Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

NE ABD, NE DE AKP

Reza Sarrap olayı ülke gündemine girdiği günden beri her yerde konuşulan konu oldu. Ülke 15 yıllık AKP iktidarının sonucunda her zaman olduğu gibi, bu olayda da ortadan ikiye ayrıldı.
Bir grup vatandaşımız AKP Genel Başkanına sorgusuz-sualsiz güveniyor. Bu düşünce ile sorgulamadan kökten bir şekilde, her şart altında AKP Genel Başkanı’na destek veriyorlar. Bu vatandaşlarımızı sakinleştiren, “acaba?” sorusunu sordurmamak için cansipare çalışan profesyonel gruplar da var elbette. Daha belgeler açıklandığı sırada bunlar sahte diyen ulusal ve yerel medya, sosyal medyada en iyi savunma hücumdur deyip saldıran Aktroller vs.
Bunların başını çeken siyasetçileri ayrıca konuşmak gerek. Bu ülkenin refahı ve gönenci için halk tarafından seçilen, “milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağına” yemin eden milletvekillerinin de aklına yatmayan birçok olay var elbet. Ancak O cenahta, itaat şart. Keşke sizler, itiraz etmeden önce hiç olmazsa bir kez dinleseydiniz, araştırsaydınız da öyle açıklamalar yapsaydınız. Kişilerin rüşvet alma olayını “Milli Seferberlik” haline getirmeden önce keşke elinizi vicdanınıza götürseydiniz. Neyse sonunda AKP Genel başkanı sizleri topladı, ne yapacağınızı da, neleri yapmayacağınızı da anlattı. Ardından topyekün bir karşı duruş sergilemeye başladınız. Taraftarlarınıza güven vermeye çalıştınız. “Bizi kıskanıyorlar” dediniz. “Türkiye’nin büyüyüp gelişmesini çekemeyen dış güçlerin oyunu”, “Genel Başkanımıza karşı bir vatan haini tarafından yapılmış bir komplo” dediniz. Hatta hayal gücünün sınırlarını zorlayarak “Tüm Amerikan Mahkemelerini FETÖ ele geçirdi” dediniz. Ancak aynı mahkemelerin bugünlerde Amerikan Başkanı’nın Ulusal Güvenlik Danışmanını sorguladığını görmediniz, göremediniz, ya da görmek istemediniz. Bu yazdıklarım sadece kendisini, partisini düşünen, sonucunda biz ne oluruz diye düşünenlerin hastalıklı bakış açısıdır.
***
Evet, Amerika emperyalist bir ülke. Kendi çıkarları için yapamayacağı şey yok. Darbelerde, savaşlarda, suikastlarda birçok şeyde parmağı var. Ancak burada sorgulamamız gereken “Amerika bunu niye yapıyor” sorusu değil, “Biz bunların tuzaklarına nasıl düşüyoruz” sorusu olmalıdır. Soruşturma devam ederken öğrendik ki ambargoyu delme teklifi Çin’e de götürülmüş. Ancak Çin hükümeti kendini ve vatandaşlarını riske atmamış. Bir önceki yazımda ortaya çıkan skandal sonrası, İran’ın Dünya nezdinde zor duruma düşmemek için kendi mahkemesini kurduğunu, sonucunda Babek Zencani’yi ölüme mahkum ettiğini, kendi adalet sistemi içerisinde suçlulara cezasını verdiğini uzun olarak anlatmıştım. Biz ise dağıtamadığımız adaletin, soramadığımız hesapların ceremesini çekiyoruz. İktidarda olanlar bizi bu batağa saplayan ve bundan kişisel çıkarlar sağlayan (bu artık çok açık) kişileri milli kahraman ilan edip, bir banka müdürünün evinde (dikkat edin banka müdürünün evinde) ayakkabı kutularında bulunan paraların hesabını sormazlarsa, bu işin ucu nereye gidiyor diye araştırmazlar ya da bakanlarını, onların çocuklarını korumak için araştıranlara izin vermezlerse, bir gün birileri bu hesabı sorar elbette.
***
Bu olayın ardından ortaya çıkan “Amerika bu iktidarın ipini çekti” türünden düşünceler de bir diğer hastalıklı bakış açısıdır. Evet bu davalar Amerika’da başlamıştır. Evet Amerika bu bölgede, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede iktidarları belirlemeye, kendi çıkarları doğrultusunda hizmet edecek kişileri öne çıkarmaya çalışmaktadır. Turuncu Devrimlerin, Arap Baharlarının, 12 Eylüllerin sorumlusudur. Amerika’nın değirmenine su taşıyacak bu tür kolaycı yaklaşımlar da bize yakışmaz. “ABD bu iktidarı hedef alıyor”, “AKP ve Genel Başkanı’nı Türkiye’nin önünü açan ve engellenmesi gereken unsurlar olarak görüyorlar, O zaman biz de milli önderliği verelim, bunlara karşı Milli Cephe oluşturalım” demek de; bu iktidardan kurtuluş ümidini başka güçlerde, ülke dışı aktörlerde aramak da bize yakışmaz.
Bizim halktan yana tavır alan, emperyal güçlerin etkisi altında kalmadan, sadece bu ülke topraklarında yaşayan halkın ve ülkemizin çıkarları doğrultusunda politikalar geliştiren, ancak bunu yaparken halkın ekmeğinden çalan, kendisinin ve partisinin çıkarlarını, ülkesinin ve halkının önünde görerek her türlü cambazlığı ahlaksızca yapanlardan da korkusuzca hesap sorabilen iktidarlara ihtiyacımız var. Daha da ötesi bu düşünceleri sonuna kadar takip edecek, hesap soracak bireylere ihtiyacımız var.
ABD merkezli bu yargılamanın sonunda zaten var olan ekonomik sıkıntıların artarak devam edeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Faturanın halkımıza çıkartılmasına engel olmalıyız. Bu halk yapılan ticaretten hiç fayda görmedi. Zarar da görmemeli. Ne ABD’den medet umacağız, ne ülkemizin bu operasyonlar sonrası ekonomik krize sürüklenmesini ellerimizi ovuşturarak izleyeceğiz, ne de bu iktidarı “Milli” ilan edip hesap sorulmasının önüne geçeceğiz. Biz halkımızla birlikte bu sorunu aşacağız.
Son söz; “Düne kadar Türkiye Cumhuriyetini yıkmak için içimizdeki hainlerle işbirliği yapanlar, şimdi güya AKP karşıtı kesimi yanlarına çekip oyunlarına devam etmek istiyorlar, yargılanacak kim olursa olsun, biz işimizi kendimiz yaparız. Emperyalistlere bırakmayız” Ali Özgündüz

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER