Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Şenkaya
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

GEÇMİŞ ZAMAN MUTLULUĞUNA DUYULAN ÖZLEM

Mehmet Şenkaya 26 Şubat 2016 Cuma 13:41:29
 

Eskiden halkımızın çoğu ekmeğini kendi imkânlarıyla hazırladığı için çarşı ekmeğine bu kadar rağbet olmazdı. Bu belki ekonomik sebeplerden kaynaklanır olabileceği gibi eskiden beri yerleşmiş alışkanlıkların da etkili olduğu söylenebilir. Şehrin hemen her semtinde bir Mahalle fırını bulunurdu. Bedrik mahallesinde bizim eve yakın dört mahalle fırını vardı. Biri İbik ve Hüda adı verilen içtiğimiz kullandığımız kaynak suları karşısında Hanife Aba’nın,  2.si buranın bir köşe berisinde Aşa Aba’nın, Bir başkası Hodalı Çeşmesi karşısında Gezlerli Hanife’nin öteki de Kubeli mescidi karşısında Fırıncı Emine’nin fırınıydı.
Yerli halk ekmeğinin hamurunu evinde yoğurur, bir gün önce fırıncıdan nöbet alır, ertesi gün hamuru 4 kuplu tekneyle fırına götürür, ekmeğin pişeceği yerde genişçe bir tahta bulunur. Tahta üzerine yayılan temiz bir örtü (Ekmek mendili) üstüne hamur serilir, ekmeğe burada şekil verilerek tavlanmış fırına sürülür, pişmesi için belirli müddet beklenerek takip edilir, pişen ekmekler tekneyle eve taşınır. Bir teknelik hamurdan 15–20 adet ekmek çıkar. Ekmeklerden biri fırıncıya hak ekmeği olarak verilir. Ağız yalın pidesi, Haşhaşlı Pide, Öğme, hamırsız tabir edilen (mayasız ekmek) mahalle fırınında yapılırdı.
Ayrıca, evde hamur yoğrulup, içi katıklı (Kıyma, Peynir, Patates, Mercimek, Ot doldurulur)  Ağzaçık, Bükme tepsiye sıralanarak fırında olurdu.  
“Fırında pişer komşuya düşer” diye bir söz vardır: Ekmek edince adettendir. Yakın komşu gözetilir. Bir parça gönderilirdi. (Göz hakkı) Komşularımızın hepsinin de lakabı vardı. İşi kadın yaptığı için onun adı geçer. Kokunun Fetiye, Akosman Zerası, Çatal Hori, Çomak Nimet, Dedeler, Nizamlar, Yeni Gonşlar, Etli Börekler, Taytakların Hatice, Mecitler, Gadifeli, Gaynarlar, Almallar, Hacosmanlar, Akosmanlar, Ebummanlar, Bayseba, Ferideba, Emetaba, Kebiraba, Kemikler, Fadik, Mencikler, Aşır Zerası, Eşekçiler, Gözel İrabe, Biber Hanife, Yörük Emine…  Komşular için fırının önemi büyüktü.
Her hafta pazar günü bir gün önce Goca Çömlekle fırına konan: Tırnak Paçası (Büyükbaş hayvan-sığır ayağı), İşkembe, Koyun paçası, Keşkek ertesi sabah ücret ödenerek eve gelir. Tepside Sazan Balığı fırında sarı kehribar gibi kızarır topluca afiyetle yerdik. Şimdi şartlar ve mekânlar değiştiği için ister istemez çarşı fırını ve marketlerde satılan ekmeğe düştük.
Piyasada satılan ekmek çeşitleri: Buğday Ekmeği, tahıl ekmeği, yulaf ekmeği, sarı buğday ekmeği, köy ekmeği, çavdar ekmeği, kepek ekmeği, standart beyaz (Türk) ekmeği, haşhaşlı ekmek, tuzsuz ekmek, tandır ekmeği, francala ekmek, lavaş ekmeği, susamlı ekmek, en bilinen ekmek çeşitleri.
Kimisi küçük, kimisi kabarmış, kimisi hamur, ertesi gün bakıyorsunuz bölmeden parçalanmı��. Ağzınıza alıyor, bir o tarafa, bir bu tarafa çeviriyorsunuz “Nami nimettir” deyip yutuyorsunuz. İçinde ne kadar ne var, gramajı nedir? Allah bilir. Şimdi mahalle fırınında pişen ekmek başka ildeki eşe dosta hediye ve yabancıların tercih ettiği için bir ekonomik sektör halini aldı. Pakmaya kullanılınca bunun da suyu çıktı.
Ayaküstü sohbette, yaşlı bir amca şöyle itiraf etti: “Vaktiyle şehir merkezindeki ekmek fırınında hamur işinde çalışıyordum. İşyerinde yanımıza gelen patron; hususi ekmek hamuru tartılan terazinin altına hamur yapıştırıyor, sırf kar etmek amacıyla eksik gramajlı ekmek çıkarıyordu. Bunu biliyorduk ama rızık peşinde olduğumuz için sesimizi çıkarmıyorduk.”  Tabi kazandığı burada kaldı. Gittiği yere ne götürdü? Hesabı orda verecek.
  Nasrettin Hoca’nın karısı ölmüş, tabutu hece taşına konmuş, namazı kılınmış. İmam cemaate sormuş : “ -Muhterem cemaat bu merhumeyi nasıl bilirsiniz?  Hep bir ağızdan : “İyi biliriz” nidaları çıkar. Bu sesi dinleyen Hoca içinden: “Siz gelin onu bi de bana sorun.” Der.
Gazetemiz haberinde okudum: “Afyonkarahisar Belediyesi, Türkiye’de ilk kez düzenlenen ‘Golden City Awards 2016’ Yarışmasında, halk oylamasına göre, ‘En Başarılı İl Belediyesi’ ödülüne layık görüldü.
Dilerim bu gibi başka ödüllere de layık olur. Takdir Allah’tan.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER