Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Agah Bıyıkoğlu

YEMEN ÇÖLLERİNDE KAVRULUP MAHVOLAN ANADOLU EVLATLARININ MİKTARINI BİLİYOR MUSUNUZ?

“Yemen çöllerinde kavrulup mahvolan Anadolu evlatlarının miktarını biliyor musunuz? (…) Suriye’yi, Irak’ı muhafaza etmek için, Mısır’da barınabilmek için, Afrika’da tutunabilmek için ne kadar insan kaybedildi, bunu biliyor musunuz? Ve netice ne oldu görüyor musunuz?” (Atatürk, Nutuk)
ZEYTİNDAĞI’INDAN ÇARPICI BİR
PARÇA- FİLİSTİN’DEN AYRILIŞ “ALLAHAISMARLADIK”
Falih Rıfkı Atay’ın “ZEYTİNDAĞI” adlı ünlü eseri başucu kitaplarımdandır. AKÜ Afyon Meslek Yüksek Okulu’ndaki öğretim görevlisi olduğum yıllarda okuttum bu kitaptaki “ALLAHAISMARLADIK” başlıklı unutulmaz ve çarpıcı parçayı…
I. Dünya Savaşı’nda Suriye ve Kudüs’te Cemal Paşa’nın emir subayıdır Falih Rıfkı Atay; o zamanki Kudüs’ü, Filistin’i, Arapları, Yahudileri, Arap çöllerindeki Mehmetçiği, Arapların Osmanlı’ya ve Türklere bakışını “Zeytindağı”nda anlatmıştı.
YALNIZ, JANDARMA BİZİM
Uykusuz geceler, büyük bir hayal kırıklıkları, ihanetler, İngiliz altınları, isyanlar, bizim “neft” dediğimiz ancak kıymetine vâkıf olmadığımız PETROL… Lavrence’ler Gertrude Bell’ler….
Beş yüz yıldır bizim olan bu topraklarda artık çok yabancı hissetmişti kendini F. Rıfkı Atay..
“Çıplak İsa, Nasıra’da marangoz çırağı idi. Zeytindağı’nın üstünden geçtiği zaman, altında kendi malı bir eşeği vardı. Biz, Kudüs’te kirada oturuyoruz. Halep’ten bu tarafa geçemeyen şey, yalnız Türk kâğıdı değil, ne Türkçe ne de Türk geçiyor. Floransa ne kadar bizim değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz. (…) Ticaret, kültür, çiftlik, endüstri, binalar her şey Arapların veya başka devletlerin… Yalnız jandarma bizim idi; jandarma bile değil, jandarmanın esvabı.”
“Osmanlı saltanatı son bürokrat iken bürokrasi bile tam Arap yahut yarı Arap’tır. Türkleşmiş hiçbir Arap görmedikten başka, Araplaşmış Türke az rast geliyordum.”
Atay’ın gözlemleri, Osmanlı’nın yüzyıllarca kontrol ettiği Arap coğrafyasının aslında hiç de Osmanlı’ya ait olmadığını gösteriyordu. Atay’ın şu cümlesi acı gerçeği çok iyi anlatıyor: “Ticaret, kültür, çiftlik, endüstri, binalar her şey Arapların veya başka devletlerin… Yalnız jandarma bizim idi; jandarma bile değil, jandarmanın esvabı.”
TÜRK MÜSÜNÜZ?
Atay, Osmanlı Devleti’nin Arap coğrafyasında hiç kök salamadığını, o coğrafyayı vatan yapamadığını gözlemlemişti. Şöyle diyordu:
“Suriye, Filistin ve Hicaz’da ‘Türk müsünüz?’ sorusunun birçok defalar cevabı: ‘Estağfurullah!’ idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi. Eğer medrese ve şuursuzluk devam etmiş olsaydı Araplığın Anadolu yukarılarına kadar gireceğine şüphe yoktu.”
Birinci Dünya Savaşı’nın son günleri… Aralık 1917… Başkumandan Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı değil de Türklere düşman Arap aşiretlerini kazanmaya çalışan ve ülkemizi ileride Alman sömürgesi haline getirmeye yönelik siyasi-askeri ve ekonomik siyaset izleyen Alman kumandanı Falkenhayn’ı Sina-Filistin cephesine atadı. Bu atamaya Cemal Paşa ve Mustafa Kemal Paşa şiddetle karşı çıktılar… Enver Paşa ve bu Alman kumandanın hataları, ordumuzun yorgun oluşu ve iyi yönetilmeyişi, düşmanın sayıca ve silahça çok üstün olması ve Arap ihaneti sonucu, Kudüs İngilizlerin eline geçti… İngiliz orduları komutanı general Allenbiy, Yafa kapısından Kudüs’e girerken Avrupa’daki kiliselerin çanları çalıyordu kulakları sağır edercesine…
Falih Rıfkı Atay Zeytindağı adlı eserinin son bölümünde Filistin’den ayrılışlarını şöyle anlatır…
‘…Bir sabah kumandanın odasına girdiğim zaman gözlerinin ağlamaktan yorulmuş olduğunu gördüm. Kudüs İngilizlerin elinde idi.
Oradaki son Türklerin nasıl kahramanca vuruştuklarını masamın üstünde aldığım şifreli telgraftan okudum. Kudüs’ü İsrailoğulları gibi bırakmadık. Türkler gibi bıraktık. Karargâh içinde ‘Kudüs düştü!’ sözü ölüm haberi gibi yayıldı. Daha şimdiden Beyrut’ta, Şam’a, Halep’e gözyaşlarımızı hazırlamak lazımdı.
Artık yalnız Anadolu’yu ve İstanbul’u düşünüyorduk. İmparatorluğa, onun bütün rüyalarına ve hayallerine ALLAHAISMARLADIK!…
Tren giderken iki tarafımızda Suriye ve Lübnan’ı safra gibi boşaltıyoruz….
…Kumandan harap Anadolu topraklarını gördükçe, – Keşke vazifem buralarda olsaydı, diyor… – Eğer kalırsam diyor, bütün emelim Anadolu’da çalışmaktır.
Eğer kalırsa, eğer bırakırlarsa, Anadolu hepimize hınç, şüphe ve güvensizlikle bakıyor…
…İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene, – Benim Ahmedimi gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmed’i? Yüz bin Ahmed’in hangisini? Yırtık basmanın altından kolunu çıkararak trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor,
– Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden’e mi? Medine’ye mi? Kanal’a mı? Sarıkamış’a mı, Bağdat’a mı?
Ahmedini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası, tifüs biti mi yedi bitirdi?
Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmedini görsen, ona da soracaksın: – Ahmedimi gördün mü?
Hayır… Hiçbirimiz Ahmedini görmedik. Fakat Ahmedin her şeyi gördü. Allah’ın Muhammed’e bile anlatamadığı, cehennemi gördü. Şimdi Anadolu’yu, batıdan, doğudan, sağdan, soldan bütün rüzgârlar bozgun haykırışarak esiyor. Anadolu demiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip, çömelmiş oğlunu arıyor. Vagonlar, arabalar, kamyonlar, hepsi ondan, Anadolu’dan utanır gibi, hepsi İstanbul’a doğru perdelerini kapamış, gizli ve çabuk geçiyor.
Anadolu Ahmedini soruyor. Ahmed, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmed, şimdi onun pahasını, kanadını kısmış, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz.
Ahmed’i ne için harcadığımızı, bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek, bir haber verebilsek…
Fakat biz Ahmed’i kumarda kaybettik!”
Her Türk aydınının, özellikle öğretmenlerin, siyasetçilerin ve de parti liderlerinin okuması gerektiğine inandığım bir “Başucu kitabı ZEYTİNDAĞI”…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti