Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Kıssa, hisse…

Halk arasında yaygın olduğu gibi Türk edebiyatında, özellikle de didaktik eserlerde “kıssadan hisse” uygulaması yaygın olarak görülür. Bunların en önde gelenlerinden Hz. Mevlanâ’nın “Mesnevî”si olmak üzere Âşık Paşa’nın “Garibnâme”si, İsmail bin Ali’nin “Câmiu’l-Hikâyât”ı, Şemseddin Sivasî’nin “İbretnümâ”sı gibi birçok didaktik eserde önce bir konu anlatılır, sonra o konu bir hikâye ile pekiştirilerek hafızalara kazınır. Tüm bunları takiben kıssadan alınacak hisse bir-iki cümle ile özetlenir. Zaman zaman alınacak hisse, okuyucunun anlayışına da terk edilebilir.Bugün sizlere “KELİLE ve DİMNE” isimli eserden (KELİLE ve DİMNE, Çeviren: Y. Kenan Necefzade, İst. 1967) bir kıssa yane hikaye naklederek sonuçta alınacak olan hisseyi siz değerli okurlarımızın anlayışına bırakacağız…Hikâye şöyledir:Çalı kuşu (toygar) ormanda çalılar arasına yuva yapar, yumurtlar ve kuluçkaya yatar. Yuvasından ayrıldığı bir anda fil otlarken yuvaya basar, çalı kuşunun yumurtalarını kırıp yavrularını öldürür. Çalı kuşu yuvasına döndüğünde fâciayı görür, bunu filin yapmış olduğunu tahmin ederek doğru filin yanına gider ve:Ey büyük fil! Ne diye benim yuvamı çiğnedin. Niçin yumurtalarımı ezip yavrularımı öldürdün? Acaba bunun sebebi beni küçük ve zayıf görmen, beni hor ve hakir görmen midir? diye sorar.Bu sorulara filin verdiği cevap şöyledir: Evet, iyi anlamışsın. Bunu bilmeyecek ne var! Sen nesin, kimsin ve ne oluyorsun?Çalı kuşu üzgün bir halde olup bitenleri hemcinslerine anlatır. Onlar da “Haklısın ama biz âciz kuşlar file ne yapabiliriz ki” derler.Bunun üzerine çalı kuşu, karga ile saksağana: “Gelin beraber filin yanına gidelim, siz filin gözlerine birer gaga darbesi indirin, sonra ben yapacağımı bilirim” der.Karga ile saksağan, çalı kuşunun söylediğini yaparak filin gözünü kör ederler. Gözü kör olan fil el yordamıyla ormanda karnını doyurmaya devam ederse de susuzluğa bir çare bulamamıştır. Bunu tahmin eden çalı kuşu kurbağalara giderek derdini anlatır. Kurbağalar da “İyi ama biz kocaman file ne yapabiliriz?” derler. Çalı kuşu, “Sizin yapacağınız şey çok basit, der. Şu uçurumun kıyısına varıp orada viyaklayın yeter.” Kurbağalar çalı kuşunun dediğini yaparlar. Susuzluktan yanan fil su bulabilmek ümidiyle kurbağaların sesinin geldiği yöne doğru ilerler ve gözü görmediği için uçurumdan aşağı düşerek ölür.Çalı kuşu onun ölüsü üzerinde kanat çırparak şöyle der:“Ey büyüklüğüne mağrur fil! Beni hor gördüğün yetmezmiş gibi yüzüme karşı da bana hakarette bulundun. Oysa esas olan güçlü olmak değil, akıllı olmak ve aklını kullanmaktır. İşte netice!..” Gücüne kuvvetine güvenerek halkı ezen zalimler karşısında “Güç onların elinde biz ne yapabiliriz ki” diyenler!… Kıssayı biz anlattık, hisseyi almak da sizlere düşüyor artık…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER