Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SEN TANRI MISIN? – 78-

BURÇLARDAN YARARLANIRKEN DİKKAT
Kişiler burç bilgilerinden, kendisindeki tanrılık iddiasını tanıyıp o özelliklerden kurtulmak için yararlanmak yerine, burç özelliklerim dediği o bilgilere sahip çıkıyor. Mesela bir olay oluyor, kişi “ne yapayım ben şu burcum, böyle yaparım” diyor. Sahip çıkıyor! Daha nasıl muhtar olsun? Kurtulmayı bırak, “elimden gelen bir şey yok, ben şu burcum, özelliğim bu; çok kıskancım, kıskanırım” diyerek onlara sahip çıkıyor. Oysa kendisi için ipucu olduğunu öğrenip, yok edilmesi gerekiyorsa, o özelliği yok etmesi gerekiyor. Veya HAKK yapıya hicret ettirilmesi gerekiyorsa, nasıl hicret ettiriliri öğrenip hicret ettirmesi gerekiyor. Örneğin burcunuzda size; “çok fedakâr” diyorsa, size tanrılardan takdir alma yolu kolaylaştırılmış demektir, burcunuz gösteriyor! Veya “çok çalışkan” diye tanımlıyor. “Ben bu çalışkanlığı, bu fedakârlığı, bu gayreti nasıl Allah yolunda kullanır da nura çeviririm?” deyip, o özelliği tanrının elinden kurtarma çalışmaları yapmalısınız. Burçlara lütfen böyle yaklaşalım. Burçlardan yararlanırken “kader gerçeğini yok” sayıp, sanki Kader Yokmuş Gibi davranmayın, İnsan Suresi 30. Ayet yokmuş gibi korkup telaşlanmayın! “Şu yıldız şuraya gitti ne yapacağız, bu yıldız geldi ne yapacağız?” haline girmeyin, bu “A”nın korkusudur! “A” korksun! Çünkü “A” yapıyı zaten gökyüzü yönetir! Ama “B” yapı gökyüzünü yönetir. Daha önce bunu çok geniş anlattık.
CİNSELLİK PLATFORMU
“A” yapıyı size cazip kılan, sizi o küfre âşık yapan çok önemli ipuçları vardır. Bu “BEN”i ayakta tutan önemli şeyin birisinin ÖFKE olduğunu, bir diğerinin de CİNSELLİK PLATFORMU olduğunu hep paylaştık. Öfkeyi detaylı konuştuk ama cinsellikle ilgili çok açıklama yapmadık. Önemine, tehlikesine vurgu yapıp geçtik. Hafif bir tanımlama yapalım, sonra genişletiriz.
“CİNSELLİK” deyince “onun zulmeti”ni kastediyoruz. “B” Takdim Formu “BEN”in cinsiyeti, cinselliği yok mu? Var! Bu bir vehim çünkü! Bu vehim, bu ilmî surette ne dilenmişse o şartlarla Kendini Hissetme Duygusu’ndan yararlanarak kendini öyle sanar, bu yüzden var görünür. Hep birkaç cümleyle geçiyoruz, inşaAllah bir gün sırf bu yanlarını ele alırız. Siz Kendini Hissetme Duygusu’nu çözüp onu kendinizde saflaştırmadan, onunla tanışmadan idrakınız ileri gitmez! Kendini Hissetme Duygusu’nu önemseyin. Bu ilmî surete dişilik dilenilmişse, o dileme gereği arzda bulunan genler o doğrultuda çalışacağı için o sınırlar ve şartlarla Kendini Hissetme Duygusu -o şartlar yüzünden- “ben dişiyim” der, erkek dilenilmişse “erkeğim” der. Muhtariyeti Tercih Gücü ile birlikte dosyaların Çevresel İz Düşüm’ü oluşturulurken (SAĞ dosyalar SOL dosyalara kopyalanırken) CİNSELLİK de kopyalanır. Bu muhtar yapı zulmete kopyalanan her dosyayı kullandığı gibi o dosyayı da kullanır. Bir şeyin günahından, yanlışından kurtulmak için o “şey” neyse önce onun zulmetini iyi tarif etmek gerekir. “Bunun zulmeti nedir, onun bu SOL dosyalar içerisindeki açılımı, görüntüsü nedir?” onu tarif etmek gerekir. Onu iyi tarif ederseniz fonksiyonsuzlaştırabilirsiniz. Aksi halde haberiniz olmaz, o dosya çalışır. Mesela cinselliğin zulmeti dosyası çalışmaya devam eder…
Cinsellik deyince yalnızca “dişi” düşünmeyin. “A” Takdim Formu “BEN” cinsiyeti ne olursa olsun muhtariyetini sunarken cinselliğinden yararlanır, “ben müstakilen varım ve muhtarım” derken cinsiyetini takdim eder, cinsiyetini takdim etmekten tarif edemeyeceğiniz bir haz alır! Neden tarif edemeyiz? Tatlar ve hazlar tarif edilemez! Haz almanın kaynağı ve mekanizmasıyla ilgili, kaynaklarda rastlamayacağınız bir bilgiyi de paylaşayım. “Kanaatim” diye belirteyim ki kayıtlara öyle girsin. Allah “Ben Gizli Bir Hazine idim, bilinmek istedim” buyurdu. Bilinmek isteyince iki şey meydana geldi. Bilecek olanlar, yani “BEN” diyenler. Çünkü birinin bilmesi için “BEN” demesi lazım. “B” yapıya bunun için “BEN” deme izni verildi, ama “haddi aşma” dendi. Birde özelliklerini sergileyen âlem yaratıldı. Özelliklerin (sonsuz ve sınırsız manaların) vücut bulduğu zaman ef’al âleminde gözükmesi için Çokluk/Kesret Âlemi dediğimiz âlem meydana geldi, özellikleri sergileyen âlem meydana geldi! Bu Allah’ın dileğiydi. İşte bu dilek ilmî surette de vardır. “Gizli bir hazine idim, bilinmek istedim” özelliği ilmi surette de var, bu yüzden o da bilinmek istiyor! Bu seksle ilgili değildir, bilinmek istiyor. Zulmetteki kişi bilinmek istiyor; kalçam şöyle, bacağım böyle… Veya bilinmesinden korkuyor; “göbeğim şöyle, görürlerse beğenmezler, bedenime, muhtariyetime şöyle derler…” Tanrılığın özelliği budur: Bilinmek ve onunla övülmek istiyor, onunla anılmak istiyor…
TAKDİR EDENE VE TAKDİR GÖRDÜĞÜNÜZ YERE BAKIN, ÇÜNKÜ MÜKÂFATI ORADAN ALACAKSINIZ!
Günümüzün popüler yazarlarından birinin bir araştırması günlerce konuşuldu. Yaptığı şu: Tesettüre girip tesettürlüler arasında yaşadı. Nasıl yaşıyorlar, nasıl davranıyorlar diye bir inceleme yaptı, tespitlerini de yazdı. Bir cümlesini size söyleyeyim. Bu araştırmayı yaparken tamamen örtünmüş halde yolda yürüyor, hiç alışmadığı bir şeyle karşılaşıyor: Kimse ona bakmıyor! “A” Takdim Formu “BEN” kapsamındaki dürüstlüğüyle bulgusunu söylüyor, cümleye çok dikkat edin: Yok gibiyim! Yok gibiyim diyor. Hâlbuki var zannettiği şey de başka bir şey gibi ya… Farkında değil, “yok gibiyim” diyor. Neden kendisini yok gibi hissetti? Diyor ki: “Ben yürürken bana bakılmasına, benden etkilenilmesine, onunla tarif edilmeye alışığım! Bu halimle bana bakan yok! Var mıyım, yok muyum belli değil!” Müthiş bir tespit…
Şimdi size dönelim: Ey Mübarekler! Siz zaten “yok olmak için” çalışmıyor musunuz? “Zulmetin yokluğu”nu yaşayabilmek için bu yolda değil misiniz? O var olmak için çalışıyor, var olmak istiyor, tamam! “Varım ve Muhtarım” diyen için o tespit gayet doğru, bu yüzden iddiasının gereğini yerine getirecek! Ama siz? Siz zaten zulmetinizi yok etmeye, yok olmaya adaysınız, niye cinsellikle ilgili “VAR” olmak için çırpınıyorsunuz? Rabbiniz yasakladığı halde! Edeb Perdesi’ni hatırladınız mı? HAKK yapıyı çevreleyen o Edeb Perdesi kişinin hazinelerini korumasının zahiri halidir. Siz [erkek veya dişi] bunu hiçe sayarak “belli olsun” diye gayret ederseniz zulmete düşer, onunla perdelenirsiniz. Takdir görebilirsiniz! Ama takdir edene ve takdir gördüğünüz yere bakın, çünkü mükâfatı oradan alacaksınız! Cinselliğin zulmetiyle ilgili bir farkındalığın başlaması için böyle bir giriş gerekiyordu. Lütfen tefekkür kapılarınızı bu konuda çalıştırın, açın. Ölüm gelmeden açın, bir an önce…
Bu konu öyledir ki özellikle kadınların müflis olmalarına yol açan çok önemli bir noktadır. İnciri çuvala dizmek zordur, çok zordur değil mi? Onun için marketlerde kasalarda durur. Bir çuval inciri güzelce dizmek çok zordur. Bir hanımefendi bir çuval incir yaptı diyelim, bu kapsamda bir yanlış hareketle bir dokunuyor, hepsi birbirine karışıyor ve bir çuval incir kötü oluyor… Bu yüzden “bir çuval inciri batırdı” denir. Niye “bir çuval cevizi batırdı” demiyorlar? Bu, bir çuval inciri batırtacak önemlilikte bir şeydir, önemseyin. Cinselliğin zulmeti özellikle bir hanımefendi için bir çuval inciri bozan bir haldir. Eğer bu yoldaysanız, vehmin zulmetinden kurtulmak istiyorsanız bu dosyayı önemseyin! En azından hemen şu noktadan başlayın: Hatlarınız belli olacak şekilde yürümeyin! Bunu buyuran Rabbiniz, lütfen özen gösterin. Rabbiniz böyle buyuruyor! Yaşantınızı oluştururken çoğu zaman “kim ne der?” diye düşünüyorsunuz. Ama hakikat şu ki; sizdeki “Kim ne der?” korkusu ve telaşı, “Rabbim ne der?” korkusuna ve telaşına dönerse kazanırsınız. “Kim ne der?” kaygısını “Rabbim ne der?” haşyetine çevirirseniz kazanırsınız. Cümlenin öznesini düzelteyim: “Kim ne der?”i “Rabbim ne der?”e çevirirsek kazanırız, inşaAllah.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER