Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kocatepe Gazetesi
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Iraklı kardeşimizin anlattıkları – Kocatepe Gazetesi

Kocatepe Gazetesi 25 Aralık 2013 Çarşamba 02:00:00
  Selamün Aleyküm Değerli Okurlarım…
Yeni bir günde yine Allah’ın selamı, bereketi, rahmeti üzerinize olsun diliyorum.
Bugün sizlere uzun zamandır içimden geçirdiğim bir şeyi paylaşacağım ve onun nasıl gerçek oluşunu. Bunu merakla beklenen bir hayal gibi sevindirici bir şey gibi düşünmeyin öyle.
ABD belası Irak’a çöktükten sonra Irak’ta yaşayan müslüman kardeşlerimize yapılan soykırımları, işkenceleri hepimiz izledik, okuduk ve hepimiz çok üzüldük, imkanımız olsa birer Azrail olup bu işkenceleri yapanların canını almak istedik belki. Şimdi ise Suriye’deki kardeşlerimizi izliyoruz çaresiz…
ABD Irak’ı ilk işgal ettiğinde her sofra başında boğazıma düğümlenmişti lokmalar, ağlayarak haberleri izleyip arkasından dakikalarca edilen dualardı bizim evin atmosferi…
Şunu diledim hep, orada o acıları yaşayan biriyle konuşma imkanım olsa, oradaki acıları, gerçekleri hiçbir tesir altında kalmadan anlatsa ve bunu herkese anlatsa…
Bizleri de aynı tehlikenin beklemediğini söyleyebilir miyiz ? Asla ! Ülkemizde ortaya çıkarılmaya çalışılan kaoslarda bunu amaçlıyor zaten. Güven bunalımına düşmüş halk, yönetemeyen hükümet ve sonunda tepemizde kan emiciler…
Bugün işim gereği bir sohbette Iraklı bir kardeşimizle tanıştım, oradaki acılar birebir görmüş yaşamış eskiden beri ülkemizde çalıştığı için anavatanı Türkiye’ye atmış kendini o acılardan, en azından o öyle söylüyor…
Ona birkaç soru sordum, dedim ki: O haberlerde izlediklerimiz gerçek değil mi ? Akıl alır gibi değil ben hiç tahammül edemedim, yoksa daha fazlası var mıydı? Dedi ki: Evet hepsi gerçek hatta daha fazlası vardı kardeşim, caminin önünde nöbet tutan keskin nişancılar sabah namazından itibaren bekleyip beş vakit namazında camiye giden kişiyi yatsı namazı çıkışında öldürüyordu.
Orada namaz kılmak terör suçu sayılıyordu, mesela asla sizin gibi bir abla sokağa çıkamazdı, çıkarsa başına gelecekleri hayal edemezdiniz.
Peki böyle bir ortamda kendinizi nasıl koruyabilirdiniz ? diye sordum. Allah korursa korunursun ablam ölüm ve işkencenin kol gezdiği sokaklarda evlerde, hatta atmosferde asla güvende değilsin. Devlet kavramı yok, kimi kime şikayet edersin ki seni kim korusun Allah tealadan başka…
Peki sizce neden bu duruma düştü Irak ? Dedi: Nerde dünyalık namına güzel birşey varsa başa beladır ablam, Irak’ta ise petrol… sanırım yer yüzünde sular çekilir kururda Irak’ta petrol kurumaz… E yöneten de yönetemeyince nimet dediğin şey başa bela oluyor bir anda.
Esasen bu hepimizin hayatında öyle nimet olarak bize verilen şeyleri doğru şekilde kullanıp, koruyamayınca nasıl da başımıza bela oluveriyor…
Dedim ki kardeşimize: Şimdi artık Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısınız ülkemizi nasıl buluyorsunuz, hem bir vatandaş hem de bir yabancı gözüyle? Ablam, burası benim ve bütün Türkmenlerin, Arapların, Kürtlerin anavatanıdır aslında bakmayın arada sınırlar çizilip yöneticilerinin isimlerinin başka olmasına, sanıyorum ki bütün Türki ülkeler, Irak müslümanları, İran müslümanları, Mısır müslümanları, Afganistan Müslümanları, Suriye müslamanları Türkiye’ye anavatanım der, gönlünün bir yanı kendi memleketinde iken diğer yanı hep Türkiye’yi takip eder durur. Babaocağından ayrılmış kız evlat gibi mahsun, yaşamak zorunda hissettiği evi gibi boyun bükmüştür. Çok isterdim ki bir Osmanlı Cumhuriyeti doğsun, Türkiye haritasına dahil olsun o topraklar… Çok isterdim orada kalan yakınlarım benim burada bulduğum huzuru bulsun.
Abla katlanamıyorum bu cennet vatanda, bu melek gibi insanları karıştırmaya çalışan haset insanların varlığına… Mesleğim gereği çok geziyorum abla, Türkiye’nin hemen hemen her yerini gezdim, gezi parkı olayları sonrasında olayların yaşandığı yere gittim oradaki vaziyete bakınca dedim ki bu iş Türkiye müslümanlarının işi olamaz devlete kızan milletin dükkanını niye yakar ki dedim. Milletin aracını niye yakar ki dedim, polis aracını yaktın devletin aracıydı, devlete kızdın, anladım milletin ne günahı var? O senin gibi biri dedim. Biraz fotoğraf çekmek istedim sonra vaziyetim yanlış anlaşılır diye izledim, oradan ayrıldım, İstanbul’daki işlerimi takip ettim.
Abla biz onların sattığını aldık, onların malına parasına değer kazandırdık, üretmedik, tükettik. Ben dilerim ki şimdi Türk halkı kendi üretimine değer verir, özellikle İsrail ve Amerika menşeeli ürünleri kullanmaz, onlara para kazandırmaz, dilerim ki markasıyla kız arkadaşına hava attığı kıyafetlerin adı Türk imalatı Türk olur.
Esasen coğrafyamız bakımından her türlü hammaddeyi üretebilecek kapasitede, sanayisi bunu işleyebilecek kadar güçlü, sanayisine yetecek kadar çalışana ve sinerjiye sahip, bunu pazarlayabilecek kadar da zekiyiz. Dilerim dediğin gibi olur kardeşim dedim.
Hem duygu dolu hem sonuna kadar anlamlı bir sohbetti dilerim size de faydalı olmuşumdur…
Allah’ın selamı üzerinize olsun…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER