Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

“İNSANLAR, ŞEHİRLERİNİ OTOMOBİLLERDEN GERİ ALMALILAR” – 2

Dünkü adeta bir uygarlık projesi olan Eskişehir’in turizm potansiyelinden bahsedip, Yılmaz Büyükerşen’in “Ben örnek bir şehir yaptığımı düşünüyorum, ama sizin örnek olmanız yetmez. Birilerinin de sizi örnek alması gerekir.” sözleriyle yazıyı tamamlamıştım.
Evet, biz de dünyayı yeniden keşfetmek yerine, tanıtımını başkalarına yaptıran burnumuzun dibindeki Avrupa kentinden örnekler almalıyız. Marka şehir yaratma konusunda doğal ve tarihi güzellikler konusunda Eskişehir’den çok daha avantajlı durumda olduğumuz su götürmez bir gerçek.
Örnek mi?
Termal bu şehrin en önemli doğal zenginliklerinden birisi. Yıllardan beri konuşulan ancak bir türlü hayata geçirilemeyen yurt içi ve dışı ziyaretçilerin misafir edileceği sağlık turizminin canlandırılması için yeni yöntemler geliştirilmeli. Termal turizm için gelen insanları otelden çıkartıp doğal ve tarihi güzelliklerimizi gösterebilmeliyiz. Ancak ziyaretçilerin gidecekleri tarihi ve turistik mekanları da modern bir şekilde ele almalı, sosyal donatıları ile birlikte sunabilmeliyiz.
İnsanları “Cumhuriyetin kazanıldığı topraklardasınız“ diye karşılamak gerçekten güzel bir fikir. Ancak bu yetmez. Bu toprakları en az Çanakkale kadar görülmeye değer mekanlar haline getirmemiz gerekiyor. Cumhuriyetin kurulduğu topraklarda yaşananları bir panorama ile anlatamaz mıyız? Her yanı tarih kokan, Atatürk kokan Kocatepe’ye çıkan insanlara, alabildiğine geniş ovaları seyrederken çayını yudumlayabileceği bir seyir terası yapabilir, buraya gelen insanlara Afyonumuzu tanıtacak yöresel ürünler ikram edebiliriz. Kocatepe’yi evlerine götürmeleri için magnetler, ya da anahtarlıklar üretmez miyiz?  Her yıl yapılan 26 Ağustos Zafer Yürüyüşünü ulusal basını çok daha etkili kullanıp, katılımcı sayısını artırabiliriz. Kocatepe Milli Parkı’nı(?) yemyeşil bir orman haline getirebiliriz.
Frig Vadisi’nin yollarını düzeltilip, temel ihtiyaçların temiz bir şekilde karşılandığı konaklama alanları yapabiliriz. İnsanları Frigler’in gizemli dünyasını çağrıştıran mekanlarda ağırlayabilir, otantik ortamlarda yemek sunabiliriz.
Uzun zamandan beri Hüseyin Başkadem’in kişisel çabalarıyla kör topal bir şekilde yapılan Klasik Müzik Festivali ve Caz Festivaline sahip çıkmakla başlayabiliriz tanıtıma. İlimizde bu tür organizasyonların yapılabileceği bir konser salonu, konferans salonu olmadığını söylememe gerek var mı? Eski Halk Eğitim Merkezinde Klasik Müzik Festivali etkinliği sırasında elektriklerin sık gidip geldiği bir ortamda, sahnede sunum yapmaya çalışan sanatçılara yardım etmek isteyen Mehmet Ali Alabora’nın, elindeki projeksiyon cihazındaki görüntüyü düzgün bir şekilde sahneye yansıtabilmek için seyircilerin arasında dakikalarca hareketsiz duruşu sırasında hissettiğim burukluğu unutmam mümkün değil. Yapılacaklar listesinin en başına yapılan işin ağırlığına yakışır bir gösteri ve kongre merkezi yazmamız gerekiyor.
Karahisar Kalesi, yapımı Milattan Önce (MÖ) 1340’a dayanan ve Hitit Kralı 2’nci Murşil tarafından yapılan surları ile gerçek bir tarihi ve turistik eser. Çıkması zor. Yukarıya çıksan, bir bakıp ineceksin. Yerel seçimlerde ortay koyduğumuz Kaleye Teleferik yapılması projesinin sayın Çoban tarafından da benimsenmesi sevindirici. Ancak yetmez. Kışın bembeyaz örtüyle örtülmüş kenti seyreden insanlar Keşkek yiyip, sahlep içilebilmeli. Kale’nin  eteklerinde yeşil alan kuşağı yaratılıp, kafeteryalar, yürüyüş parkurları yapılmalı. Bu alan şehirde yaşayan insanlar dahi gidip vakit geçirdiği bir yaşam alanı olarak dizayn edilmeli. Ulu Cami, Türbe Camisi ve Mevlevi Müzesi, restore edilmiş ve kullanıma açılmış tarihi konaklar, Bedesten, Kadınlar Pazarı, Kasaplar Çarşısı, Uzun Çarşı güzergahı tarihi dokuyu bozmadan aslına uygun ancak insanların dikkatini çekecek etkinliklerin yapılabileceği alanlar olarak dizayn edilebilir. Buralarda yöresel ürünlerin tanıtımı yapılabilir. Otelden çıkan insanlar sıkılmadan bir gününü bu güzergahta geçirebilir.
Ankara İzmir otobanının ilimizi bay pass etmesine kesinlikle müsaade edilmemeli mesela. Bu yol ilimizin can damarı. Afyonkarahisar maalesef bir sanayi kenti değil. İlimiz ekonomisi kesişen yollardan büyük oranda besleniyor. Şehirden geçen yollar hem ekonomimize katkı hem de tanıtımımıza destek olacaktır.
Synada, Apameiea, Amorium (Dönemin İstanbul’dan sonraki en büyük kenti) gibi antik kentler, Eski Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarının kalıntılarının hayat bulduğu, Selçuklu ve Osmanlı’nın Cami ve Kervansaray’larının hala ayakta durduğu Afyonkarahisar büyük bir hazineye sahip. Kral Midas ve Marsyas’tan, Sultan Divani’ye, Flamingolardan Peri Bacalarına kadar bir dolu güzelliği içeren bütün bunların dışında “Cumhuriyetin kurulduğu topraklar” temasının iyi işlenebildiği, mermeri, haşhaşı, kaymağı, sucuk, pastırma ve kadayıfı tanıtmak da çok zor değil.
Son Söz; Akıllı olmak kadar kararlı olmamız, öncelikle her türlü kişisel düşüncenin üzerinde tuttuğumuz Afyonkarahisar sevgisiyle hareket etmemiz gerekli.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER