BÜYÜK TAARRUZ – Kocatepe Gazetesi

26 Ağustos 2014 Salı 03:00:00
  “26 Ağustos gece sabaha karşı
Topların çelik ağzı, çaldı bir hücum marşı”
Bizim kuşağın ilkokul sıralarındayken belleklerine yerleşen bu dizeler hâlâ kitaplarda var mı, bilmiyorum ama bu dizeler her 26 Ağustos’ta alır götürür beni Kocatepe’ye, Kalecik Sivrisi’ne, Belentepe’ye, Kurtkaya’ya ve Çiğiltepe’ye… Oralardan da Anıtkaya’ya, Başkimse’ye ve DUMLUPINAR’a….
Evet gece sabaha karşı… Büyük Taarruz’a katılan bir kurmay binbaşı o sabahı şöyle anlatıyor: “26 Ağustos sabahı saat üçte hayvanlarla Kocatepe gözetleme mevkiine yollandığımız zaman herkesin kalbinde kutsal bir heyecan vardı. Kocatepe, sabah sisleri arasında düşmana pek yakın bir âkibeti (sonu) ifade eden azametli (ulu)bir varlık gibi görünüyordu”
Ay hilal şeklinde parlıyordu Kocatepe’de o gün. Hilâlin önünde de parlak bir yıldız… Saat 22’de artık düşmana son darbeyi indirecek ve hemen hepsi şehit olmaya hazır yaklaşık dokuz bin subay, iki yüz bin er ve erbaş, büyük bir gizlilikle düşmanın yakınlarına kadar gelmişler ve bütün birlikler yerlerini almışlardı. Başta Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Fevzi Paşa, İsmet Paşa ve öteki cephe komutanları geceyi uykusuz ve heyecanla geçirmişlerdi.
Saat beş suları… Birdenbire kulakları sağır eden bir top sesi… Bu ilk top, zafer anahtarı olmuştur. Mükemmel hazırlanmış bu topçu ateşi düşman mevzilerini dağıtırken bir taraftan da piyadelerimiz ileri harekete başladılar. Ateşler arasında yanan düşman tel örgüleri ve siperleri Mehmetçik’in süngüleri altında yerle bir oluyordu. Çalılıklar yanıyordu, bu ateş ve duman sahasına cesurca daldılar Mehmetçikler… Bu harekâtı yöneten Fahri Belen (paşa) bir kısım askerimizin yanarak şehit olduklarını nakleder.
Saat altıya doğru 4. Kolordu Kumandanı Kemalettin Sami Bey telefon etti: “Kalecik sivrisi düştü.” Saat 6,30’da Tınaztepe, saat 9.00’da Belentepe temizlendi düşman çizmesinden…
Başkomutan Atatürk, TBMM’ye, bakanlıklara ve diğer cephelere şu telgrafı çekti: Bugün 26 Ağustos 1338 (1922) saat ondan itibaren tekmil cephede taarruza başlanmıştır. Muvaffakiyet Allah’tandır”
Her dakikası bir tarih, bir destan olan bu şanlı ve kutsal savaşın kazanımları Dumlupınar’da büyük Zaferlerle sürmüş, 9 Eylül 1922 günü İzmir’de “Türk’ün Ateşle İmtihanı” yeni bir devir açmak üzere noktalanmıştır.
Bütün bunlar masal, hikâye değil gerçeğin ta kendisi… Unutmayalım o günleri…