Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

RASULULLAH (SAV)’IN EĞİTİM METOTLARI-14

Rasulullah (sav) bir hadis-i kutside, Allah’ın şöyle buyurduğunu bildirdiler: Ben kulumun bana olan zannı üzereyim. O beni zikrettiği (andığı, hatırladığı) zaman onunla beraberim. O beni kendi nefsinde zikrederse ben de onu kendi nefsimde zikrederim. O beni bir toplulukta zikrederse, ben onu ondan daha hayırlı bir toplulukta zikrederim. O bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana bir kulaç yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak gelirim.” (Buhari 8/171, Müslim 4 /2061)
Hadisimizde “zan” kelimesi “yakin” anlamında kullanılmıştır. Rabbimize yakinimiz, Rabbimizi doğru şekilde tanımayla oluşan, Billahi imanla gelişen ikan halimizdir. Bu durum ancak Rabbimizi doğru hayallememizle mümkündür. Hayal bir şeyi zihinde tasarlayıp canlandırmaktır. İmaj, imgelem ve zihinsel görüntüler oluşturabilmek olarak da bilinir, bir şeyin gerçeğine benzetilen görüntüsü anlamına da gelir; tahayyül, zan, teşebbüh kelimeleriyle aynı veya yakın anlamda da kullanılır (Lisânü’l-’Arab, “hyl” md.). Hadisimizle ilgili olarak kastettiğimiz hayal bir veri tabanıdır; zihinsel suretler oluşturmak onun en alt derecesidir.
Şimdi hayalin lügat anlamından yola çıkarak “hayal” kurmanın hayatımızdaki önemine bakalım. Üniversite kazanma hedefi olan bir öğrencinin, hedefi doğrultusunda çalışıp, istediği üniversiteye girişini hayal etmesi o öğrenciyi hedefine yaklaştıracak bir yöntemdir. İzlediği olumsuz haberlerin etkisinde kalıp, sabah çocuğunu okula uğurlarken, yolda çocuğunun başına kötü bir olay gelmesinden korkan annenin bıktırana kadar ona tembihte bulunmasının sebebi ise olumsuz bir hayallemedir. Örneklerimizin her ikisinin de temelinde hayalleme vardır ancak yapılan hayalleme, birinde olumlu yönde motive ederek insanı doğruya, güzele götürürken diğerinde psikolojik rahatsızlıklara kadar gidebilen bir zulmete sürüklemektedir. Demek ki hayalleme yaparken kullandığımız veri tabanımız çok önemli. Madem öyle, şu önemli soruyu kendimize soralım: Biz Rabbimizi tanırken doğru hayallemeyi nasıl yapabiliriz? Çünkü hadisimize göre, Rabbimiz hakkında sadık bir yakine götürecek doğru hayallemeye ulaşmamız gerekiyor.
Örneğimizden de anladık ki öncelikle doğru veri tabanında olmalıyız. Bu ise Rabbimizi Billahi idrakda tanımayı gerektirir. İnsandaki iki veri tabanından birisi olan ve Rabbimizi hakkıyla tanıyabileceğimiz “ahsene takvim” veri tabanı bizim için doğru veri tabanını oluşturmaktadır. Diğeri yani yanlış olan ise, Rabbimizi örteceğimiz “esfele safilin” veri tabanıdır. Yaşantıda bu veri tabanlarından hangisi ile hayalleme yaparsak o tarafımız güçlenecektir.
Ahsene takvim veri tabanına ait hayalle ve o halle Rabbini bilen, tefekkür eden bir inanana Rabbimizi anlatan en güzel sure İhlâs Suresi’dir. Ama bu sureyi nasıl hayalleyeceğiz? İhlâs Suresi ahsene takvim idrakla en azından şöyle hayallenmelidir:
“Kul Huvallahu Ehad: Müstakilen VAR ve Muhtar olan ancak Allah’tır, başka müstakilen VAR ve Muhtar yoktur.”
“Allahus Samed: O Allah dışı kavramından, münezzehtir.”
“Lem yelid ve lem yuled: (O halde) başka Müstakilen VAR ve Muhtar yoktur.”
“Ve lem yekün lehu küfüven ehad: (Anladım ki) müstakilen var ve muhtar iddiaları yalandır, iftiradır, batıldır, yok hükmündedir.”
İhlâs Suresine Billahi imanla yaklaşıldığında ayetleri böyle tefekkür edilmelidir. Ancak Rabbimize bu yakinimiz sonucu bizden çıkan ameller salih olacaktır, yani cennetlik amel olacaktır. Eğer esfele safiliyn yanlış veri tabanında yaşıyor ve öyle hayallemeler yapıyorsak, yani İhlâs Suresi’nin bize anlatmak istediği bu manaları yok sayarak kendimizin müstakil “güç, hüküm ve mülk” sahibi olduğumuzu düşünerek ilahlık hissiyatları ile yaşantımıza devam ediyorsak, bizden çıkan ameller cehennemlik amel olacaktır. Bu halle yaptığımız her hayalleme zulmani yapımızı güçlendirecektir. Kişi hem yanlış veri tabanı üzerinde ama hem de Rabbimizi tanıdığını zannediyorsa, bilelim ki yanlış veri tabanıyla Rabbimizi tanımak mümkün değildir. Onun için önceliğimiz esfele safilin veri tabanından kurtulmaktır. Kendimizdeki ilahlık hissiyatlarını, onlara ait dosyaları bulup onlardan kurtulma çalışmaları yapmak, bu amaçla atacağımız ilk adım olmalıdır. Bu çalışmalar sonucunda Biiznillah kurtulduğumuz esfele safilin veri tabanının yerini doğru veri tabanı olan “ahsene takvim” alacaktır. Ahsene takvim üzere olana Rabbimizi tanımak ise başlarken paylaştığımız hadisimizde müjdelenmiştir…
Abdullah bin Amr (ra) bir defasında “Ya Rasulallah, bana cihâd ve gazâ hususunda mâlûmat verebilir misin?” diye sormuştu. Rasulullah (sav) Efendimiz de şöyle buyurdular: “Ey Abdullah bin Amr, eğer sabrederek ve sevâbını sadece Allah’tan bekleyerek ihlâsla savaşırsan, Allah seni sabreden ve sevâbını sadece Allah’tan uman ihlâslı bir kişi olarak diriltir. Eğer gösteriş yapmak, malının ve cesaretinin çokluğuyla övünmek için savaşırsan, Allah seni gösteriş yapan, övünen, mağrur bir kimse olarak diriltir. Ey Abdullah bin Amr, hangi hâl üzere savaşır veya öldürülürsen Allah seni o hâl üzere diriltir.” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 24/2519; Hâkim, II, 95/2437)
Hadisimizden anlıyoruz ki, hayatımızı hangi hal üzere sürdürdüğümüz bizim ahiretimiz için çok önemli, çünkü o hal üzerine dirileceğiz. Buradaki “hal” kelimesi bize fiziksel bir durumu değil, elle tutup gözle göremediğimiz bir hali simgeler. Efendimiz (sav)’in hadisimizde öğrettiği gibi, Abdullah bin Amr (ra)’ın hali savaşa katılma niyetine göre değişiyor. Bizim için de bu böyledir, bir nefs terbiyesi savaşı olan yaşantıdaki her olayda bizim de niyetimize göre ahiretteki halimiz değişiyor. Niyet kişinin sadece kendi hayaliyle ilgilidir, bir başkası tarafından ölçümlenemez; ancak Allah… Dolayısıyla, “sadece Rabbimizin şahit olduğu bu hali ahsene takvim veri tabanında yaşamak gayretinde olmalıyız” diyor ve sığınıyoruz:
Allah’ım, indinde makbul olan “İslam dini” hakkında, Senin düzenin hakkında, senin hakkında yanlış şeyler düşünmekten, konuşmaktan, yazmaktan, okumaktan, dinlemekten; yanlış hal ve hareketlerden, benim bilmediğim ancak Senin bildiğin bütün yanlışlardan korunmak ve yapmamak için Sana sığınıyorum, Senden yardım istiyorum. Allah’ım, doğuyu batıdan ayrı ve uzak tuttuğun gibi bu yanlışları da benden uzak ve ayrı tut (âmin).

YORUMLAR

Bir adet yorum var

Yoruma kapalıdır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti