Bize hedef gösterilen “Batı“ aslında “Çağdaşlıktı-Uygarlıktı“ Bu gün kü Batı ise; “Bizi sürekli aşağılayan, küçümseyen, kendisi önünde diz çökmemizi ve teslimiyetimizi isteyen, Türkiye ve Türklük düşmanlığının üst düzeye çıktığı“ bir Batıdır. Biz böyle bir Batının ve AB adı altında egemenlik haklarımızın Brüksel’e devredilmesinin karşısındayız. Lozan’ı içine sindiremeyen ve AB Uyum yasaları adı altında Sevr’i dayatan Batı ve Avrupa Birliği bizim hedefimiz değil ancak düşmanımız olabilir.
Atatürk’ün uyguladığı Milli Uygarlık Modeli’nin temelinde, devlet olarak “Tam bağımsızlık“, millet olarak “Egemenlik“, fert olarak “İnsan hak ve hürriyetleri“ söz konusudur. Ancak bu şekilde bir çağdaşlaşma bir anlam ifade eder. Yoksa tam bağımsızlıktan ve egemenlikten yoksun dışa bağımlı ve teslimiyetçi, mandater çağdaşlaşma, insan hak ve hürriyetlerinden ve demokrasiden yoksun tota-liter çağdaşlaşma, gelir dağılımında adaletten yoksun kapitalist çağdaşlaşma gerçek bir ilerleme ve çağdaşlaşma sayılamaz.
Hakkın hak sahibinin değil, güçlünün olduğu, güçlünün zayıfı ezdiği ve insanın insanı öldürdüğü ve bunun için en büyük yatırımların yapıldığı bir dünyada bu günkü görüntüsüyle insanlık, insan olmaktan çok öte, ilkel ve gelişmesini tamamlamamış bir yaratık görüntüsü vermektedir. Bu görüntüye son verilmelidir. İşte Türk milletine Cenâb-ı Hakk tarafından yüklenen misyon yeryüzünde hakkı, adaleti ve barışı tesis etmek, akan kan ve göz yaşına son vermektir. (son)
Muharrem Günay
TÜRK’ÜN İLÂHİ MİSYONU VE
YAZARLAR
TÜMÜ