Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

SEN TANRI MISIN? – 39-

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 27 Haziran 2019 Perşembe 13:22:49
 

SABAH VE AKŞAM VAKTİNİN ÖNEMİ
Salât ve oruç güneşle de çok ilişkilidir. Gün içerisinde güneşin zulmanibenliği kuvvetlendiren, vehmi benliğe olan meyli kesen tesirini çok güçlü yaptığı önemli iki an vardır. “Vehmi benliğe meyil ne demek?” diye sorarsanız şudur: Vehmi benliğe meyil akla meyildir, akıl meylidir. Gün içerisinde güneşin zulmanibenliği kuvvetlendiren, vehmi benliğe meyli ise kesen tesirinin çok güçlü olduğu iki vaktin birisi güneşin doğduğu yarım saat, kırk beş dakikalık dönemdir. Diğeri battığı yarım saat, kırkbeş dakikalık süredir. O an gelen eğik ışınlar insan beyni için çok tesirlidir. O saatleri mümkün olduğunca uyanık geçirmek lazım. Önce o anlarda uyumamayı başarıp, sonra da zikrullahla meşgul hale gelmeliyiz. Eğer zulmani sahneden kurtulmak istiyorsak, eğer talibsek bu şarttır. Aksi halde kendinizi zulmani sahnede bulursunuz. İşimiz, önceliğimiz zulmani sahneden kurtulmaksa o saatlere dikkat etmeliyiz. Takvimde “Güneş” güneşin doğduğu saati gösterir. Sabah ezanı imsakla ilgilidir, genellikle imsaktan belli bir süre sonra okunur. Güneş doğunca, takvimde “Güneş” yazan saat girince artık salât ikame edemeyiz. Doğduğu an ve doğduktan sonra yarım saat kırkbeş dakika salât ikame etmek tehlikelidir. O süreyi, güneşin tesirinin olumsuz yanlarından korunmak için, uyanık hatta zikirle meşgul olarak değerlendirmek lazım. Güneş batarken de, akşam ezandan önceki kırkbeş dakika, bir saat de öyledir, orayı da zikrullahla değerlendirmek lazım.O saatlerde uyumamak, uykuda olmamak önemli. Doktor arkadaşlar bileceklerdir, sabah felçleri veya uyku felci diye bilinen felçler vardır. İnmelerin belki de yüzde doksanına yakını o saatlerde oluyor. Eğer vücut kimyası güneşin o tesirini kaldıramayacak hale gelmişse sinir sistemi çalışamıyor ve o hale gelebiliyor. Bir de özellikle yolculuklarda gezegen saatlerinden Güneş Saati’ne çok dikkat etmek lazım, zulmanibenliği kuvvetlendirebilir, kişiyi “hallederim” cesaretine sokarak hatalı sollama ve gereksiz hız yapmasına yol açabilir.
GECELERİN ÖNEMİ
Biraz da gecenin önemine değinelim. Zulmani “BEN”le yaşamayı kanıksamış kişi gece feleğini şaşırır, gıdası kesilmiş bir bilinç çıkar ortaya. Bu yüzden, uyuşturucuyu, alkolü veya oyalanmayı gece daha fazla sever. “Hele güneş bir doğsun, zulmani yanım bir coşsun, hallederim” duygusu bu yüzdendir. Ama geceyi çıldırmadan geçirebilmesi, oyalanması ve uyuşması için bir şey lazım, bu yüzden bilmeden onlara yönelir. Ama zulmani “BEN”den kurtulmak isteyen için de o saatler çok önemlidir. Merhamet isteyebilmek, Haşyetullah’ı fark edebilmek, “buymuş” diyebilmek için geceler çok önemli fırsatlardır.
“Kurtulmalıyız” dediğimiz zulmani “BEN” nâr fabrikasıdır. Öyle ki nâr üreten zulmanibilinçler birbirini sinerjik etkiler. Bu yüzden, zulmani “BEN” bilincinde nâr üretenler vehmi “BEN”leri sevmez, “nârımı yok ediyor” diye onlardan rahatsız olurlar, halleriyle size “nârıma dokunma” derler. Aynı şey cehennemde Sırat Köprüsü denilen süreçte de olacaktır. Dünyada yüksek derecede nur biriktirmiş olanlar o süreci çok hızlı geçecekler. Nur seviyesine göre geçiş zorluğu yaşayanlar hatta fazla zorlananlar olacak, başkalarından nur takviyesi isteyecekler. Ama cehennem ateşi dünyada nur biriktirmiş olanlara “çabuk geçin, nârımı söndürüyorsunuz” diyecek. Aynı şey. Bu dünyada cehennem ateşini sevenler de, “nârımızı söndürüyorsunuz” der gibi kendilerine nur önerenlerden rahatsız olur. Kendimizi test etmek için bunlar çok önemli fırsatlardır.   
ZULMANİ “BEN” KELİMESİNİN
TAM KARŞILIĞI APTALDIR VE SALAKTIR
Hep iki “BEN”i anlatıyoruz, özellikle de zulmani “BEN”i çok önemsiyoruz; tanımak ve kurtulmak için. Çünkü zulmani “BEN” kelimesinin tam karşılığı aptaldır ve salaktır. Zulmanisahneden Rahmani sahneye geçebilmişseniz, zulmani rollerinize baktığınızda göreceksiniz ki o rollerin hepsi aptal ve salak. İnsan kendi hayatında zulmani yanlarını oynadığı zulmani sahneye Rahmani olarak bakarsa ne kadar salak ve aptal davrandığını görür.
Vehmi ve vehmin zulmetini farklı açılardan bakışla ele alıp anlamaya çalışıyoruz. Vehim de vehmin zulmeti de kayıtlılıktır, ikisi de sınırlamadır, şartlanmadır. Bu kayıtlar aynı zamanda bir bilinç olduğu için, vehim kaydına vehmi bilinç; vehmin zulmeti olan kayda zulmani bilinç, şer bilinç diyoruz. Daha önce farklı bir bakışla, vehmin zulmetiyle olan kayıtlılığa “A” Takdim Formu “BEN” bilinci demiştik. Vehmi “BEN”e ve vehimden kurtulmuş BEN’e de “B” Takdim Formu “BEN” demiştik. Vehim ve sonrası benlik sürecindeki seyirde iki bilinç grubu var; Mutediller ve Mukarrebun. Mutediller vehmi benliğin yaşandığı süreci yaşıyor olanlardır. Mukarrebun ise vehimden de kurtulmuşluk kapsamında “BEN” sürecini yaşayanlardır.
CÜZ’İ MANALARI VAR SANMAK
Bu işle meşgul olanların takıldıkları bir husus var. Benlikten kurtulma sürecinin sıkıntılı olduğunu fark edip “benlik nefs-i mardiyede kalkıyormuş. Nefs-i mardiye bizden çok uzak ve zor iş, benlikten kurtulmanın bu kadar üstüne düşmemek lazım” diyorlar. Şöyle yanılıyorlar: Kurtulmaları gereken benlik zulmanibenliktir. Nefs-i mardiyede kalkan benlik ise vehmi benliktir. Vehmi benlik nefs-i mutmainnedeki kişinin kendini takdim şeklidir. Bu yüzden, mutmainnedeki ikilik vehmi benlikten kaynaklandığı için zulmani değildir. O noktadaki kişide zulmani “BEN” kesinlikle olmaz. Düşünülen yanlış budur: Zulmanibenliği ile yaşayan bir kişi “benlik nefs-i mardiyede kalkıyormuş” diyerek zulmanibenliğini koruyor. Kendi “BEN” dediğiyle nefs-i mutmainnede olanın “BEN” dediğini aynı sanıyor. Zulmani “BEN”le vehmi “BEN”in hiç ilişkisi yoktur. Birisi küfür… Zulmanibenlik küfür kapsamındadır, nefs-i mutmaninnedeki “BEN”likle, yani vehmi “BEN”likle hiç ilişkisi yoktur. Nefs-i mutmainnede olanın küfür kapsamlı “BEN” takdimi olamaz, o vehmi “BEN”i takdim eder. Nefs-i mardiyede kalkan odur. Bu fark edilmezse kişinin zulmanibenlikte kalmasına yol açar.
Vehim de vehmin zulmeti de bir kayıtlılık ve bir sınırlandırmadır, şartlanmadır. Bu şartlanmaların temel dayanağı cüz’i manaları var sanmaktır; “var sanmak”tır. Var sanmaya göre muamele edişler, var sanmaya göre davranışlar herkeste farklıdır ve bu durumfarklı bilinçleri oluşturur. Var sanma aynıdır ama var sanmaya göre davranış farklıdır, muamele farklıdır. Bu farklılıklar rolleri oluşturur, onları farklı yapan bu muameleleridir. Aslında bu farklılıklar da birer kayıttır ve her biri bir bilinçtir…
NE YAPARSANIZ YAPIN SİZDE ZULMANİ
BİLİNÇ VAR! ONU ARITMAK GEREKİYOR
Dedik ki; vehmi bilinç Rahmani bilinçtir, zulmanibilinç ise şer bilinçtir, yani zulmani kayıt şerdir. Bu neden önemli? Bir kere şu duanın anlaşılması için zulmani kaydın şer olduğunu özellikle bilmek gerekiyor: “Allahümmeelhimniyrüşdiy ve eızniymin şerri nefsiy; nefsimin şer davranışlarından Sana sığınırım.” Duanın devamındaki “Allah’ım rüştümü ilham et” kısmını şimdilik açmayacağız.
Bu hadiste bahsedilen şey nefsin şer oluşu değildir. Burada yanılanlar nefsi kötü ilan ederler. Buna dikkat edelim, bu çok önemli bir yanılgıdır. Şer olan nefsteki zulmani kayıttır. O kayıt şer veri tabanındadır, şer bilinçtir. “Allah’ım beni nefsimin şer olan davranışlarına uydurma, oradan sana sığınırım” demek; “Allah’ım beni şer bilince bırakma, şer kayda bırakma, beni şer kayıttan kurtarıver, nefsimi şer kayıt yolunda kullanmayayım” demektir. Bunun iyi anlaşılması için şöyle bir örnek verelim: Elektrik! Onu ekmek kesen bir testereye veriyorsunuz, ekmek kesiyorsunuz, insanlar o ekmeği alıp yiyor. Bu hayrlı bir işin sembolü olsun. Bir de işkence yapan bir testereye elektrik veriyorsunuz, yani elektrik şer iş yapıyor; birine zulmediyor, sıkıntı çektiriyor. İkisinde de elektrik kullanıyorsunuz, ikisinde de testere var. Peki, şer olan elektrik mi? Şer, elektriğin şer yolda kullanılmasıdır. Elektrik şer değildir. Elektriği kullandığınız kayıt (ortam) önemli. Siz elektriği öyle bir kayıtta, öyle bir işle görevli testerede kullanıyorsunuz ki, o kaydın birine hayr, diğerine şer diyoruz. O zaman “nefsimin şer davranışlarından Sana sığınırım” demek, “Allah’ım bana elektriği düzgün işlerde kullandırıver” gibi bir dua olur. Elektriği şer ilan edenler, elektriği tanımayanlardır. Duaları anlayabilmek için de, nefsi tanıyabilmek için de bu detayı bilmek lazım. Göreceğiz, nefsi yanlış bir tanımın üstüne bina ettikleri için tasavvufta ilerleyemeyenler vardır. İlerleyemezler!
Sık duyduğunuz bir başka tabir var; bilincin arınışı. Biraz ondan bahsedelim. Bilincin arınışı çok önemlidir. Tamam ama bilinç nasıl arınır? “Bilincinizi arıtın” denir, tamam. Peki, nasıl arıtacağız? Bilinç nasıl arınır? Bilinci ikiye ayırdık; vehmi (Rahmani) bilinç ve zulmani (şer) bilinç. Bir vehmi bilinçle “BEN” denir, bir de zulmani bilinçle “BEN” denir. Zulmani bilinç, vehmi bilincin üstünde örtüdür, kirdir, vehmi bilinci çalıştırmaz, kişinin vehim gözlüğüyle bakmasını engeller. Anladık ki zulmani bilinç vehmi bilincin kiridir. Bilinci arındırmak, vehmi bilincin üstünde kir (şer) olan zulmani bilinci temizlemektir, o zaman bilincinizi arıtmış olursunuz. Eğer Uzakdoğu felsefelerinin etkisinde kalır da bilinç arıtmayı onlarınki gibi sanarsanız, farklı tanrılar oluşturursunuz, özel yetenekleri olan feth-i zulmani sahibi zulmani “BEN”ler oluşturursunuz. İslamiyet’te bilincin arındırılması, vehmi bilinci kirleten, onun üstünde necis/kir olarak duran, onu örten şer yapıyı fonksiyonsuz hale getirmektir. Bilinç arındırmanın ilk aşaması budur. İslamiyet için çok önemli olan bilinç arındırma budur. Elinizdeki suya çamur karışmışsa ve size “onu arıtın” denilmişse bu; suyu filtreden geçirin, çamurunu çekin, temiz su kalsın demektir. Vehmi yani Rahmani bilinci kirleten çamur, necis ve şer olan zulmani bilinçtir. Biz kendimizi bu dünyaya böyle başlamış buluruz. Bu yüzden bu hali saf, temiz sanıyoruz, “safım, temizim” diye düşünüyoruz. Hayır, ne yaparsanız yapın sizde zulmani bilinç var! Onu arıtmak gerekiyor. Kimse arınmış “OL”muyor. Dolayısıyla, suyu nasıl filtreden geçiriyorsak, bilinci de öyle geçireceğiz ki zulmani bilinç fonksiyonsuzlaşsın, temiz bilinç çıksın, vehmi bilinç görünsün. Bilincini böyle arındırmış olursun.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti