Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

HAYATIMIZI KUR’AN VE SÜNNET ÇİZGİSİNDE ŞEKİLLENDİRMEK

Muharrem Günay 20 Ocak 2015 Salı 02:00:00
  Hayatın ilâhî irâde doğrultusunda şekillenmesi konusunda Sünnet, Kur’an ile birlikte hemen onun yanı başında birinci dereceden bir görev üstlenmiş bulunmaktadır. Bunun böyle olduğunu hem Peygamber’e itaatı emreden Kur’ân-ı Kerîm, hem de Hz. Peygamber’in bizzat kendisi ifade ve ilân etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır:
“Peygamber size ne verirse onu alın, neyi yasaklarsa ondan da kaçının!” (Haşr sûresi (59): 7)
“De ki: Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” (Âl-i İmrân: (3): 31)
“Allah’a ve kıyamet gününe kavuşacağını uman sizler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır” (Ahzâb sûresi (33); 21) “Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, anlaşmazlığa düştüğünüz konuları Allah’a ve Resûlü’ne arz ediniz!” (Nisâ sûresi (4): 59)
“Hayır Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip verdiğin hükmü, içlerinde hiç bir sıkıntı duymadan kabul edip teslim olmadıkları sürece tam mü’min olamazlar” (Nisâ sûresi (4): 65)
“Gerçekten sen, doğru yola, Allah’ın yoluna çağırıyorsun” (Şûra sûresi (42) :52)
“Peygamber’in emrine muhâlefet edenler, fitneye ya da can yakıcı bir azaba uğramaktan çekinsinler” (Nûr sûresi (24) : 63)
“Kim Peygamber’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur” (Nisâ sûresi (4): 80(.
Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:
“..Kim benim sünnetimden (yaşama tarzımdan) yüz çevirirse benden değildir” (Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5).
“Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar” (Dârimî, Mukaddime 16).
“Size iki şey bıraktım, onlara sımsıkı yapıştıkça asla yolunuzu şaşırmazsınız: Allah’ın kitabı (Kur’an) bir de peygamberin sünneti” mealindeki hadisi şerifteki sünnetten maksat da peygamberimizin ameli tevatürle bize naklonulan ve herkesçe belli olan işlerdir. “Benim sünnetimden ve benden sonra Hulefâ-i Râşidin’in sünnetinden ayrılmayın”, “Kim benim sünnetimden uzak durursa benden, benim ümmetimden değildir.” Hadislerindeki sünnet de bu manayadır
Bunu bir misal ile anlatalım: Her müslümana günde beş vakit namaz farz olduğunu Cenâb-ı Hak Kur’an’da bildirdi.
Peygamberimiz bu namazların vakitlerini, rekâtlarını ve ne suretle kılınacaklarını ashabına hem izah ve beyan etti, hem de kendisi onların gözleri önünde kıldı ve sonra da “Beni namaz kılarken nasıl görmüşseniz siz de öylece kılınız” buyurdu. Bütün ömürleri boyunca bugün bildiğimiz muayyen vakitlerde ve yine bildiğimiz şekilde o namazları kendileri nasıl kılmışlarsa ashabı da o şekilde kıldılar ve böylece namaz kılma işini kendilerinden sonrakilere hem sözleri hem de işleri ile nakil ve rivayet ettiler, bu güne kadar bütün Müslümanlar da aynı şekilde namaza devam ettiler. Demek ki namazın ne demek olduğunu ve ne surette kılındığını bize bildiren, Peygamberin hem sözleridir, hem de tevatür yoluyla naklolunan sünnettir, namaz kılarken tuttuğu yoldur. (Muhyiddin-i Nevevi, Riyazzü’s-salihin Tercemesi cilt 1, IV, Diyanet İşleri Bşkanlığı Yayınları- sayı 115, çevirenler: Kıvamüddin Burslan, Hasan Hüsnü Erdem)
Aynı şeyleri oruç, zekât ve hac ibadetlerinde ve bu ibadetlerin yapılış şekillerinde de görmekteyiz.
Yukarıda mealleri verilen âyet ve hadisler, Müslümanların ancak sünnete sarılmak ve ondan ayrılmamaya çalışmak suretiyle İslâmî kimliklerini koruyabileceklerini ifade etmektedirler. Zira açık bir gerçektir ki, sünnetin terk edilmesiyle doğacak boşluk, sünnetin tam zıddı demek olan bid’atla doldurulacaktır.
Sünnet, en kısa ve genel anlatımıyla “İslâm kültürü” demektir. Bid’at ise, İslâm kültürüne ters düşen, onda yeri olmayan ve fakat ondanmış gibi görülmeye ve gösterilmeye çalışılan yabancı unsur demektir. Muhtelif kıta ve iklimlerde yaşayan müslümanlar arasında çağlar boyu görüle gelen ortak değerler ve uygulama benzerlikleri, sünnetin belirleyiciliği, birleştiriciliği, bütünleştiriciliği yani evrenselliği sayesinde olmuştur. Açıkça söyleyecek olursak, ümmet sünnetle vardır, onunla yaşar. Yozlaşma sünnetten ayrılmakla başlar.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER