Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (SAV)-2

Muharrem Günay 20 Mart 2013 Çarşamba 02:00:00
  Yaşayışı ve hayat tarzı itibariyle zühd ve sadeliği esas aldığından, her devirde, her insanın uygulayabileceği bir hayat modeli sunmuştur insanlığa. İbadette ifrat ve tefritten uzak bir orta yol izlerken, dünya ve dünyaya meyl konusunda zühd yolunu seçmiş, taat ve muamelatta ise azimet ve takvayı önde tutmuştur.
Kurduğu devletin sınırları Arabistan yarımadasını aştığı; ganimet mallarıyla devlet hazinesinin dolup taştığı zamanlarda bile dünyaya ve dünyalıklara ilgi duymamış, zahidane tavrını elden bırakmamıştır. Evinde sıcak bir çorba pişirmeden; ocak kaynamadan hurma ve su ile geçirdiği günlerin sayısı pek çoktur. Hanımları bir ara bu hayata dayanamayarak O’ndan dünyalık talebinde bulundular. O, ayrılmayı bile göze alarak onlara bir aylık bir düşünme süresi verdi. Arkasından nazil olan şu ayet-i kerimeyle onların Allah ve Rasûlünü tercih ettiklerini bildirmeleri üzerine onlara döndü: “Ey peygamber, hanımlarına de ki: Eğer bu dünya hayatı ve onun zînet ve parlaklığını istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim ve sizi güzellikle salıvereyim. Yok eğer Allah’ı ve Peygamber’ini ve ahiret yurdunu arzu ediyorsanız, Allah aranızdan iyi olanlara büyük mükafat hazırlamıştır.” (el-Ahzab, 33/28-29)
ZÜHD
Rasûlullah’a göre zühd, helali haram kılmak, ya da malı zayi etmek değildi. Aksine Allah’ın lütfuna kendi elinde olandan fazla güvenmekti. Malıyla bir musîbete uğradığında giden maldan ziyade musibetin sevabı na gönül vermekti.
Hanesi, hane halkının yaşantısı hep mütevazı idi. Süslü, gösterişli, göz kamaştırıcı manzaralardan hoşlanmazdı. Nitekim evini süslü örtülerle donatan kızı Fatıma’nın evine girmeden geri dönmüş, “süslü yerlerde barınmak bize yakışmaz” buyurmuştu. Eşi Hz. Aişe validemizin evinin tavanını örtülerle süslediğini görünce ona bunları çıkarttırmıştı.
Yatağı bazan bir kilim parçası, bazan içi hurmalifi dolu bir deri, bazan da hasırdan ibaretti. Nitekim İbn Mes’ûd’un anlattığına göre bir keresinde hasır üzerine yatan Allah Resûlü’nün mübarek vücudunda hasır iz bırakmıştı. Bunun üzerine “Keşke hasırın üzerine de bir şey sersek de, öyle yatsaydınız.” denildiğinde:
“Dünya ile benim ne ilgim var? Onunla ben bir ağaçla, altında bir miktar dinlendikten sonra orayı terk edip giden bir yolcu gibiyiz.” buyurdu.
O’nun zühd ve kanaat mektebinden yetişen nice vali ve idareciler, O’ndan aldıkları zühd dersiyle günde bir dirhemlik masraf standardıyla beldeler ve memleketler idare etmişlerdir. Çünkü hayatını bir dirheme göre tanzim ederek ihtiyaçlarını sınırlayabilen insan, kalan zamanım ulvi bir davaya hasretmek, insanlara hizmete tahsis etmek imkanına sahip olur. Zîra insanda ihtiyaç ve emel duygusu sınırsızdır. Belli bir ölçü ile kayıt altına alınmazsa önüne geçilemez. Bu yüzden Allah Rasûlü insanların dünyadaki zarurî ihtiyaçlarını şöyle sınırlamıştı: “İkamet edilecek bir ev, soğuk ve sıcaktan koruyacak bir elbise, belini doğrultacak birkaç lokma”. Tasavvuf telakkisine “Bir lokma, bir hırka” olarak giren bu ihtiyaç sınırı herhalde bu ve benzeri hadislerden mülhem olmalıdır. Ancak bu hadislerde ve tasavvuf esaslarında tavsiye edilen zühd anlayışının ferdî ve ruhî hayatta söz konusu olduğu toplum için topyekün böyle bir tavsiyenin mevzübahs olmadığını belirtmek gerekir. Ayrıca sünnet-i Peygamberi’nin havaic-i asliyye dediğimiz temel ihtiyaçlara getirdiği sınırlama onları elde etme açısından değil, elde tutma açısındandır.
Kendisinden önce hiçbir kimsede bir arada bulunmamış olan ruhî kuvvet ve sıfatlar, ahlakî vasıf ve zühdî tavırlar, O’nun örnek ve ideal şahsiyetinin temelini oluşturmuştur. Bu sıfatlar, ister ilk zorlu davet zamanlarında olsun, ister Medine’deki hükümet ve devlet başkanlığı ile birlikte yürüyen davet ve irşad zamanında olsun hep O’nun zatî özelliklerini oluşturmuş ve O’nun eşsiz ve mümtaz bir önder olmasını sağlamıştır. (Altınoluk.com’dan alıntıdır)
Sallallahu aleyhi ve sellem

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti