Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

ŞEYTANIN HÜCUMU VE ŞEYTANA ALAN OLUŞTURMA

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 5 Temmuz 2017 Çarşamba 13:03:48
 

-3-
Sadr’da Nefret Kökenli Kıyas Şeytanlık Zann Alanı’na şeytanı tanımlayarak başlayalım. Şeytan kelimesi kökenini uzakta kalmak, uzağa atılmak, uzak olmak manalarından alır. Billahi anlamda uzaklık nedir? Billahi manada en önce olan bir “uzak” ve “uzaklık” vardır ki bu, Allah’ı hakkıyla değerlendirebilmekten uzak olmaktır. Allah’a uzak olanı Allah’ın uzağa atması manasına şeytan, uzak olma gayret ve çabalarına da şeytanlık denir.
Şeytanın hücum noktaları
Bir insanın kalbını oluşturan ne kadar özellik varsa, işte o kadar da şeytanın hücum noktası, yaklaşma noktası, yararlanma noktası, vesvese oluşturma noktası vardır.
Bu durumu temsilen şöyle ifade edebiliriz; insanın kalbı 99 Esma’nın insana göre farklılık gösteren bir kompozisyonu olduğundan, şeytanın da ana başlıklar olmak üzere 99 adet hücum noktası vardır. 99 hücum noktasının her birinin altında kendi detay alt başlıkları, onların da altında kendi detay alt başlıkları vardır ve bu durum böyle gider.
İnsanın kalıbının alanı şeytanın çalışma alanıdır. Çünkü insanın kalbı ahseni takviym hal üzere iken; dünya hayatının gereği olarak esfele safiliyn’e reddedilince, o insan duniHi algısının zannıyla Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası içerisine girdi ve kendisinde her ne özellik varsa yani kendisine ikram edilmiş her ne esma varsa hepsini hem bütün olarak hem de tek tek Müstakilen Var ve Muhtar ilan etti. Böylece kendisindeki bildiği bilmediği bütün özellikler sayısınca küfür noktası oluşturdu.
İhlaslanmış kullar
Böyle küfür noktaları oluşturmak ve bu noktaları faaliyete geçirmek ise; şeytanlık, bunu yapanlar da şeytan olarak nitelendi. Şeytanlık alanı insanın kalıbından kaynak alır, ancak uygulama alanı ise, o insanın sadrıdır. Şeytanlık amacıyla bu alanı kullanan şeytanlar ise önce Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiasında bulunan insanın nefsinin şerridir, sonra şeytanlık ile görevlendirilmiş cinn taifesi ve daha sonra da Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası ile bir insana tesir eden her insandır.
“Ve böylece her Nebi’ye insan ve cinn şeytanlarını düşman kıldık.” (En’am-112)
“O ki, insanların sadrlarında vesvese üretir; (ki onlar) cinler ve insanlardan(dır).” (Nas-5, 6)
Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiasından geri dönüşsüz temizlenen her özellik şeytanın hücum noktası olmaktan da kurtarılmış olur; Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiasından geri dönüşsüz temizlenmiş her özellik İHLASLANMIŞ olur.
“(İblis) dedi ki: ‘İzzetine kasem ederim ki, onların tümünü mutlaka şaşırtıp saptıracağım. Ancak onlardan ihlaslandırılmış kulların müstesna.” (Sad-82, 83)
Lütfen çok dikkat edelim!!! Şeytan Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası sahiplerinden ve bu kişilerin özelliklerinden yararlanabilir. Ancak, Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiasından geri dönüşsüz temizlenmiş İHLASLANMIŞ insanlara hücum edemez.
“Doğrusu onun (şeytanın) iman eden ve rablerine tevekkül edenler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur. Onun hâkimiyeti kendisini veli edinenler ve onu (Allah’a) ortak koşanlar (Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası üzerinden şeytanla işbirliği yapanlar) üzerinedir.” (Nahl-99, 100)
Şeytana alan oluşturmak
Öğreniyoruz ki; DuniHi algıdan ve onun zann’larından özellikle de Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiasından geri dönüşsüz temizlenmeden şeytandan temizlenilmez.
İnsan kalbında ahseni takviym hal çerçevesinde kullanılmak üzere bulunan en önemli özelliklerinden birisi KIYAS yapabilme yeteneğidir.

Dünya hayatını tanıyan insan ancak kıyas ile tevhidi anlayabilir.
Tenzih, Teşbih ortamında kıyas ile anlaşılabilir ve hissedilebilirken; Teşbih de kıyas ile Tenzih’e ulaşabilir.
İnsanın kıyas yapabilmesine zemin hazırlayan kesret görünüşü iken, kıyas kesret demek değildir. Kıyas ancak tevhid için bir yöntemdir.
“La ilahe illallah” kelime-i tevhidini insana kıyas yöntemiyle açıklayabilirsiniz.
Ancak insan dünya hayatına duniHİ algı ile başlayıp Müstakilen Varım ve Muhtarım zann’ına düşünce hem kul zatını hem de tüm özelliklerini Müstakilen Var ve Muhtar ilan etti. Bu durumda kıyas yeteneği de Müstakilen Var ve Muhtar oldu, böylece de bir şeytanlık alanı oluşturdu, şeytan türleri de bu alana hücum edip, o insanı avukatı olarak, bu alan üzerinden kullandı.
Şeytanını avukatı ve kısır döngü
İnsan Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası ile kalbındaki kıyas yeteneğini müstakil ilan ederek bu yeteneğe sadrında bir zann kullanım alanı açtı ve buradan çıkan hatta fırlayan ilk zann, diğer bütün Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası ile hayat süren sözde ilahlardan nefret etmek oldu.
Bu nedenle; bir ilah diğer ilahı sevmez, geçinemez, kavga eder ve nefret eder.
Hayatında Allah söz konusu olmayan sözde ilahlar bu ilahlık kuralından kurtulamadan, hatta bu kuralın esiri olarak hayatlarını sürdürürler; birbirlerinden nefret alışılmış, yadırganmayan yaşantıları olur, şeytan şeytana yaşarlar.
Sözde ilahların hayatlarında Allah söz konusu ise, Allah “ilahınız Benim! Ben Allahım” buyurduğu için ilahlar kuralı gereği, sözde ilahlar Allah’tan da nefret ederler ve ona bir savaş ilan etmişlerdir. Böylece insanın kıyas yeteneğinden çok geniş bir şeytanlık alanı açılır ve bu şeytanlık alanının platformunu “nefret” oluşturur. Şeytanlık stratejileri kaynağını nefretten alır ve nefreti beslemeye, coşturmaya yönelik çalışır. Böylece, nefret üreten, çıkışı olmayan bir “şeytani kısır döngü” şekillenir.
Artık Şeytanın Avukatı bu kısır döngünün önemli bir askeri olarak hayatını sürdürür.
“Hayvan sever” olarak bildiğimiz insanların bazılarının insanlarla olan ilişkileri, insanlara karşı olan davranışları, özellikle anne ve babalarıyla olan ilişkileri sizi şaşırtır; sokaktaki bir hayvana böyle titiz davranan birisi diğer davranışları nasıl sergiler diye şaşırırsınız.
Oysa o hayvan sever, nefretle dolmuş sadrını sokak hayvanlarıyla dengeye ulaştırmaktadır. Elbette ki, “bütün hayvan severler böyledir” demiyoruz, ancak “insan kendisini bu açıdan da incelemelidir” diyoruz.
İlahlar arası bir kural var: Geçinememe, kavga ve nefret.
İnşaAllah yarın, bunun nasıl vazgeçilmez bir gerçek olduğunu Kur’an’dan ders edeceğiz.

 

ŞEYTANIN AVUKATI -3-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti