19 Ağustos 2013 Pazartesi 03:00:00
İnsanlar birbirlerini daha çok seveceklerine, daha kalın ve dikenli bir yol çizerek, yüreklerini ve sevgilerini ulaşılamayacak kadar çok derinlere gömüyorlar. Sevginin bir çeşit zafiyet olduğunu; diğer insanların bunu hissederlerse kendilerine zarar vereceklerini düşünüyorlar. Aşka ve sevgiye giden bütün kapıları sımsıkı kilitleyip, anahtarı da kimsenin bulamayacağı bir yere gömüyorlar.
Sevgiden, ilgiden, merhametten yoksun büyüyen gençler şiddete meyilli, uyuşturucudan medet uman, karamsar birer fert olarak karşımıza çıkıyor.
Aşkın dünyadaki en güçlü hissetme biçimi olduğunu, bu uğurda nice kralların tahtlarından, gariplerin canlarından vazgeçtiği, birbiri için deli divane olan insanlara tarih boyunca rastlamak mümkündür.
Aşk tarif edilemez. Ama kısaca özetlemek gerekirse “çok yoğun, gözü karararak sevmek ve bu uğurda dünyadan vazgeçebilmek” denilse de, deli gibi çarpan bir yürek, yüzünü göremediğinden öleceğini düşünen ve çaresiz kalan aklı, tam olarak ifade edemez.
Karşılıksız sevebilmek en büyük değerlerden biri. Allahü Teala’nn yarattığı bir başka kulu, hiç bir menfaat beklemeden, bütün kusurlarına ve eksikliklerine rağmen, ölesiye Allah rızası için sevmek.
Maddiyata önem veren bir toplumda yaşıyor olmamız, aşkların unutulmasına, sevgilerin yok olmasına neden olmaktadır. Yaşarken ve öldüğümüzde tek sermayemizin sevgi olduğunun farkına ne zaman varacağımızı merak ediyorum.
Sevgi ve aşk ilahi duygulardır. Onlar, Allah’ın kullarına bahşettiği ayrıcalıklardandır. Yarattığının aşkla sevilmesi, özenmekten, inanmaktandır.
Aşk, tutkudur. Kavga, dövüş, hassasiyet hiçbir şey sizi vazgeçiremez. Karşınızdaki ne yaparsa yapsın affedersiniz. Hiçbir kusurunu görmezsiniz. Onu bu kadar değerli kılan kalbe verdiği güçtür.
“Sevgiyle bakabilen göz,” güzel gözdür. Sevgiye ve aşka değer verip, sahip çıkmalıyız.
İnsanlar birbirlerini daha çok seveceklerine, daha kalın ve dikenli bir yol çizerek, yüreklerini ve sevgilerini ulaşılamayacak kadar çok derinlere gömüyorlar. Sevginin bir çeşit zafiyet olduğunu; diğer insanların bunu hissederlerse kendilerine zarar vereceklerini düşünüyorlar. Aşka ve sevgiye giden bütün kapıları sımsıkı kilitleyip, anahtarı da kimsenin bulamayacağı bir yere gömüyorlar.
Sevgiden, ilgiden, merhametten yoksun büyüyen gençler şiddete meyilli, uyuşturucudan medet uman, karamsar birer fert olarak karşımıza çıkıyor.
Aşkın dünyadaki en güçlü hissetme biçimi olduğunu, bu uğurda nice kralların tahtlarından, gariplerin canlarından vazgeçtiği, birbiri için deli divane olan insanlara tarih boyunca rastlamak mümkündür.
Aşk tarif edilemez. Ama kısaca özetlemek gerekirse “çok yoğun, gözü karararak sevmek ve bu uğurda dünyadan vazgeçebilmek” denilse de, deli gibi çarpan bir yürek, yüzünü göremediğinden öleceğini düşünen ve çaresiz kalan aklı, tam olarak ifade edemez.
Karşılıksız sevebilmek en büyük değerlerden biri. Allahü Teala’nn yarattığı bir başka kulu, hiç bir menfaat beklemeden, bütün kusurlarına ve eksikliklerine rağmen, ölesiye Allah rızası için sevmek.
Maddiyata önem veren bir toplumda yaşıyor olmamız, aşkların unutulmasına, sevgilerin yok olmasına neden olmaktadır. Yaşarken ve öldüğümüzde tek sermayemizin sevgi olduğunun farkına ne zaman varacağımızı merak ediyorum.
Sevgi ve aşk ilahi duygulardır. Onlar, Allah’ın kullarına bahşettiği ayrıcalıklardandır. Yarattığının aşkla sevilmesi, özenmekten, inanmaktandır.
Aşk, tutkudur. Kavga, dövüş, hassasiyet hiçbir şey sizi vazgeçiremez. Karşınızdaki ne yaparsa yapsın affedersiniz. Hiçbir kusurunu görmezsiniz. Onu bu kadar değerli kılan kalbe verdiği güçtür.
“Sevgiyle bakabilen göz,” güzel gözdür. Sevgiye ve aşka değer verip, sahip çıkmalıyız.