Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Aziz Aslan

İNSAN YÖNÜMÜZ – Kocatepe Gazetesi

Aziz Aslan 25 Mayıs 2010 Salı 03:00:00
  Kaç kişiliğimiz var?
Evet, soru bu. Kaç kişiliğimiz var? İnsanın bir kişiliği olur gerekçesiyle soru tuhaf gelmiş olabilir. Bahsedilen kişilik, her konuştuğu kişiyle farklı konuşan yani karşısındaki insanın istediği gibi davranan kişiliksiz insanların durumu kastedilmiyor. Çevrenizde bu tür bukalemunlar vardır. Onları iyi izleyin, gerçek yüzlerlerini görürsünüz.
Konumuzla ilgili olarak kişilikleri saymaya kalkarsak liste uzar. Eş, arkadaş, çalışan, işve-ren, anne, baba uzatabiliriz. Neredeyse hepsini de ayrı kişiliklerle yaşarız. Asıl soru ise şu: Kişilikler arası geçiş yaparken biri bitip diğeri başlıyor mu?
Örneğin evinden tartışmalı çıkan bir eş, işye-rinde bu tartışmayı tamamen unutup, yeni kişili-ğine bürünebiliyor mu?
Ya da evindeki tartışmayı unutup, yeni bir güne başlayan işveren çalışan olabiliyor mu?
Yani bu kişilikleri bir maske gibi çıkarıp hemen yenisini takabiliyor muyuz? Yoksa evde yaşadığımız tartışma işimize de yansıyor mu?
Örneğin işten çıktık, arkadaşlarımızla buluştuk. Hemen arkadaş rolüne girebiliyor muyuz? Her anında farklı bir kişiliğe bürünmemiz gereken gün içinde bu rollere ne kadar girebiliyo-ruz? Her rolü birbirine karıştırmadan oynayabiliyor muyuz?
Ama günümüz ekonomik şartlarının ve zorluklarının insanın kişiliklerini etkilememesi imkânsızdır. İşinde tahsilâtını yapamamış bir iş-veren “evinde iyi bir anne, iyi bir baba olamaz” diye düşünüyorum. Birbiri ile tartışan iki arkadaş evindeki sorunu unutup kaldıkları yerden devam edemiyor.
Tahsilâtını yapamayan bir ebeveyn çocuğunun dershane taksitini ödeyemediğinde, ya da bir çalışan evinin kirasını ödeyemediğinde işyerine gelip yeni kişiliklerine bürünemez gibi. Evin kirası ve ev sahibi korkusu, çalışırken aklının bir köşesinde sürekli kendini üste çıkarmaya çalışır.
Bu sonuca nerden varıyorum. Neden bu şekil-de umutsuz düşünüyorum. Sebep:
İnsanların yüzlerine baktığımda gözlerinde umudun ışıltısı yok. Herkes soluk soluk bakıyor çevresine. Herkes yorgun, halsiz ve bıkkın…
Ülkeyi teğet geçtiği söylenen ekonomik kriz insanları delip geçmiş. Gülen insanların gülüşlerinde mutluluğun çınlamaları duyulmuyor. Yüzlerdeki durum daha çok gergin gülme taklitlerini andırıyor.
Sanki insan yönümüz ağır basıyor ve bir yerde acıyan canımız her yerde sızlamaya devam ediyor.
Sevgili okurum, eğer düşüncelerimde haksız-lık görürseniz sokaktaki insanların suratlarına bakmanız yeterlidir. Sokakta tek başına yürürken kendi kendine konuşan, yanındaki insana gergin bir şekilde bir şeyler anlatan pek çok insana rastlarsınız. Bu durum sizce de iyi bir tablo mudur?

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti