Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

HZ. PEYGAMBER’İN HEM ALLAH’A İMANI HEM DE AHLAKİ ESASLARI ÖĞRETMESİ

Muharrem Günay 6 Ocak 2017 Cuma 12:10:36
 

Peygamberimiz insanları, Allah’ı tanımaya ve yalnız O’na ibadet etmeye çağırırken aynı zamanda ahlâkî esaslara uymayı da öğütlüyordu. Nitekim Peygamberimiz Kabe’yi ziyaret için gelen Medinelilerden Akabe denilen yerde ”Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla kimseye bühtan etmemek, iyi işi işlemekte karşı gelmemek üzere” (Buharî, İman,11) biat/söz almıştı.
Kur’an-ı Kerim’de kadınların biati ile ilgili olarak da şöyle buyuruluyor; ”Ey Peygamber, inanmış kadınlar sana gelip, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleriyle ayakIarı arasında bir iftira uydurup getirmemeleri (“Elleri ile ayakları arasında bir iftira uydurmamak” demek, gayr-ı meşrû bir çocuk dünya ya getirip onu kocasına nisbet ederek iftira etmemek, demektir.)  iyi bir işde sana karşı gelmemeleri hususunda sana biat ederlerse onların biatlarını al ve onlar için Allah’tan mağfiret dile Şüphesiz Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir” (Mümtehine 60/12)
Görülüyor ki gerek Kur’an-ı Kerim ve gerekse Peygamberimiz, müslüman olup kendisine uymak isteyenlere uyacakları şartları bildirirken bu şartlar arasında ahlak ile ilgili hususlar ağırlığı teşkil etmektedir.
İslâm öncesi dönemde Araplar kendi elleriyle yapmış oldukları putlara tapar, leş eti yer, fuhuş yapar, kız çocuklarını diri diri toprağa gömer, zayıfları ezer ve sefil bir hayat yaşarlardı.
Mekkeli müşriklerin zulmünden kaçan ve Habeşistan’a sığınan müslümanları Habeş kralı Necâşi huzuruna çağırıp niçin benim ülkeme geldiniz dediği zaman Hz. Câfer (r.a.) şöyle cevap vermişti:
“Ey hükümdar, biz cehalet içinde yaşayan bir millet idik; putlara tapıyor, laşe yiyorduk, fuhuş yapıyorduk Akraba ile münasebeti kesiyor, komşuluk haklarına riayet etmiyorduk Kuvvetli olanımız zayıfı eziyordu Biz toplum olarak bu durumda iken Allah Teala bize acıdı lütfederek içimizden birini Peygamber gönderdi Soyu, iffet ve şerefi hepimizce bilinen birisi 0, bizi Allah’a ibadete çağırıyor, atalarımızın tapınageldikleri ağaç ve taş parçalarını terketmemizi söylüyordu Bize, doğru söylemeyi, emanete ve akrabalık bağına riayet etmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, kan dökmekten sakınmayı; fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iftira etmekten, dil uzatmaktan uzak durmayı bildiriyordu Allah’a ibadet edip ona hiçbir şeyi ortak koşmamayı emrediyor; namaza, sadaka ve iyiliğe, oruca davet ediyordu Biz de ona inandık, getirdiği dine uyduk Allah tarafından getirdiklerini tasdik ettik Onun haram dediğini haram bildik, helal dediğini helal tanıdık Bundan dolayı içinde yaşadığımız toplum bize düşman kesildi Bu sebeple hicret ederek ülkenize geldik.”(İbn Hişam,c1, S 336)
Hz. Cafer’in Necaşi’ye vermiş olduğu bu cevap İslâm dininin getirdiği ahlak esaslarını ve bu esasların toplumu nasıl islâh ettiğini bütün açıklığı ile gözler önüne sermektedir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER