sorusu akla geliyor hemen… Eline bir kağıt mı tuşturdular yeni hocanın; yoksa Mancini giderken bir rapor mu hazırlamıştı; başkan veya yöneticilerden gelen bir istek miydi bu?
Birkaç gün önce Akarçay’daki bir cafede oturuyoruz… Hepsi de futbolcu yanımdakilerin… Biraz ötedeki masada: “Adam Sabri’yi almadı kadroya, iyi etti, Sabri artık alay konusu oluyordu” gibi konuşmalar üzerine yanımdakiler: “Hocam siz ne diyorsunuz bu Sabri işine” dediler… Biraz yutkundum bu soru üzerine ve “Çetrefil bir konu bu” dedikten sonra devam etme zorunluluğu duydum… E yılların hocasıyız ya ne de olsa… Cevap bekliyor gençler benden… Ve “Çocuklar, bir teknik direktörün basit ama saymakla bitmez görevleri vardır. Hele GS, FB, gibi üst düzey takımların başındaysan bu görevler daha da bir önem kazanır, milyonlarca göz senin üzerindedir, TV’ler, gazeteler, taraftar… Bütün futbol dünyası… GS gibi bir takıma gelen ve ünlü bir isim Prandelli ne yapacak? Önce takımı oluşturacak, transfer yapacak ve bu işi hatasız yapacak, hata yaparsa eğer milyonlar boşa gider. Geçen yıl sütten ağızları yanan GS’li yöneticiler yoğurdu üfleyerek yiyorlar artık… Futbolcuları maçlara hazırlama, aylık haftalık, günlük antrenman programları, özel çalışmalar, takımın strajesini, oyun düzenini saptama ve bunu oturtma, maçların öncesinde, maçların oynandığı sırada ve maç sonralarında maçların özelliğine göre neler yapılacağına karar verme, bunları uygulama. Medya ile ilişkiler… Sayayım mı daha?” dedim. Yeter hocam dediler… Fakat ben biraz daha konuşma gereği duydum. “Bakın çocuklar, bütün bunlar, liderlik özellikleri gerektiren, insan ilişkilerine dayanan teknik-taktik-kondisyon bilgilerinin yanı sıra psikoloji, yönetim bilimi ve toplum bilim dallarına giren işlevsel konulardır. 2005’teki Uluslararası Teknik Direktör Semineri’nde, o zaman milli takım hocası Ersun Yanal: “UEFA antrenörlerin sadece teknik bilgiler değil, psikoloji, pedogoji, felsefe ve yönetim bilimi gibi konularda da eğitim almalarını istiyor” demişti. CEO olmalıydı artık hocalar…
“Peki çocuklar birkaç mağlubiyetle hocaların işine son verilmesinin olağan hâle geldiği ülkemizde Prandelli, GS’nin CEO’su olabilir mi?” dedim… “Çayın soğudu Hocam” dediler… Saate baktım, “Kalkalım öyleyse” dedim…
Agah Bıyıkoğlu
