Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

GÜÇLÜNÜN DEĞİL HAKLININ HAK SAHİBİ OLDUĞU BİR DÜNYA KURMAK..

Muharrem Günay 22 Nisan 2015 Çarşamba 03:00:00
  Gerek yüce dinmiz İslam gerekse Türk töresi bize güçlünün hak sahibi olduğu bir dünyayı değil, haklının hak sahibi olduğu, adil bir dünyanın kurulmasını hedef göstermiştir. Atalarımız ülkeler fethetmek için değil Allah’ın adını yüceltmek ve dünyada adalete dayanan bir düzen tesis etmek için cihad etmişlerdir.
Sözgelişi Hıristiyanlar kendi aralarında bile birbirlerine göstermedikleri dini hoşgörüyü Türklerden görünce İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’dan kaçanlar tekrar memleketlerine dönmeye can attılar. “Tarihçi Lamartine’nin tabiriyle bir kaç ay içinde İstanbul’a Türklerden fazla Rumlar üşüştü.” (M. Doğan: 194) O tarihlerde Hıristiyan Avrupa’da Engizisyon mahkemelerinde binlerce insan hayvanlar gibi boğazlanıyor ve diri diri yakılıyordu.
İşte gerek kültürümüz ve töremiz gerekse yüce dinimiz bize ister Müslüman isterse Gayrı Müslim olsun insanlar arasında adaletle hükmetmemizi ve emanetleri ehline vermemizi emretmekte ve zulümden uzak durmamızı emretmektedir.
Hakkın hak sahibinin değil, güçlünün olduğu, güçlünün zayıfı ezdiği ve insanın insanı öldürdüğü ve bunun için en büyük yatırımların yapıldığı bir dünyada bu günkü görüntüsüyle insanlık, insan olmaktan çok öte, ilkel ve gelişmesini tamamlamamış bir yaratık görüntüsü vermektedir.
Yüce Allah’ın “En güzel biçimde ve kıvamda yarattım”; “Yaratılmışların en şereflisi “ Eşref-i mahlûkat” yaptım dediği insan ve insanlık için ve kan ve göz yaşının akmadığı, insanın insanı ve bir devletin bir başka devleti sömürmediği, hak sahibinin hakkını aldığı, bir dünyanın kurulmasında millet olarak bizim de yapacağımız çok şey vardır. Tarih sahnesine çıktığı andan itibaren “Dünya Nizamı” nı ve “Dünya Barışını“ hedeflemiş bir millet olarak bu tarihi misyonumuza tekrar sahip çıkmak zorundayız. Ben Türk milletinin bu işin öncülüğünü edeceğine yürekten inanıyorum.
Cenâb-ı Hak, iman edip salih amel işleyenlere, imanları ve salih amellerinin karşılığı olarak yeryüzüne mutlaka egemen kılacağını vaad etmekte ve Nur suresi 55. ayette şöyle buyurmaktadır:
“Allah, içinizden iman edip salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi, onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaade bulunmuştur.” Yüce Allah’ın izniyle, Türklüğün ve Türk Dünyasının önderliğinde hak sahibinin hakkını aldığı, kan ve gözyaşının akmadığı ve Cenabı Allah’ın adının hâkim olduğu bir dünyayı şimdiden görür gibi oluyorum. “Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir.” (Âl-i İmran 3/139)
KAYNAKLAR
Hadislerle Kur’an Tefsiri, İbni Kesir.
Prof. Dr. Erol Güngör, Tarihte Türkler, İstanbul 1988
Prof. Dr. Osman Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkuresi, cilt I ve II, İstanbul 1969
Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig, çeviri: Reşit Rahmeti Arat, Ankara 1988
Mehmet Doğan, Kur’an-ın Gölgesinde ve Tarih Önünde Türk, İstanbul 1978
Cavit Yalçın, Sahip Olduğumuz Miras, Eylül 2002
Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı, Hz. Peygamberin Hadislerinde Türkler, 3. baskı Konya 1996
Said Başer, Kutadgu Bilig’de Kut ve Töre, Ankara 1990, Kültür Bakanlığı Yayını
Mehmed Niyazi, Türk Devlet Felsefesi İstanbul 1993

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER