Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

KARAR VEREBİLME YETENEĞİ; MUTLULUK YÖNETİMİNDE ASIL ADIM

“Mutluluk” yönetilmesi gereken bir durumdur, o ancak yönetilerek kazanılabilir ve sürdürülebilir hale getirilebilir. İnsanı mutlu edecek yolun başında ise, insanın “karar” verebilme yeteneği bulunmaktadır. Bu yetenek insanın elinden alındığında mutluluk yolu tıkanır (Dündar Y., Mutluluk Yönetimi).
Demek ki, mutluluk yönetiminin en önemli adımı olan “karar”ı önemsemek ve incelemek gerekiyor. Karar, kişinin kendisine verilen Muhtariyeti Tercih Gücü yetkisini kullanarak Hakk’ı veya Batılı tercih etmesi açısından çok önemlidir. Bu sebeple, ister Billahi manada bir özgürlüğün farkındalığı ile Hak tercihler yaparak gerçek mutluluğu yaşaması için, ister duniHi algıdaki özgürlük anlayışı ile arzu ettiği Batıl tercihleri özgürce yaparak yaşaması ve kendini kendi gibi hissedebilmesi için kişinin mutluluk anahtarı “Karar”dır; bu anahtar elinden alınmışsa kişini mutlu olması engellenir. Burada bahsedilen karar, kişiye dünya hayatı ile sınırlı olarak verilmiş olan muhtariyeti tercih gücü yetkisiyle alınan karardır ki Hak ve Batıl arasında yapılan tercihlerdir.
Mutluluk için olmazsa olmaz şart olan fakat tek başına yeterli olmayan “karar” verebilme mekanizmamızı yani muhtariyeti tercih gücümüzü güncel bir örnek üzerinden tanımaya çalışalım. Son günlerde İran’da yaşanan başörtüsü sorununu hepimiz takip ediyoruz. Olayın aslı şöyle özetlenebilir: İran hükümeti İslam Dini’ne göre hareket ettiğini söyleyerek halkına başörtüsünü zorunlu tutuyor, halk ise buna tepki göstererek uygulamak istemiyor; nihayet bir olay bahanesiyle İran halkı kendi içerisinde ayrışarak hükümete karşı ayaklanıyor. Bu durumda (Hak adına) doğru davranış nasıl olmalıdır? Sorumuz “Hak adına doğru nedir?” olunca cevabın kişisel olması mümkün olmayacağından, sorumuza Rabbimizin ayetlerdeki uyarısıyla cevap bulmaya çalışmalıyız.
Bakara Suresi 256. Ayet: “Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan (Hak Batıldan) iyice ayrılmıştır. O halde, kim tağutu reddeder de Allah’a Billahi manada inanırsa, (kopmak bilmeyen) sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah gerçek işiten bilendir.”
Ayetimizdeki ilk cümleden anlıyoruz ki dinde zorlama yoktur. İran’da yaşananlar üzerinden konumuzu örneklendirirsek, baskıcı rejimin (kişilere oldukları gibi görünme hakkı tanımayan yönetimin), bu tarz uygulamanın yanlışlığını görüyoruz. İran hükümeti İslam dininin kurallarını uygulamaya çalıştığını söylese de aslında yaptığı uygulama Rabbimizin ayetteki önerisinin zıddı oluyor. Çünkü Rabbimiz Allah, Hak ile Batıl birbirinden iyice ayrıldıktan sonra kullarının yapacağı tercihte özgür olmalarını istemektedir. Bu özgürlüğün bizim için çok önemli olmasının sebebi ahiretimizi belirlemesidir.
Başörtüsü Rabbimizin ayeti (önerisi) olmasına rağmen Rabbimiz kullarının muhtariyeti tercih gücü yetkisi ile yani karar verme yetkilerini kullanarak tercih yapmalarını istiyor. Çünkü halifetullah vasıflı insan olarak bu dünyada “sorumlu olduğumuz tek şey” muhtariyeti tercih gücü yetkimizle yaptığımız tercihlerimizdir, yani kararlarımızdır. Baskı altında isek, zorlamaya maruz kalmış isek, Hak ile Batıl arasında tercih yaparken özgür olamayız. Bu yüzden, Rabbimiz, Hak (doğru) ve Batıl (sapıklık) birbirinden ayrıldıktan sonra tercih konusunda kullarını özgür bırakıyor. Bu özgürlük kulların seçimine göre ya Billahi anlamda veya dunihi anlamda özgürlük olarak yaşanır. Örneğimize dönersek, İran’da halkın isteği bu seçimi özgür olarak ama duniHi bir özgürlükle yapabilmektir.
Uygulanmak istenen kural Hak olmasına rağmen uygulanan yöntem yanlış olduğundan, halkla hükümet arasında sıkıntılar yaşanıyor. Burada halkın rahatsız olduğu asıl husus, karar mekanizmalarının ellerinden alınmış olmasıdır. İran hükümetinin (ayetimizin tersine) yaptığı yanlış, halkı bu konuda baskı altında yaşatarak karar mekanizmasını ellerinden almış olmasıdır.
Bu örnekte ve benzer örneklerde görüyoruz ki gibi karar mekanizması mutluluk için çok önemlidir. Bu sebeple, mutsuzluk karar mekanizmasının bizde olmadığı (elimizden alındığı) durumlarda yaşadığımız haldir, yani bu durum mutsuzluktur. Çevremizde sık rastlıyoruz; yapmış olduğu üniversite tercihi sonucu istemediği bir bölüme giren öğrenciler var. İstemediği halde tercih ettiği bölümde başarılı olmadığını fark edip, başka bir mesleğe yönelen onlarca insanla karşılaşıyoruz. Yani; üniversite tercihinde karar mekanizması (gereksiz müdahalelerle, yanlış yönlendirmelerle) elinden alınan gençler (kararlarını sahiplenememeleri sebebiyle) eğitim süreci içerisinde sorumluluk almadıkları için başarısız oluyorlar. Anlıyoruz ki özgür olarak aldığımız kararlar bize sorumluluk duygusu yüklemekte, bu sayede yaptığımız çalışmalar bizi başarıya götürmektedir. İnsan, kararı özgür iradesiyle vermediğinde bu durum onu sorumsuzluğa ve başarısızlığa götürmektedir. Peki, bu durumda karar alma sürecinde nelere dikkat etmeliyiz? Bunların en öncelikli ve en önemli olanlarını şöyle sıralayabiliriz:
• Karar oluşturulmak istenen konuyla ilgili hedef kitlenin doğru yönde bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi.
Üniversite tercihimizi daha doğru yapabilmek için ailemizle birlikte yapacağımız araştırma bu maddeye örnektir.
• Hedef kitlenin, karar sürecine ve özellikle kararın alınması anına, demokratik ortamda katılımının sağlanması.
Üniversite tercihi yapacak öğrencinin yaptığı araştırmalar sonucu karar vermesidir.
• Alınan kararların gerektirdiği sorumlulukların belirlenmesi, ilgili taraflarca paylaşılması ve belirlenen sorumluluklara denk gelen yetkilerin de verilmesi.
Üniversite tercihini kendi kararı doğrultusunda yapan çocuğun sorumluluk alarak derslerine çalışması bu hususta örnek olarak verilebilir.
Sonuç olarak, bu maddeler uygulanarak alınan kararlar kişiye sorumluluk ve başarı getirir.
Doğru karar içi karar mekanizmamızı hür/özgür olarak kullanabilmek hem dünyamız hem de ahiretimiz için çok değerlidir. Bu üç şablona uyan kararlar böyledir. Alacağımız karar kendimizle veya çekirdek aile bireyleri ile ilgili olabilir veya çok sayıda insanı ilgilendiren bir durum olabilir; her üçünde de izlenecek yol aynıdır ve bu yoldaki adımlar, Muhtariyeti Tercih Gücü yetkimizi kullanarak Hak ile Batıl arasında vereceğimiz kararda da uygulamamız gereken adımlardır.
Yaratan Hüküm sahibi olan Allahım, Bize merhamet et de bizde Furkan’ı en güzel, en hayrlı, en kolay olacak biçimde açıver ve Hak ile Batıl arasındaki tercihlerimizde, kararlarımızda bize tam müdahalenle müdahale et, yardım et, destek ol, izin ve emir ver; bizi doğru yola (Hakk yoluna) iletiver Allah’ım (âmin)”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti