Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

KURAN YAZILARI (11) – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 26 Kasım 2011 Cumartesi 02:00:00
  KUR’AN OKUMANIN FAZİLETİ HAKKINDA
BAZI HADİS-İ ŞERİFLER (11)
Nahiv ve lügat bilgini Ebu Bekr Muhammed b. el-Kasım b. Beşşâr b. Mu-hammed el-Enbâri “er-Reddu alâ Men halefe Mushafe Usmâne” (Hz. Os­man’ın Mushaf’ına Muhalefet Edenlere Reddiye) adlı eserinde Abdullah b. Mes’ud’dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasûlullah (s.a) buyurdu ki: “Şüphesiz bu Kur’ân-ı Kerim, Allah Teala’nın bir ziyafetidir. O’nun bu ziya­fetinden gücünüz yettiği kadarını öğrenin. Muhakkak bu Kur’ân-ı Kerim, Al­lah’ın ipidir. Apaçık nur odur, faydalı şifa kaynağıdır, ona sımsıkı sarılanın koruyucu sığınağıdır. Ona uyanların kurtuluşudur. O, eğilip bükülmez ki doğ­rultulsun. Sapıp eğrilmez ki hoşlanılacak hale getirilsin. Onun hayret verici özellikleri bitip tükenmez. Çokça müracaattan dolayı eskiyip yıpranmaz. Onu okuyunuz. Çünkü Allah, onu okumanız sebebiyle her bir harf karşılığında si­ze on hasene verir. Ben sizlere elif, lam, mim tek harftir demiyorum. (“Fakat elif bir harf, lam bir harf mim bir harftir.” Tirmizinin rivayetinde bu fazlalık vardır.)Sakın ha, sizden herhangi bir kim­senin bacak bacak üstüne koyarak Bakara sûresini okumayı terkettiğini görmeyeyim. Çünkü şeytan Bakara sûresinin okunduğu evden kaçar. Hayır­dan eser bulunmayan ev Allah’ın Kitabı’ndan eser bulunmayan evdir.” ( Hâkim, Müstedrek, I, 555; Dâriınî, Fedâilu’l-Kur’ân 1, hd. no: 3318 – kısmen -).
“Sizin en hayırlınız, Kur’an-ı öğrenen ve öğretendir.” (Buharı, Fedâilu’l-Kur’ân 21; Ebû Dâvûd, Vitr 14; Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’ân 15)
Müslim, Ebu Musa (ra)’dan rivayet ediyor: Resulullah (s.a) buyurdu ki: “Kur’ân okuyan mü’minin misali, utrucc (ağaç kavunu) gibidir. Kokusu da hoştur, tadı da hoştur. Kur’ân okumayan mü’minin misali ise hurmaya benzer. Tatlı olmakla birlikte kokusu yoktur. Kur’ân okuyan münafikın misali ise ko­kusu hoş, tadı acı olan reyhana benzer. Kur’ân’ı okumayan münafikın misa­li ise, Ebu cehil karpuzuna ben-zer. Kokusu yoktur, tadı acıdır.” Bir diğer ri­vayette “münafikın misali” yerine “facirin misali” denilmiştir. (Müslim, Salâtu’l-Müsafirîn 243)
ed-Dârimi, Vehb ez-Zimari’den şöyle dediğini rivayet eder: Her kime Allah Kur’ân’ı ihsan eder, o da gece ve gündüz onun gereğini yerine getirir, onda bu­lunan hükümler gereğince amel eder ve Allah’a itaat üzere ölürse, Kıyamet gü­nünde Allah, o kimseyi sefere ile hakimlerle birlikte gönderir. Said der ki: Bu­rada sefereden kasıt melekler, hakimlerden kasıt ise peygamberlerdir. (Dârimî, Fedâilu’l-Kur’ân 20)
Müslim, Aişe (r.anh)’dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasûlullah (s.a) buyurdu ki: “Kur’ân-ı Kerim’i maharetle okuyan kimse, şerefli, iyi elçi me­leklerle birliktedir. Kur’ân-ı Kerim’i zorlana zorlana okuyan ve okurken sı­kıntı çeken bir kimse için de iki ecir vardır.” (Müslim, Salâtu’l-Müsâfirîn 244; Ebû Dâvud, Vitr 14; Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’ân 13)
Bu şekilde zorlanarak okuyanın iki ecir almasına sebep, birisi okuması di­ğeri de zorlanması dolayısıyladır. Kur’ân’ı maharetle okuyan kimsenin dere­celeri ise bütün bunlardan yüksektedir. Çünkü Kur’ân-ı Kerim, önceleri o kim­se için de zorla okunan bir kitaptı. Daha sonra bu basamaktan yüksele yüksele meleklere benzetilecek konuma kadar yükselmiştir.
Ebu Hureyre’den rivayete göre Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim, müslüman bir kimsenin dünya sıkıntılanndan bir sıkıntısını giderirse, Al­lah da o kimsenin Kıyamet günündeki sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Her kim sıkıntı içerisinde bulunan kimseye kolaylık sağlarsa, Allah o kişiye dünyada da âhirette de kolaylık verir. Müslüman bir kimsenin kusurunu ör­tenin Allah, dünyada da âhirette de kusurunu örter. Kul, müslüman karde­şine yardımcı olduğu sürece Allah da ona yardımcı olur. İlim öğrenmek üze­re bir yola koyulan kimseye Allah cennete giden bir yolu kolaylaştırır. Bir top­luluk Allah’ın evlerinden birisinde Allah’ın Kitabı’nı kendi aralarında okuyup onu öğrenecek olurlarsa muhakkak üzerlerine sekinet (huzur, sükûn ve va­kar) iner, rahmet onları kuşatır, melekler etraflarında toplanır, Allah, onları kendi nezdindekiler arasında anar. Amelinin geciktirdiği kimseyi ise nesebi öne götüremez.” (Müslim, Zikir ve Dua 38.)
Ebu Davud, Nesai, Darimi ve Tirmizi, Ukbe b. Amir’den şöyle dediğini ri­vayet etmektedirler: Rasûlullah (s.a)’ı şöyle buyururken dinledim: “Kur’ân’ı yüksek sesle okuyan bir kimse açıkça sadaka veren kimse gibidir. Kur’ân’ı kısık sesle okuyan kimse gizlice sadaka veren kimse gibidir.” Tirmizi: Bu, ha­sen, garib bir hadistir, demiştir. (Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER