Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kocatepe Gazetesi

En Çok “Vefâ”ya Muhtacız …

Kocatepe Gazetesi 29 Ocak 2015 Perşembe 02:00:00
  İnsan gençken, daha doğrusu içindeki arzu ve istekler tazeliğini/etkisini korurken ister ki “en iyi bana densin, benim yaptığım en iyisi olsun!”

İşini layığı ile yapma azmini burada ayrı tutmak lazım mutlaka. İşini sağlam, doğru, kaliteli yapanların yeri apayrı… Orada işinin evvela kendisine, sonra muhatabına en nihayetinde vicdanına ve de vicdanını hesaba çekecek olan makam derin bir sevgi ve saygısı vardır.

Ama bu, eskilerin ucub, yenilerin narsisizm dediği kendini beğenme, kendine hayran/âşık olma hastalığının belirtilerinden birisi olan “en iyi ben olayım, benim yaptığım olsun” sözünün söylenmesi tehlikeli bir durum arz eder.

Hele hele bir de bizim gibi basın sektöründe iseniz bu durum belki ikiye üçe katlar. Haliyle kendini ispatlama, belli bir saygınlığa erişme, gittiği her yerde itibar görme uğruna bu “gençlik ateşi” hep diri tutulur, topluma “en iyinin” kendi ve elinden çıkan iş olduğu vurgulanır.

Oysa nefis biraz körelir, ruh dinginleşir, akıl yerli yerine oturunca durum farklılaşmaya başlar. İnsan, gençlik ateşinin kendisini çektiği yangınları görünce şöyle bir geriye çekilir, o alevlerin ortasındaki yalnızlığının nedenlerini arar ve artık nefsiyle haz almak yerine ruhuyla mutlu olmanın yollarını araştırır.

Ve o sıralarda fark eder “vefâ”nın aslında hayattaki çoğu geçici başarıdan daha önemli olduğunu!

Vefâ… Sevgide süreklilik, kıymet bilme, saygıyla unutmadığını belli etme, kötü günde dostun yanında olma. İnsanî ilişkilerde bizler vefâyı bu anlamlarıyla bilir, bu anlamlarla severiz.

Çünkü insan, içindeki heveslerin çıkardığı yangın sonucu kırıp döktüklerini birer birer kaybedince, oturup iki çift kelâm edecek samimi dostlar bulamayınca ya da gerçekten de yol yakınken kendini toparlayıp hakikî mutluluğun -felsefe taşı olabilir mi bu- peşine düşünce diyor ki “hayır; bütün bu hırsın önüne geçen başka duygular olmalı! Kalbi rahatlatıp ruhu, serin bir gölgede dinlendirmeli…”

Vefâ, tam da bu ihtiyacı karşılayacak yegane duygulardan birisidir aslında.
Nefsî başarılarımız yerine her daim bizimle olacak insanları tercih edişimize bir bahanedir. Dale Carnegie, “Bir oyun oynarken, bir yarışma yaparken arada bir dostlarınıza, sevdiklerinize kasıtlı olarak mağlup olun. Böylelikle onu öfkelenmemesini, size karşı olumsuz duygular beslememesine neden olursunuz.” diyor.

“En iyi ben olayım”dan sıyrılıp “Sevdiğimin, bana karşı sevgisi bitmesin, mutlu olsun” diyebilme erdemine kavuşabilmek de vefâlı olmak değil midir?

Bugünlerde en çok vefâya muhtacız… Emin olun kişisel başarılar gelir geçer. Yalnız başına ölen bir adamın dolabında yüzlerce ödül olabilir. Ya da tam aksine yüzlerce seveninin gözyaşlarıyla toprağa verilen bir kişi hayatında hiç bir ödül sahibi olamamıştır.

Ne diyor eskiler, “Dünya malı, dünyada kalır!”
***
Not 1: Vefâlı davranarak bendenizle birlikte ilimiz basınına emek verenleri taltif eden Afyonkarahisar Gazeteciler Derneği’ne bilvesile teşekkür ediyorum.
Not 2: Dün, ebedî âleme yolcu ettiğimiz İbrahim Özkul hocamıza da Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Yüzlerce seveni, öğrencisi, dostu onu muhabbetle uğurladı. Ne mutlu ona…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti