0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Biz altmışlı yıllarda bazı etkinliklerin beldemizde de gerçekleşmesini ve kurumlaşmasını istemede çok erken davranmışız. Bu uğraşları o zamanlar aile fertlerimizin de karşı çıkmalarına rağmen maddi ve manevi kendi gücümüzle yapmaya çalışırken; şimdi bakınız bu konular üniversitelerde bölüm olarak okutuluyor, uğraşanlara teşvikler veriliyor, festivaller yapılıyor. V.s.
Tiyatro yapmak amacı ile o dönemlerde eski Halk Evi’cileri ve kırklı yıllarda, hatta otuzlu yıllarda tiyatro yapan Bozkurt Sepin(rahmetli) amcamızın evinde toplandım. Türkiye’nin ilk bayan hakemi olan kardeşimizden de bayan oyuncu olarak yardımcı olmasını istedik. Maalesef yeteneğinin olmadığını öne sürerek yardımcı olamadı. Ben bütün ekibi kurduğum halde bir tek bayan oyuncu bulmak dahi mümkün değildi. Nihayet Maliyede memur olarak çalışan Eskişehirli Alime Gündoğdu kardeşimizi güçlükle bulabildik ve Duvarların Ötesi oyununu başarı ile oynayabildik.
Bu günki imkânlarımızla bizim Afyonkarahisarlı gençlerimiz çok, çok daha güzel şeyler yapabilirler; ama her konuda olduğu gibi bu konuda da uğraşmak, kafa yormak, kendini yenilemek esastır.
Acizane fikrim olarak ben bir oyunun her şeyiyle tamamen bizden olmasını isterim. Bunu biz yapabiliriz. Eseriyle, yönetmeniyle, oyuncularıyla, özgün müziğiyle, reklâmıyla hepsini en iyi bir şekliyle ortaya koyabiliriz. Ben bile bunları tek başıma yapmaya çalıştım ve yaptım. Hele bugünün imkanlarıyla bizim gençlerimiz bunların daha alâsını meydana getirebilirler. Yeter ki ben demeyip biz diyebilsinler.
Tercüme eserlerde özellikle gizliden toplumuza pek çok zararlı şeyler empoze edilebiliyor. Bu gerçi bizim yerli oyunlarımızda da bir tehlike olarak karşımızda. Bu ortamda en sanatsal oyunları bile bir kurul tarafından süzgeçten geçirmeliyiz. Kendi göbeğimizi kendimiz kesebiliriz. Yazar olarak İbrahim Yüksel ve Ahmet Tunca ve daha niceleri eserler verebilir. Eser oynanırsa yazarına da şevk verir, gayret verir. Batı bizim eserimizi oynamaz; ama oyunda biz, bize veya ecdadımıza küfredersek o zaman belki oynar, belki mükâfat da verir. Saygılarımla…