Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

YUNAN TOPLUMUNDA GENELEVLER İBADETHANEYE DÖNÜŞMÜŞTÜ

Muharrem Günay 24 Temmuz 2018 Salı 13:44:59
 

Yunan toplumunun güzelliğe ve sekse olan düşkünlüğü o derece arttı ki Yunanlılar zevklerini tatmin etmek için “art” ismini verdikleri çıplak heykeller yapmaya başladılar. Yunan toplumunun ve heykeltıraşların yapmış olduğu be rezil heykeller bu gün müzelerimizde sanat eseri (!) olarak bolca yer almaktadır. Bu iş o dereceye geldi ki, Yunan toplumunun ahlâki değerleri tamamen değişti. Artık zina ve fuhuş ayıp ve kınanması gereken bir iş olmaktan çıkıp, toplum tarafından normal hareketler olarak görülür olmuştu. Artık Yunan halkı nikâhla evlenmekten vazgeçmiş, nikâh merasimini lüzumsuz bir tören olarak görür hâle gelmişti.
Yunan toplumunun bu ahlaksızlığı dini inançlarına da yansıdı. Güya güzellik ve aşk ilâhesi “Aphrodite” bir ilâhın karısıydı. Kupid denilen mahlûk, Yunan Tanrısı ile bu fahişe kadının birleşmesinden meydana gelmişti.
Yunan toplumundaki bu feci duruma dikkat çeken Mevdûdi, Hicab adlı eserinde bu durumu şöyle açıklar:
“Yunanistan’daki durum daha da fecidir. Zira bir taraftan bir “ilâhe”ye tapınılmakta, diğer taraftan da “umumhaneler (genelevler)”’in ismi “ibâdethâneye” çevrilmektedir. Mitolojinin “fâhişe ilâhe”leri bir yana, ilâhelik makamına yükselen “yaşayan fâhişe” ve umumhâne sermayeleri diğer bir yana… Zina ve “erotizm” (şehvetperestlik) gelişe gelişe bir nevî dinî mukaddesat arasına girmiş, dinî ve mezhebî ibadetlerden sayılmaya başlanmıştı. Zamanla Yunan toplumunun ahlakı o derece bozuldu ki bu defa Lût kavminin alışkanlıkları bir veba hastalığı gibi Yunan toplumunu sardı. (Mevdûdi, Hicab, 22)
Yunan mitolojisine göre, Yunan tanrılarından ARES; Afrodit evliyken onunla birlikte olmuştu. Ares,  Afrodit’e âşık olan başka bir tanrı Adonis’i öldürmüştü. Bir başka Yunan Tanrısı Poseıdon, Medusa’ya çocuk olmasına rağmen zorla tecavüz etmişti.  Posedion bunla da kalmamış kendi kız kardeşi Demeter’e de tecavüz etmişti. Güya kız kardeşi Poseidon’dan kaçmak için kendisini kısrağa çevirmiş, Poseidon’da kendini aygıra çevirip kız kardeşini yakalamış ve ona tecavüz etmişti. Bir başka Yunan Tanrısı Zeus’un çok sayıda metresi vardı. Zeus bir boğaya dönüşüp Europa’ya tecavüz etmişti.
Yunan toplumundaki bu hastalık Roma toplumunu da sarmıştı. Mevdûdi bu durumu şöyle anlatır:
“ O devrin Roma kadını birbiri ardınca, müteaddit defa nikâhlanabilir ve istediği kadar koca değiştirebilirdi. Yani her cins erkeğin “tadına” bakabilirdi. Miladın (43-104) seneleri arasında yaşamış bulunan “Maşal” isimli Romalı yazar, kısa bir müddet içinde, on koca değiştiren bir kadından söz eder. Bir başka tarihçi, “Denyel” (60-103) ise beş sene zarfında sekiz koca değiştiren başka bir Romalı kadının hikâyesini anlatır. Bunu gibi meselâ “Saint Grom” (340-420), asil bir Romalı aile kadının “- Son olarak otuz birinci kocasından” sözleriyle bahseder. Üstelik koca da karısından pek geri kalmaz, senede yirmi dokuz kadınla evlenir. O devirde kadınla erkek arasında cereyan eden nikâhsız münasebetler “çirkin” ve “ayıp” sayılmıyordu. Böyle bir hayâ duygusu çoktan kalplerden silinmişti. O kadar ki muteber ahlak hocaları bile zinayı alelâde fiiller arasında sayıyordu… Roma vatandaşları arasında çok yaygın bir oyun vardı: “Flora!” Kadınlar, bu oyunun icaplarına göre, çırılçıplak soyulmakta ve herkesin ortasında oynatılmaktaydı. Kadınlarla erkeklerin umumi yerlerde, anadan doğma soyunmak suretiyle banyo yapmaları âdet haline gelmişti. (Kadın ve erkeklerin çırılçıplak bir durumda aynı hamamda bir arada bulunmaları başta Almanya olmak üzere Avrupa’da hâlen devam etmektedir. Ayrıca dünyanın çeşitli yerlerinde çıplaklar kaplarının varlığı bilinmektedir.) Roma edebiyatı, artık, fuhuş ve müstehcen yazılarla, seks makalelerinin ve bununla ilgili albümlerden ibaretti. Bu gibi mevzular teklifsizce işlenebiliyordu. Memleketin aydınları kadar avam tabakası da bahsi geçen yayın çeşidinden zevk almakta ve onu seve seve takip etmekteydi. Gözde edebiyat cereyanıydı bu… Bu edebiyat türünde istiare ve kinaye yoktu. Her şey apaçıktı. Vahşi bir çıplaklıkla takdim edilmekteydi. Şehvet düşkünlüğü o kadar kuvvetliydi ki çok geçmeden Roma sarayları yıkıldı, hâk ile yeksan oldu. Onlardan hatıra olarak, geriye bir tuğla bile kalmadı.” (Mevdûdi, Hicab, 27)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER