Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İMAN YAZILARI İKİNCİ BÖLÜM- 15

Muharrem Günay 6 Ekim 2011 Perşembe 03:00:00
  KUR’AN KÂFİRLERLE İLİŞKİLERE AŞAĞIDAKİ ŞARTLARLA İZİN VERİR: (16)
“ Allah, sizi din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarından da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten onlara adil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah adil davrananları sever.” (Mümtahine Suresi/8)
“ALLAH, sizi ancak din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost ve arkadaş edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Mümtahine Suresi/9)
İbni Ömer küfürle dostluk ve onlara benzemek konusunda Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedir:
“Bir kimse müşriklerin arzına ev bina edip, onların bayramlarına katılmak suretiyle onlara benzerse, o kimse kıyâmet günü onlarla beraber haşrolunur.” (Beyhâki, es-Sünenü’l-Kübrâ)
İmâm-ı Rabbâni Hazretleri buyururlar ki:
“İki dini tasdik eden dahi şirk ehlinden sayılır. İslâm hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden dahi müşriktir. Hâlbuki küfürden teberi etmek (uzaklaşmak) İslâm’ın şartıdır. Şirk şaibesinden sakınmak tevhiddir…”
Hinduların büyük bildikleri günlere ta’zim, Yahudilerce bilinen adetlere uymak, küfrü icap ettirir. Nitekim ehl-i İslâm’ın cahilleri, bilhassa kadınlar, küffârın belli günlerindeki küfür merasimini icrâ etmektedirler. Bunları kendileri için de bayram kabul edip, kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlar gibi hediyeler yollarlar… Böylelikle o merasime tam manası ile îtina ve îtibar ederler.” İslâm’da bunların hepsi şirk ve küfür alametleridir. (Mektubat-ı İmam-ı Rabbânî, 3/41)
Yine Mektubât-ı Şerife’nin 1. cildin 266. mektubunda şöyle buyuruyorlar:
“Bir defasında, bir hastanın ziyaretine gitmiştim. Ölümü yaklaşmıştı. Haline teveccüh ettiğim zaman gördüm ki kalbi şiddetli zulmet içinde. Her ne kadar bu zulmetin kalkması için teveccüh ettiysem de kalkmadı. Çokça teveccühten sonra bilindi ki, bu zulmetler, kendisinde saklı duran küfür sıfatındandır. Bu sıkıntıların kaynağı dahi küfür ehli ile dost geçinip durmasıdır. Bana malum oldu ki bu zulmetlerin def’i (kaldırılması) için teveccüh yerinde bir iş değildir. Zira onun bu zulmetlerden temizlenmesi, küfrün cezası olan cehennem azabına bağlıdır. (Yani o günahlardan temizlenmesi için cehennemde yanması gerekir) Ve bana malum oldu ki, onda imandan bir zerre miktarı mevcuttur (yani onda az da olsa iman vardır) ve bunun bereketiyle cehennemde ebedi kalmaktan kurtulacaktır.”
Bütün bunlar, küfürle dostluk ve onların adetlerine uymak konusunda çok dikkat etmemizin gereğine dikkat çekmektedir.
Münafıkların sonuna Tevbe suresinde şöyle dikkat çekiliyor:
“Ey ikiyüzlüler! Siz, sizden önce daha kuvvetli, malları ve çocukları daha çok olup, hisselerince bunlardan faydalanan kimseler gibisiniz. Sizden öncekiler, hisselerince faydalandıkları gibi siz de hissenizce faydalandınız ve onların bâtıla daldıkları gibi siz de daldınız. İşte bunlar dünyada ve âhirette işleri boşa çıkanlardır, işte bunlar mahvolanlardır.” Tevbe/69
Ey münâfıklar sizin durumunuz tıpkı sizden önceki münâfıkların durumlarına benziyor. Onlar vücutça sizden daha güçlü, siyasal ve ekonomik yönden sizden daha önde, mal ve evlât yönünden sizden daha ilerdeydiler. Ama Allah’ın helâk yasaları, sünnetullah onları yakalayıverdi. Onlar Allah’la baş edememişlerken sizler mi baş edeceksiniz? Onlar Allah’ın helâkinden kurtulamamışlarken sizler mi kurtulacaksınız? Onların düştükleri yanlışlara düşerek onların başlarına gelenlerin sizlerin de başınıza geleceğinden sakınmıyor musunuz?
Bir Müslüman münafık olmadığı halde yukarıda sayılan münafıklık alâmetlerini üzerinde taşıyabilir. Yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete hıyanetlik etmek, kâfirleri ve müşrikleri dost edinmek, onların örf ve adetlerini taklit etmek gibi bazı kötü huylara sahip olabilir. Hz. Ömer gibi cennetle müjdelenmiş bir halife bile Hz. Huzeyfe’ye her gün, “Bende münafıklık alâmeti var mıdır?” diye sorarmış. Bu bakımdan hem münafıklardan hem de münafıkların alâmetlerinden uzak durmaya çalışmalı ve İslâm ahlakı ile ahlaklanmalıyız.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti