Nöbetçi Eczaneler
7 Şubat 2014 Cuma 02:00:00 2007’de Ümraniye’de bulunduğu iddia edilen bombalardan sonra sıkça duyar olduk:
“Derin devlet”…
Oysa bu kavram, Susurluk’ta meydana gelen trafik kazasından beri kulaklarımızdaydı, aşinaydık bir nevi.
Gazetelerde, televizyonlarda neler neler konuşuldu.
Bir kısım, “derin devleti temizleme” edasındaydı, diğer kısım “derin derken yeni derin devlet kuruluyor” savını dile getiriyordu.
Derin devlet öyle bir çuvaldı ki, içine ne atsanız olurdu.
Devran değişti, “derin” diye suçlananların mağdur oldukları gündeme geldi.
Şimdi “derin”e operasyon yaptığı iddia edilen başka bir örgüt daha icat ettik:
Paralel devlet.
2007’de iktidara yakın gazete ve televizyonlar tarafından “kahraman” ilan edilenler, bugün “düşman”lardı.
Zihnimizi yoklayalım: 2007, 2008, 2009 yıllarında “derin devlet” haberlerini en çok ATV yapıyordu.
Bugün “paralel devlet” haberleri de hemen hemen aynı şekilde işleniyor.
Derin, paralel derken…
Türkiye’nin “devletler federasyonu” hâline geldiğini müşahade ediyoruz.
Terör örgütünün yan kuruluşu olarak çalışan KCK İddianamesi’nde de bir “paralel yapı”dan bahsedilmiyor muydu?
Etti mi size etnik paralel devlet?
Peki muhalefet partileri, iktidarı ne ile suçluyor?
“Ülke, parti devleti haline geldi” deniliyor.
Demek ki “ikiz devlet” olarak tanımlanabilecek bir örgüt daha var.
Şimdilik kaydıyla, devlet içinde 4 devletimiz var.
Ama bundan sonra bir kesimi, bir topluluğu, bir “ekip”i suçlayacaksak, kulağa daha hoş gelecek kelimeler bulalım.
Üçgen devlet olur…
Yaygın devlet olur…
Müstear devlet olur…
“Yerim” devlet olur…
