YAŞASIN OKULUMUZ

Okul bahçeleri şenlendi, evlerde, sokaklarda bir başka telaş hakim.
Sanki ölü toprağı silkelendi şehirden, hayat yeniden yeşerdi. Çocuklarımızın gözündeki ışıltı, yüreğindeki kıpırtı aydınlatıverdi sanki ortalığı.
Bütün ailelere, çocuklarımıza ve saygıdeğer öğretmenlerimize, kazalardan, belalardan, hastalıklardan, “Trafik Canavarı”ndan uzak sağlıklı, mutlu ve verimli nice eğitim yılları diliyoruz.
”Okul bir gökkuşağıdır, hakkıyla altından geçen her murada erermiş” derler.
***
ABD’yi de, Başkanlarını pek sevmem. Ama tarihe mal olmuş ABD Başkanlarının içerisinde bir isim var ki saygı duymamak elde değil: Abraham Linkoln… Afrika’dan getirilip köle olarak çalıştırılmış, zenci haklarını savunup köleliği kaldırma mücadelesi verirken öldürülmüş… Abraham Linkoln çocuğunun öğretmenine bir mektup yazar ve kendisi gibi tarihe mal olan bu metninde şunları söyler:
”SAYIN ÖĞRETMEN
ÖĞRET ONA Kİ…
Tüm insanların adil ve dürüst olmadığını… Fakat şunu da öğretin ona; her alçağa karşılık bir kahraman, her düşmana karşılık bir dost olduğunu,
Eğer öğretebilirseniz, kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğretin.
Kaybetmeyi de öğretin ona ve kazanmaktan keyif almasını da…
Eğer yapabilirseniz kıskançlıktan uzak durmaya yönlendirin onu.
Tebessümün gizemini öğretin ona.
Bırakın erken öğrensin zorbaların görünüşte güçlü olduklarını.
Kitapların mucizelerini öğretin. Fakat ona gökyüzündeki kuşların, güneşte uçan arıların ve yemyeşil tepelerdeki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği sakin zamanlar da verin.
Okulda kırık not almanın kopya çekmekten çok daha onurlu bir şey olduğunu öğretin ona.
Ona, herkes onun fikirlerinin yanlış olduğunu söylese bile, kendi fikirlerine inanmasını öğretin.
Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğretin.
Herkes birilerinin peşine takılmış giderken, kalabalığın peşine takılmayacak kadar güçlü olmayı da öğretin.
Tüm insanları dinlemesini öğretin ona; fakat ona tüm dinlediklerini gerçeğin süzgecinden geçirmeyi ve sadece iyi olanları almayı da öğretin.
Üzülünce bile nasıl gülümsenebileceğini, gözyaşlarında utanılacak bir şeyin olmadığını öğretin.
Herkese şüpheyle yaklaşanları ciddiye almamayı, gereğinden fazla ilgi gösterenlere dikkat etmeyi öğretin.
Ona, fizik ve beyin gücünü en yüksek fiyatı verene satmasını; fakat kalbine ve ruhuna asla fiyat biçmemesini öğretin.
Uluyan bir insan sürüsüne kulaklarını tıkamasını öğretin ona; ve eğer haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik savaşmasını…
Bırakın, sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun. Bırakın, cesur olacak kadar sabırlı olsun.
Ona, her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğretin ki, o zaman insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır.
Sizden çok şey istiyorum; ne yapabilirsiniz, bir bakın bakalım. O öylesine iyi, öylesine küçücük bir insan ki, oğlum…”