Nöbetçi Eczaneler
Seçimle ilgili analizler, değerlendirmeler falan derken… Bir dostumuz bir seçmen tarafından yazılıp, oy pusulasının konulacağı zarfın içine konulup, oy sandığına atılan bir vatandaş mektubunu ulaştırdı bize.
Fatih Mahallesi’ndeki bir sandıktan çıkan bu “geçim pusulası” aslında seçim tantanasından sıyrılıp asıl eğilmemiz gereken gündemin ne olduğunu insanların kafasına balyoz gibi vurur cinsten…
Siz merak etmeden söyleyelim, mektubun içinden çıktığı oy zarfından oy pusulası çıkmamış. Yani ne Erdoğan’a ne de Kılıçdaroğlu’na oy vermemiş bu vatandaş. Kendi hal-i pürmelalini anlatan bir mektup yazıp koymuş seçim zarfının içerisine.
“Seçim/geçim” dengesizliğinin kanlı-canlı bir vesikası olan mektubu, noktasına, virgülüne dokunmadan sütunlarımıza alıyoruz. Duymayan duysun, bilmeyen bilsin “seçmen”in halini diye:
“R.T. Erdoğan manda yoğurdu yiyordu. Medine hurması vs vs. Askari ücretli çalışan ekmek bir ay çalışıyor da bir kg kıyma alamıyor. Afyon gastronomi şehri diye övünenler Len ben en son ne zaman bir kg lokum aldım hatırlamıyorum vs, bırak beş yıldızlı kaplıca, otel sıradan termale gidemiyor vatandaş bakın Afyon’un zenginlerinden bahsetmiyorum onların işi kıyak… İşçiden, emekçiden, emekliden bahsediyorum vs. vs.
K. kılıştardoğlu: Daha Abonun heykelini dikeceğiz, PKK sizi tükürüğüyle boğar diyen S. Demirtaş zindanda çürüsün diyeceğin yerde Seloyu çıkarcez deyip durdun, bebek katilinin yanında duran insanların yanında durana yirmi yıldır hiçbir seçimi kazanamamış birinede oyum yok vs vs.
S.M. vekilleri: Siz, aileniz, yakınlarınız Devletin yani benim vergilerimle villalarınızda makam koltuklarınızda vs. sefa sürerken yeminle bir ay hatta daha fazla Pazar market gidemedim buzdolapım bomboş, bu arada çalışıyoruz okul, faturalar hastane, vs, derken böyle işte. Saygılar”
Fatih Mahallesi’ndeki hemşehrimizin dediği gibi: “İşte böyle”
Ulaşmadıysa eğer, ilgili makamlara ulaşsın diye, mektubun aslı da işte şurada:
