Nöbetçi Eczaneler
3 Temmuz 2014 Perşembe 03:00:00 Geçen haftaki yazımızda Dünya kupası futbol maçlarının ilk kez 1930 yılında Uruguay’da düzenlendiğini ve bu kupanın şampiyonluğunu da yine Uruguay’ın kazandığını belirtmiştik… Türkiye’nin de dünya kupası maçlarına ilk kez 1950 yılında katılmaya hak kazandığını ancak ekonomik yetersizlikler nedeniyle finallere katılamadığını, 1954’te de elemelerde İspanya’yı kur’a ile geçip finallerde Almanya ve Kore ile oynadığımızı hatırlatmıştık futbol severlere…
Ülkemiz milli takımının Dünya Kupası maçlarında zirve yaptığı yıl 2002 Dünya Kupası’dır… Japonya ile Güney Kore ortaklaşa organize etmişlerdi bu Dünya Kupası’nı. Avusturya’yı 1-0 ve 5-0 ‘lık skorlarla yendiğimiz baraj maçları sonunda gittik Japonya’ya. Kosta Rika’yla 1-1 kaldıktan sonra Çin’i, Japonya’yı ve Senegal’i geçen takımımız Brezilya’ya 2-1 yenilerek üçüncülük maçı için Japonya’dan Güney Kore’ye uçtuk.
29 Haziran 2002 günü Güney Kore’nin Deagu kentinde yine Güney Kore milli takımını 3-2 yenerek Dünya Kupası tarihimizin onurlu bir sayfasını kaleme aldık. Bu altın sayfa parıldıyor hâlâ… Bu maçta Dünya kupası tarihinin en erken golünü atan futbolcu oldu Hakan Şükür. Şampiyon Brezilyadır, biz de üçüncülüğü yakalayarak büyük bir zafer kazanmıştık …
Milli takımızın o günkü teknik direktörü Şenol Güneş’e gelince… EURO 2004 elemelerinde talihsiz bir şekilde kaybedilen maçlar üzerine kazanlar kaynadı ve daha bir yıl geçmeden bu zaferin üstünden istifa etti bu değerli hocamız…
20. Dünya kupası maçları kıran kırana geçiyor… Stadlar dolup taşıyor… Türibünler rengârenk … İspanya, İtalya, Portekiz ve İngiltere gibi dev takımlar elenip gittiler daha ilk turlarda… Dün geceki maçlardan sonra ilk sekize kalan takımlar: Brezilya, Fransa, Almanya, Hollanda, Kolombiya, Kosta Rika, Arjantin ve Belçika…
Hollanda-Meksika maçında, 88’de müthiş bir vuruş yapan Sneijder, hayat suyu verdi Hollanda’ya, fakat takımı sırtlayan ve gerçek kahraman Robben’di. Sol ayakla sağdan gelen bu Hollandalı’yı durduramadı Meksika… Benim bir köy takımımın kazma bir stoperio kadar rahat oynatmazdı herhalde Roben’i… FB’li Kuyt da ikinci yarıda sağ kanada geçince etkili oldu ve galibiyette önemli bir rol oynadı… Gereksiz değişiklikler Meksika’ya pahalıya patladı… Yazık oldu Panço Villa’nın torunlarına…
Bugüne kadar oynanan maçlarda İspanya kalecisi dışındaki tüm takımların kalecilerinin performansları dikkatimi çekti. ABD kalecisi en az on gollük vuruşu önledi Belçika maçında, Meksika, Şili, Nijerya, İran kalecileri birer panter giydiler… Sol ayaklı olup da sağ kanatlardan çok tehlikeli ataklar yapan futbolcular da takımlarını sırtladılar: Messi, Di Maria (Arj), Roben (Hol) bir de Şakiri (İsviçre) vardı ki tek başına yetti yetti arttı.
Bütün bunlar çok hoş… Hoş olamayan ise Kupa’da hiç Türk antrenör yok… İran’ın hocası bile Portekizli… Neden? Bu sorunun cevabını Ocak 2015’teki teknik direktör seminerinde kim verebilecek acaba?
