Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Erdoğan Emre

MÜRDÜMEK SULTAN

Anadolu Selçuklu Devletinin sonlarıyla, Beylikler dönemi içinde (1250-1350) yaşamış olan Mürdümek Sultan, Sahipata Beyliği’nin kumandanlarından biridir. Yaşadığı dönemin tarihleri kesin olarak bilinmemekle beraber 1330 larda vefat ettiği, Ballıpınar ve Gavur Kalesi denilen bu mevkie defnedildiği; daha sonra çevresine çoğunlukla yakın silah arkadaşları ve giderek zaman içinde secere tablosunda görülen Çolakzade Kara İbrahim Ağa ve 3 oğlu; Derviş Salih, Derviş Mehmet ile Ahmet efendi.., sonra da çocuklarından Hacı Müezzin Mehmet Hamdi, H. Mustafa vb defnedildiklerini biliyoruz.
“Gözbebeği” anlamına gelen Mürdümek Sultan’ı İslam dininin ilk müezzini olan Bilâl-i Habeşî sülalesine bağlamaya çalışıldığı görülüyor. (600 sene geriye doğru giden bu çalışmanın doğruluğu tartışılabilir). Şahidesinde (hece taşı) “Baktığın yere merhamet et de sahibine dua et” yazmaktadır.
Padişah tarafından; Büyük Çobanlar civarı, Işıklar köyü, Değirmendere mevkii, Kumralı, Bayat, Gözsüzlü, Şehirönü.. arazileri bağışlanmışsa da zamanla ihmale uğrayıp gasp edilmiş ve elden çıkmış.
Defnedildiği yerde zamanla mezarlık oluşmuş ve bir hazire meydana gelmiş. Bugün 2 kademeli olan bu yerde 15 kadar kabir bulunmaktadır. 50 m kadar doğusundaki bir evin arka bahçesinde gömülü durumda olan tonozlu yapı, Kadınana su sisteminin son durağı olan (hazne) su deposudur. Bu deponun kitabesi müzemizde olup 1800 sonlarında yapıldığını göstermektedir. O bölgede ayrıca Ballıpınar vb gibi su kaynakları olduğu biliniyor.
İbik Mahallesinde eski Mürdümek Hamamı var idi, hem de çifte hamam; kayıtlarda Hacı Ali Beyzade ile Vasıf Efendi’nin işlettiği belirtiliyor, halen o sokağın adı “Mürdümek Hamam Sokağı” diye geçmektedir. Gene kayıtlara göre aynı isimde var olan cami de hamam gibi zaman içinde yıkılmış; Akosman Ailesi tarafından yeniden yapılan camiye mahalle bakkalı Ömer efendi tarafından 1955’te ilaveler yapılmış. Bu cami ve hamam hakkında literatüre geçmiş fazla bilgi yoktur; mahallenin eskileri bu binalara ilaveten bir medresenin de varlığından bahsederler. Bölgede keçe hamamı ve tabakhanelerin varlığını beyan eden ve meslek erbabından olan mahalle halkı, Mürdümek Hamamından çıkan suların tabakhanelerde kullanıldığını bildirmişlerdir. (Keçeci Yaşar usta)
Mürdümek Sultan (Merd-i Yek) ile aynı çağda yaşadıkları düşünülen ve Karahisar Kalesi fethine katılıp ta bu çevrede şehit düşen arkadaşları arasında; Horos Dede (Şeyh Hasan ve Necmeddin Ruzbe olarak da geçiyor, Yukarı Pazar Camii, 5 yol ağzında sağdaki eski karakol bitişiğinde), Deve Dede (kale eteğinde Ateyze Camii ilerisi), Kesikbaş Sultan (Ulu Sultan), İmad Dede (Kale eteği), Mustafa Dede (Topuzlu tarafı; bugünlerde Kale Teleferik İstasyonu yapılacak yerde idi, çalışmalar sırasında kaldırılmış olduğunu duydum, bu zatın oğlu Abdürrahim Karahisarî’nin müridi olan Şeyh Muinî olarak geçiyor, Mevlana’nın Mesnevi’sini Farsca’dan aruz vezni ile Türkçe’ye çeviren büyük Âlim. Bu kıymetli eserin bir nüshası Cambridge Üniversitesi kütüphanesindeki 194.cü yazmalar listesinde kayıtlı olduğu Süleyman Göncer hocanın Afyon İl Tarihi Cilt 1 sah.383 te belirtilmiş). Bu kahramanların adı geçmektedir.
Ancak; bunların bir kısmı M 700-800 yıllarında, Afyon’un Bizans’lılardan ilk alındığı yıllarda ve belki Battal Gazi (Eskişehir Seyyıdgazi beldesinde) ve arkadaşı Ahmet Tarhan (kale çıkış yolu üzerinde eteklerde) M 740 dönemine katılmış olabilirler. Bilindiği gibi Afyon Kalesi (Acronion), önce Bizanslılar ile İslam orduları, daha sonra da Bizans – Selçuklu (Beylikler dönemi) arasında birkaç defa el değiştirmiştir.
Mürdümek Sultanın Mevlevîlik ile ilişkisi, birkaç değişik kanaldan tesbit edilmiş bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor; ilişikte sunduğum secerenin sahipleri olan ve 1916-1962 yıllarının Afyon Müftüsü, mücahit ve mesnevihan Hüseyin Bayık ailesinin tamamı Mevlevî olup gerek mutrip heyetinde neyzen ve semazen gerekse Asitane’de yıllarca aktif görev almış (müezzinlik vb) kişilerdir. Daha ileride bahsedileceği gibi ailenin bir kısmi bu hazirede medfundur. Keza Mollaoğlu sülalesinin bir kısmının bugün bir kopyası müzemizde bulunan secerelerinde de Mürdümek Sultanın Mevlevi müntesiplerinden olduğu zikredilir. Rahmetli Müftü Dedemizin naklettiğine göre yakın zamana kadar kandil, kadir gecesi ve dini bayram günlerinde Mevlevihaneden Şeyh efendi ve dedeler bir mutrip heyeti ile Mürdümek Sultanı ziyarete gidip orada ayin yaparlarmış.
Ömer Fevzi Atabek’in (1883-1971) Afyon Tarihçesi kitabı cilt 2 sah. 122 de bu ekibin önce yol üzerindeki Horos Dede’ye uğrayıp, oradan devamla Mürdümeke gittikleri belirtilmektedir. Horos Dede’nin de Mevlana Hz. Döneminde (1200-1273) yaşadığı ve Selçuklu emirlerinin çoğunluğu gibi O’nun da; (diğer faktörleri zikredip fazla detaya girmeden), Mevleviliğe intisab ettiği mantığı yürütülebilir. Nitekim Afyon Mevlevihanesi (Asitane) Horos Dedeyi Mürdümek ile aynı planda tutmuşlardır.
Bütün bu bilgiler ışığında, Afyon Kalesi çevresinde çarpışırken şehit düşen ve bizlere bu şehri armağan edip, huzurlarıyla (varlıklarıyla) mübarek kılan kahramanların (Dedeler, abdallar, öncüler, veliler, mücahidler, askerler…) değerlerini- kıymetlerini bilmemiz gerekiyor. Genel olarak dinî ağırlık verdiğimiz ve bazılarına çaput bağlayıp adak adadığımız bu mücahitler, bu topraklar için can vermişler ve bize vatan bırakmışlar.
Bu sebeple dağınık yerlerde yatan bu misafirlerimizin adına ve anısına bir vefa borcu olarak Mürdümek Sultan ve arkadaşlarının bulunduğu mekana bir kümbet yapılmasını tavsiye ve teklif ediyorum. Yakında bu mezarlığın üst tarafına Kale Teleferik İstasyonu kurulacağı dikkate alınırsa, teklifimin önemi daha iyi anlaşılacaktır düşüncesindeyim.
Selçuklu tarzında yapılabilecek böyle bir anıtın kaidesine veya uygun bir yerine de bütün bu kahramanların isimlerini havî, kısa ve özetli- açıklayıcı mermer kitabe yerleştirilirse, halkımız, ziyaretçiler ve özellikle yeni nesil bilgi sahibi olur, aydınlatılır diye düşünüyorum.
Bu vesile ile uzun süredir ücra yerde olduğu için çok bakımsız durumda olan bu mezarlığı sahiplenerek; temizleyip elden geçiren, çevresini tanzim edip çocuk parkı yapan, civardaki sahipli-sahipsiz hayvanatı buradan uzaklaştıran Belediyemize takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER