Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Kültür hayatımıza dair – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 4 Aralık 2012 Salı 02:00:00
  Afyonkarahisar ile ilgili düşünceleri aktarırken bardağın boş kısmını sıkça gündeme getiriyoruz. Çünkü bardağın dolu kısmını zaten gösteren “fazlasıyla” gösteriyor. Bu sefer bardağın dolu tarafını, dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım.
KONSER, SALONA SIĞMADI
Afyonkarahisar, kültür etkinliklerinin de yankı bulmaya başladığı bir vilayet oluyor. Sondan başlayayım: Afyonkarahisar Kültür ve Sanat Gönüllüleri Derneği’nin Hattat Ahmet Karahisari Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlediği konser, duruma en somut örnek. Gönüllü sanatseverlerin, eğitim ve çalışma sürecinin ardından sahnelediği Zeki Müren şarkıları konseri, o kadar ilgi gördü ki, Sanat Merkezi’ndeki o büyük salon, sanatseverlerin buluşmasına yetmedi.
AŞURE GELENEĞİ: HER YIL DAHA GÜZEL
O konserden hemen birkaç gün önce Afyonkarahisar Belediyesi’nin Afyon’a özgü şifalı aşure geleneğini yaşattığı, göz ve mideden önce ruhları doyuran etkinliği vardı. Sultan Divani Hazretleri’nin Afyonkarahisar’da başlattığı 40 Hatimli şifalı aşure geleneğin ısrarla, hatta her yıl daha da büyüyen bir organizasyonla devam ettirilmesi, takdire şayan. Çünkü bir anda alıp gittiğimiz ve yediğimiz aşurelerin hazırlanış süreci zahmetli olduğu gibi, iyi bir eşgüdüm de gerektiriyor.
RUH’UN DANSI GÖSTERİSİ
Afyonkarahisar’daki kültürel hareketlilik, bu iki etkinlikle sınırlı değil elbette. Örneğin işadamı İbrahim Alimoğlu’nun girişimiyle proje olarak hazırlanan Ruh’un Dansı gösterisi de şehrin genel yapısı ve havasıyla örtüşmüş, ulusal basın-yayın kuruluşlarında da kendine yer bulmuştu.
FESTİVALLERİN
TANITIMA KATKISI BÜYÜK
Ulusal basın-yayın kuruluşlarında kendisine yer bulan iki önemli “şölen” de Hüseyin Başkadem’in öncülüğünde gerçekleşiyor. Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali ile Afyonkarahisar Jazz Festivali, özellikle şehir dışından gelen üniversite öğrencilerinin ilgilerini ve dikkatlerini çekiyor. Festivallere destek olacağını açıklayan ulusal basın-yayın kuruluşları da festivaller başlamadan, başladıktan sonra ve okul söyleşilerinde haber ve yorumlarıyla Afyonkarahisar’ı tanıtıyorlar.
ORADA, MARSYAS
VAR UZAKTA
Şehrin kültür hayatına Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı da olumlu katkılarda bulunuyor. Biraz “görmesek de duymasak da o ilçe bizim ilçemizdir” diyerek baktığımız Dinar’da gerçekleştirilen Marsyas Müzik Festivali, sanat camiasının dikkatini Afyonkarahisar’a yoğunlaştırıyor. 23 Nisan Çocuk Koroları Şenliği, Amatör Çalgıcılar Festivali, Müzik Çalıştayları, Sultan Divani Sempozyumu da Konservatuar’ın etkinliklerinden bazıları.
SAKLI ESERLER, İKİ ALBÜMDE
Aslında Konservatuar’daki öğretim elemanları arı gibi çalışıyor. Saklı Musiki ve Saklı Nağmeler albümleri, son dönemde Türk Sanat Müziği’nin gün ışığına bant kaydıyla çıkmayan sözlü ve enstrümantal eserlerin bulunduğu iki albüm. Her ikisinde de Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğretim elemanlarının katkısı ve imzası var.

TAŞPINAR DERGİSİ’NİN
YERİ AYRI

Afyonkarahisar’ın kültürel hayatından bahsederken Taşpınar Dergisi’nden söz etmemek olmaz. 1960’lı yıllarda Hüseyin Şenşaştımoğlu’nun emeğiyle yeniden yayın hayatına başlayan Taşpınar, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ın talebiyle yeniden yayınlandı. Açıkça söyleyeyim, “soğuk” bir dergi olarak görüyordum Taşpınar’ı. Biraz okumaya başladım, bir solukta bitti. Soğuk bir dergi, bir solukta biter mi hiç? Hem söyleşileri, hem araştırma yazıları, hem de arşivden yararlanılarak seçilen fotoğrafları ile Taşpınar, Afyonkarahisar’ın kültür tarihine çok olumlu bir not olarak geçiyor. Derginin çıkarılmasında emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

BİRKAÇ ÖNERİ
Afyonkarahisar’daki kültürel hayatın olumsuz bir yönü, kültürel hayatın sürekliliğinin olmaması. Yaz günlerinde dahi gece saat 22’den sonra toplu ulaşım araçlarına “unneşmekte” zorluk çektiğimiz aşikâr. Hal böyle olunca, özellikle “otomobili olmayan” vatandaşların “dışarı” ile olan bağları, saat 22’ye kadar sürekli olabiliyor. Konserler, tiyatro oyunları gibi faaliyetler ise o saatlerde bitmiyor. “Unneşememe” durumunu göz önünde bulunduran vatandaşların önünde iki seçenek beliriyor: Ya kültürel iletişimden vazgeçmek, ya da evine yürüyerek gitmeyi göze almak.
Afyonkarahisar’ın kültürel hayatını canlı tutabilmek için evvela ulaşım sisteminde vardiya usulü düşünülmeli. Vardiya sağlanırsa önerim şudur:
Mayıs-Ekim ayları arasında “Afyonkarahisar Kültür Günleri” ismiyle etkinlik düzenlenmeli. Bu çerçevede Uzun Çarşı, Mihrioğlu Konağı, Şehitoğlu Konağı, Mevlevihane Müzesi, Millet Hamamı, Ulu Cami ve önündeki meydan renklendirilmeli. Çeşitli kuruluşlar masa açmalı. El işleri, ağzıaçık, bükme satılmalı. Hat sanatının öğretilebileceği kapalı alanlar oluşturulmalı. Buradan yola çıkarak “Hat Yarışması” bile düzenlenebilir. Ödülün çok değil, anlamlı olmasına ehemmiyet verilir.
Güzergâhtaki uygun okul bahçeleri akşam 17.00’den sonra parklara dönüştürülmeli. Bu parklardan elde edilecek gelirlerden, Belediye ve ilgili okul da pay almalı. Hatta bu sayılan mekanlar arasında kalan yerler için, kitap okuma yerleri, kitap-kafeler gibi uygulanabilir projeler geliştirilmeli.
Sokağa inen vatandaş, elbette adı geçen yerleri gezmekle kalmayacak. Anıtpark, İkinci Dumlupınar ve Yeşilyol da yukarı mahallelerdeki hareketlilikten yararlanacaktır. Gündüz okul, ev işi, meslek mesaisi gibi dertlerle uğraşanlar, böylece dert-kederden sıyrılabilecekleri geniş bir alana kavuşmuş olurlar.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER