Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

KUR’AN UYARIYOR – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 1 Temmuz 2016 Cuma 11:57:15
 

Bu gece 1000 aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi. Ramazan-ı Şerif’i uğurluyoruz artık. Bugün mesai bitiminden itibaren kamu personeli için başlayan 9 günlük tatil Afyonkarahisar’a da hareketlilik vereceğe benziyor. Zira biz tüm büyük kentlerle tatil beldelerinin kesişme noktasındayız.
Her yıl olduğu gibi yollarımız, tesislerimiz tatilcilerle dolup taşacak.
Yetkililer olumsuzluklara karşı tüm önlemlerin alındığını belirtiyorlar. Keşke bu önlemlerin yanı sıra Özdilek Kavşağı’ndan başlayıp, İzmir istikametine doğru, Akdeğirmen Barajı içme suyu tesislerinin yanından çıkması planlanan tünel geçişimiz de tamamlanmış olsaydı.
Keşke Özdilek kavşağındaki trafik keşmekeşine karşı servis yollarımız açılmış, alt-üst geçitlerle bu kavşak ıslah edilmiş olsaydı.
Neyse Allah kaza bela vermesin, mübarek günlerde yapılan ibadetleri ve duaları kabul buyursun.
***
Böylesi mübarek bir gün de biz de sözlerin en yücesine, Allah kelamına yönelelim.
KUR’AN-I KERİM’in Enam sûresinin 42-45’inci ayetlerinin meali, farklı üslup ve ifadelerle de olsa bütün güvenilir tercüme ve tefsirlerde hemen hemen aynıdır.
Bu ayetlerin Türkçe manaları şöyledir:
“And olsun ki, senden önce birtakım ümmetlere peygamberler gönderdik. (Onlar bu peygamberleri dinlemeyince) Biz de onları, Bize yalvarsınlar diye darlık ve sıkıntıya uğrattık.
Hiç olmazsa böyle onları sıktığımız (azabımız geldiği zaman) yalvarsaydılar. Fakat onların kalpleri katılaştı. Şeytan her ne yapıyorlarsa onlara süslü gösterdi. Ne zaman ki, yapılan uyarıları unuttular. (İndirdiğimiz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin (bütün dünya nimetlerinin) kapılarını açıverdik. Sonra, kendilerine verilen (bolluk ve nimetler yüzünden) şımardıkları zaman onları ansızın yakalayıverdik. O zaman bir anda bütün ümitlerini yitirdiler ve yıkıldılar. Böylece zulm eden kavmin kökü kesildi.”
Bu ayetlerde anlatılanlar muteber tefsir kitaplarında şöyle açıklanıyor:
Allahü Teala, bizim Peygamberimizden (a.s) önce, birtakım toplumlara peygamberler göndermiş, onlar halkı müjdelemiş ve uyarmışlar, imana ibadete itaate, iyi olmaya çağırmışlar. Bu kavimler Allah’ın gönderdiği elçileri ve habercileri dinlememişler, onlara kulak asmamışlar. Bunun üzerine Allah Teala, bunların başına yoksulluk, afetler, sıkıntılar, şiddetler, hastalıklar, afetler, geçim sıkıntısı indirmiş, ta ki, zavallılıklarını ve zilletlerini anlayıp Allah’a ve imana yönelsinler, tevbe etsinler diye. Onlar bu azaplara rağmen yine Elçileri dinlememişler, Allah’a yönelmemişler, tevbe etmemişler, kendilerini ıslah etmemişler, gaflet ve dalâletlerinde devam etmişler. Kalpleri gittikçe katılaşmış, uyanma yeteneklerini yitirmişler. Şeytan yapmakta olduklarını onlara allayıp pullayıp süslü (iyi, doğru, güzel) göstermiş. Şerri hayr, günahı sevap olarak görmüşler. Vicdanları donmuş, akılları tutulmuş, azıttıkça azıtmışlar.
Bunun üzerine, onlar kendilerine haber verilenleri, hatırlatılanları unutunca Allah Teala onlara her şeyin, bütün dünya nimetlerinin kapısını açmış. O sıkıntılardan sonra Allah onlara geniş bir hürriyet ve refah vermiş. Önlerindeki bütün maddî ve mânevî engelleri kaldırmış… Atatürk’ün Kur’an tefsirlerini bastırdığı Elmalılı M. Hamdi Yazır tefsirinde şöyle yazıyor: “İyi kötü her şey kendilerine bol bol açık bulunuyordu. Her türlü rahatlar, sıhhatler, zaferler, muvaffakıyetler (başarılar), zevkler sefalar, önlerinde âmade (hazır) idi. Ne arzu etseler bulacak, ne isteseler yapabilecek bir hale geldiler. Kendilerine kendi iradelerinden başka men ve takyid edecek (engel olacak, sınırlayacak) hiçbir şey görünmüyordu. Öyle serbest bir imtihana kondular ve öyle istidracları arttı ki (…..) tuttukları yolun iyi olduğuna ve bütün bunların kendi istihkakları olduğuna (bunları hakkettiklerine) ve her bir mes’uliyetten (sorumluluktan) âzade olduklarına hükm ettiler (sandılar). Hiçbir kayıt, hiçbir kaygı duymaz oldular. Her şey kendilerininmiş, Allah ve âhiret yokmuş gibi zevk -i safaya daldılar, keyiflerini çattılar. Tam böyle ferahlandıkları, gel keyfim gel dedikleri sırada, kendilerini birdenbire bastırıp yakalayıverdik. O saat İblis gibi bütün ümitleri kesildi. Yeis ve hirman-ı mutlak (…..) içinde dona kaldılar.” (Elmalı Tefsiri, ilk baskı cilt 3, 1927-30)
Onlar, kendilerine verilenlere sevinmişler, iyice şımarmışlar. Sonra Allah onları ansızın yakalamış. Bütün ümitlerini yitirmişler, yıkılmışlar. Böylece zalim bir kavmin kökü kurumuş…
Allah cümlemizi zalimlerden olmaktan ve zalimlerin şerrinden korusun.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER