Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Şenkaya
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

YAŞAMANIN ANLAMI BU! – Kocatepe Gazetesi

Mehmet Şenkaya 12 Eylül 2014 Cuma 03:00:00
  Yaşamak; kabuğumuza çekilip, başkasına fayda vermeden hayatı devam ettirmek, zaman dolunca bu dünyadan ölüp ahrete göçmek değil. Ot gibi kalmak yerine; sorumluluk duymak. Önce kendimize sonra başkalarına yardım ederek fani olmak demektir. Dert çok çözebilene mesele yok.
Birimizin derdi hepimizin derdi. İçtiğimiz su, teneffüs ettiğimiz hava, üzerinde yürüdüğümüz toprak kirlenmişse, bunun zararı hepimizedir.
Hıdırlığın eteğine, Orman Lojmanları önüne dikilmiş çam ağaçları görüyoruz. Görünümü çevreye renk ve güzellik katacak bu ağaçların; susuzluk ve bakımsızlıktan bazıları kurumuş, bazıları da telef olmuştur. Yukarıda piknik yapılan yerlerin ağaçları çimlerle sulanıp bakımı yapılırken, aşağıdakilerin zaman geçince sadece kuruyan otları alınıyor.
Bir yakının ölü gecesinde tevafuk oldu. Emekli bir meslektaşımla hasbi hal ediyoruz. Bahçeden, ağaçtan, topraktan, susuzluktan kuraklıktan söz açıldı.
“Hıdırlığa yakın bir apartmanda oturuyorum. Her zaman Afyon’da kalmıyorum. Kızımın biri İstanbul’da doktor. Biri de İzmir’de öğretim görevlisi mühendis. Nerdeyse; yılın yarısı dışarıda onların yanında geçiyor. Torunlara bakarak hem özlem gideriyor hem de evlatlarımızın hatırını alıyoruz.
Yeşili seviyorum ağacın çevrenin havasını değiştirmesine ve güzelleştirmesine inandığım için ikametimize yakın bir yere Hapishanenin arkasından 30’a yakın ağaç satın alıp diktim. Can suyunu verdim. Bakımı ve sulanması için Belediye’ye dilekçe verdim. Maalesef geldiğimde fidanların bakımı yapılmamış sulanmayıp kuruduğunu görünce çok üzüldüm.”
Bir zamanlar tanıdığım bir hayırsever vardı. Çok kere rastlardım ona. Sabah erkenden kalkar Hıdırlığa çıkar, vazifesi olmadığı halde ağaçları sular evine dönerdi. Adam bunu kendine iş edinmişti. Toplumda böyleleri çıkar. Ama Şimdi asıl görevlendirilen kişiler bu işi üslenince hayırsever vatandaş (Sağsa kulakları çınlasın, öldüyse Allah rahmet etsin) ortadan kayboldu.
Komşumuz Irak, Suriye gibi ülkelerden ilimize göç eden insanlara rastlıyoruz. Düzenlenmiş, park ve bahçelerde, havuz diplerinde, çimlerin üzerinde sele serpe oturmaları göze batıyor. Bu durum belki onlar için sakıncalı görülmeyebilir. İlgililerin uyarması gerekir.
Geçen haftalarda Kurtuluş Caddesi Eski Jandarma Karakolu enkazı üstü çöplük halini almış, önünden geçen insanın nefesini kesiyor. Halkın sağlığı için, sahiplenen kişi ve kurumun Belediyenin ikazı ile duyarlı hale getirilmelidir. Bizzat Ak Masa’ya ilettim, ses yok. “Sen ağa, ben ağa, bu koyunu kim sağa?”
Kıran, yıkan, yakan döken, kendini bilmez de çok. Böyle hassas konularda kendini sorumlu tutan da çok. Kimi hayır çeşmesine rahat su dolunsun diye kısa hortum takar, kimi bozulan musluklarını değiştirir, temizliğine bakar, gücü buna yeter. Parası olan ağaç alır diker, kimisi camiye hayır eder, bir başkası bahçesine çiçek eker. Vatanını milletini seven niceleri de var başarılı öğrencilere burs vererek yurda hayırlı evlat yetişmesi için çaba sarf eder.
Çalışandan Allah razı olsun, Cumanız mübarek olsun.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER