Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ALLAH SADECE KENDİSİ İÇİN KESİLEN KURBANLARI KABUL EDER

Muharrem Günay 23 Eylül 2015 Çarşamba 03:00:00
  Kurban, insanın Allah’a yaklaşmasına ve O’nun rızasını kazanmasına vesile olan bir ibadettir. “Kurban” kelimesinde bu mana vardır. İnsan kurban kesmekle İbrahim aleyhi’sselâm gibi Allah’a ve O’nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O’nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur.
Niyetül Müminu Hayrun Mim Amelihi (müminin niyeti amelinden hayırlıdır)
Değerli müminler, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan her şeyde esas olan iyi niyettir. Kurbanda da böyledir, iyi niyet ve ihlâs esastır. Bakınız bu konuda Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyuruluyor :
“len yenâlallâhe lühûmuhâ velâ dimâühâ velâkin yenâlühü ttegvâ minküm…” “Onların (kurbanların) ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır.” (Hacc, 37.)
Esasen Allah Teâlâ ancak takva sahiplerinin yapmış oldukları ibadetleri kabul eder. Mâide sûresindeki şu ayet-i kerimeler bu konuyu bir örnek vererek açıklıyor. Allah Teâlâ buyuruyor:
“(Ey Muhammed) onlara Adem’in iki oğlu ile ilgili haberi hakkıyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. (Kabil Habil’e):
— Seni öldüreceğim, demişti. Diğeri ise:
— Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder dedi ve devam etti: “Allah’a yemin ederim ki sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” dedi. (Mâide, 27-28.)
Kabil’in Kurbanı Niçin Kabul Edilmedi?
Ademin oğulları Rablerine bir kurban takdim etmişler, birinin sunduğu kurban kabul edilmiş, ötekisininki hüsnü kabul görmemişti. Çünkü birisi ihsan ehliydi. O Allah’ı görüyormuşçasına Ona kulluk şu­uru içindeydi. Malının en güzelini, Allah’a lâyık olanını kurban etmiş, ötekisi de en değersizini kurban etmişti. Habil mülkün sahibinin bilin­cinde olarak kurbanda bulunmuş, en iyisini sunmuştu. Verdiğinin daha güzeliyle kendisine mukâbelede bulunulacağının güvencesi içinde kurban sunmuştu. Kabil ise mülkü kendisinin zannederek, mülkün sa­hibine karşı bir güvensizlik duygusu içinde kurban takdim etmişti. Onun içindir ki görünüşte birbirine benzeyen ama niyet olarak birbirinden çok farklı olan bu amelden birisini kabul eden Allah, ötekisini ka­bul etmemişti. Doğal olarak kurbanının kabul edilmeyişini gören Kabil’in hemen hatasını anlayıp tevbe etmesi ve durumunu düzeltmesi gerekirken öyle yapmamış kardeşini kıskanmış haset etöiştir. Yâni Allah’ın takdi­rine karşı gelmiş ve asilerden olmuştur. Tıpkı Allah’ın emrine kafa tutan, Adem’e secde etmeyen şeytan gibi. Evet bildiğimiz kadarıyla tarihte ilk hasit-haset eden şeytandır, ikincisi de Kabil’dir.
Kardeşini kıskanan Kabil Habil’e; “Andolsun ki seni öldüreceğim” der. Kardeşi sorar ona: Beni niye öldüreceksin? O der ki senin kurbanın kabul edildi, benimki kabul edilmedi. Bu­nun üzerine Habil der ki, Allah ancak muttakilerin (Allah’tan korkanların ve Allah’a olan sevgilerinden dolayı), kendisine karşı kullu­ğunun bilincinde olanların kurbanını kabul eder. Yâni bu konuda be­nim bir suçum yoktur, yetkim de yoktur. Sen bunu kendin istedin, ken­din hak ettin. Bu konuda beni suçlayacağına tövbe istiğfar et. Allah tevvâbürrahimdir.
Görülüyor ki, kurban kesenlerden biri iyi niyeti ve Allah’tan korkması ve O’nun rızasını kazanmak düşüncesi sebebiyle sunduğu kurban kabul görmüş, diğeri ise kötü niyeti sebebiyle kurbanı kabul edilmemiştir.
Sevgili Peygamberimiz de bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Âmellerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur.” (Buhari, Bed’ü’I-Vahy, 1.) Bunun içindir ki kesilecek kurbanlarda sadece Allah rızasını gözetmek ve kurbanı İslâmi usullere göre kesmek ve etini yine İslami usullere göre dağıtmak gerekir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER