Yazının başlığındaki “sath-ı mâil” tamlamasını pek bilmez yeni kuşak… Milletvekili seçimlerine  yakın günlerde “seçim sath-ı mâiline girildi” şeklinde  sıkça kullanılan bu söz, “seçimlere az kaldı”, “seçimler yaklaştı”, anlamlarını içerir.  “Eğik yüzey” anlamına gelen ve Farsça bir tamlama olan “sath-ı mâil”, yokuş aşağı, hızlanma, hedefe yaklaşma kavramlarını anlatmaya yarayan bir metafordur.
2017-2018 İlhan Cavcav Süper Toto İlhan SÜPER LİG futbol sezonu da bütün hızı ve olanca sürprizleriyle hedefe doğru uçuyor adeta. Galibiyetler, mağlubiyetler… Atılan goller… Atılamayan goller… Yenen goller… Haftalar haftaları, maçlar maçları kovalıyor… Her maçtan sonra hocaların saç tellerindeki ağarmalar çoğalıyor… Yeni bir umutla, yeni bir hevesle başlıyor her hafta… Bazen mutlu bir son, bazen de acı…
Akhisar- GS maçını izliyorum TV’den.. 15.dk.. Son haftaların yıldızı Rodrigues sağdan yapılan ortaya bir orman çocuğu hızı ve çevikliğiyle vuruyor. 1-0… Üç dakika sonra yine Rodrigues, kaliteli bir pası kişisel girişimiyle ve nefis bir gol vuruşuyla değerlendiriyor. 2-0.. Akhisar penaltı kaçırıyor, GS ‘lı Gomis de “28. golümü atayım” havasında auta gönderiyor topu… GS, 2-1 kazanıyor maçı… Derin bir nefes alıyor Fatih Hoca. Bu skor belki de şampiyonluğu getirecek… Maçın sayısal analizine bakarsak: GS‘nin topla oynama oranı çok düşük… 184 isabetli pas yapmış… Akhisar ise 369 isabetli pasla oynamış… Bu oranlara bakılırsa Akhisar’ın kazanması lazım… Fakat GS’da 15 şutun 5’i isabetli ve hiç ofsayta düşmemiş GS… Akhisar’ın ise sadece 7 şutun ancak 2’si isabetli… 8 kez de ofsayta düşmüş… İşte burada “takım olmak” niteliğinin yanında bireysel girişim ve beceriler çıkıyor ortaya… Paslar nerelerde, nasıl yapılmış, tercihler?… Bir de “Hoca farkı” …
Gençlerbirliği-Antalyaspor maçı oynanıyor Ankara’da… Sicim gibi bir yağmur altında… Gittikçe ağırlaşıyor ve daha kaygan bir hâl alıyor 19 Mayıs’ın zemini.. Benim ikinci takımımdır Gençlerbirliği… Afyon’dan beş altı futbolcu oynadı bu takımda; keza oradan da Afyonspor’a çok futbolcu geldi… Antalya ise bize çok yakın bir il… Birçok antrenör arkadaşım var… TFF Bölge müdürlüğü burada… Her yıl birkaç maçına giderim…
Çok iyi başladı maça Gençler, ancak sonunu getiremedi… Antalya’daki Doukara adlı futbolcu aldı gitti maçı… Bu futbolcu Esebio adlı Portekizli bir futbolcuyu anımsattı bana… “Tutulmaz”lardan biri.. Üç büyüklerin göremediği kaçıncı futbolcu acaba?
Ümit Özat istifa etmiş maçtan sonra… Bana göre yanlış bir karar… Eğer “kovulmadıysa” sonuna kadar bu futbolcularla paylaşmalıydı olup biteni… “Ba’d-ı harâb-ül Basra”
FB-Bursa maçına gelince, hafta içinde mali sıkıntılar yüzünden antrenmanlara çıkmayan Bursalı kramponlar beklenenden daha sert çıktı, direndiler ve dik durdular. Öne geçtiler, kendi kalelerine gol attılar ve 90’da gelen bir golle yenildiler… 455 isabetli pasla oynamış FB; % 67de topla oynama oranına sahip, 22 şut atmış… 6’sı  isabetli… Topa hakimiyet var; ancak sonuca yansımadı pek…
Ünlü basketbol antrenörü Bobby Knigth’in, “Bana kazanmak isteyen oyuncular vermeyin; kazanmak için hazırlanmak isteyen oyuncular verin” sözleri geliyor aklıma bu pozisyonları izlerken… Yeteneği olsa da kazanmaya odaklı yaklaşımı zayıf olan oyuncular sahip oldukları potansiyeli boşa harcamaya mahkumdurlar… “İyi futbolcularla iyi futbol oynanır” tezine kim itiraz edebilir?
Hangi takımın neler yapabileceğini veya ne hallere düşeceğini sezon sonunda göreceğiz…