Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ABDEST VE ABDESTİN TANIMI

Abdest kelimesinin arapçadaki karşılığı “vudû” masdarıyla ifade olunur. Ki bu masdar lügat açısından güzellik ve temizlik anlamına gelir. Istılâhî anlamına gelince vudû’, yani abdest, özel bir temizlik olup suyun husûsî organlar üzerinde özel bir şekilde kullanılmasıdır. Ki bu organlar da yüz, baş, eller ve ayaklardır. (Abdurrahman Cezırî, Dört Mezhebe Göre İslâm Fıkhı- I, Çağrı Yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 1993: 65.)
Abdestin Farz Kılındığı Tarih
İlim adamlarının bu konuda farklı tesbit ve görüşleri olmuştur : Meşhur Siyer sahibi Seyyid Ahmed Zeynî Dahlân’a göre, bi’setin üçüncü yılında Müddesir sûresinin baş kısmmdaki “Elbiseni de temiz tutmaya devam et,,» mealindeki âyet ve ondan önce ve sonraki cümleler abdestin farz kılındığına delâlet etmektedir. Nitekim bu âyetler indikten sonra Resûlüllah (A.Ş.) Efendimizin hem kendisi abdest almış, hem de Hazreti Hatice Validemize abdest almasını söylemiş ve böylece iki rek’at sabah, iki rek’at te akşam namaz kıldıkları rivayet yoluyla sabit olmuştur. Çoğuna göre ise, hicretten birbuçuk yıl önce namazla birlikte farz kılınmıştır. Allah (c.c.) da-ha iyisini bilir. (Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslâm Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/ 8.)
Namaz gibi bir kısım din görevlerini yerine getirmek için abdest almaya gerek vardır. Bu görevlerden her birinin yapılması, abdestin bir sebebidir. Abdestsiz bir kimse namaz kılamaz, tavaf edemez, bir mahfaza içinde olmaksızın Kur’an’ı tutamaz, Kur’an’ın tam bir ayetinin veya bir kısmının yazılı bulunduğu bir levhaya el süremez.
Bunları yapmak haramdır. Fakat Kur’an-ı Kerimi ezber olarak veya karşıdan Mushaf’a bakarak abdestsiz okuyabilir.
Aklı olan ve bülûğ çağına eren ve suyu kullanmaya gücü yeten her Müslüman, gerektiği zaman abdest almakla yükümlüdür
Abdest belli organları usulüne göre yıkamaktan ve mesh etmekten ibaret bir temizliktir, bir ibadet ve itaattir. Abdeste, güzel oluşundan ve temizliğe yardımcı olmasından dolayı “Vuzu” adı verilmiştir. Abdestin manevî birçok faydaları ve sevabları olduğu gibi, maddî olarak da pek çok yararları vardır. Her namaz öncesinde abdest alan bir Müslüman, temizlik alışkanlığı kazanmış olur ki, bu, onu hastalığa sebep olacak hallerden korur, mikroplardan arındırır. Bu, abdestin maddî faydasıdır. Abdestin mânevî faydaları da pek çoktur.
Peygamber Efendimiz, Enes bin Mâlik Hazretlerine hitaben: “Oğulcuğum! Abdestini tam al ki, Hafaza melekleri seni sevsin ve ömrün uzatılsın” buyurmuşlardır.
“Abdest üzerine abdest, nur üzerine nurdur.” buyrulmuştur. Bir hadîs-i şerifte şu anlamdadır: “Her kim emrolunduğu gibi abdest alır ve emrolunduğu şekilde namaz kılarsa, geçmiş günahları (kul hakları hariç)bağışlanır.”
Abdest, aynı zamanda yüze nur, kalbe sürurdur. Küçük günahların affına bir vesiledir. Bu hususu Resûl-i Ekrem (asm) Efendimiz Amr b. Anbese (r.a.)’den yapılan rivayette şöyle belirtmişlerdir:
“Ya Resûlallah! Abdest hakkında bana bir şeyler anlat.”Bunun üzerine Efendimiz buyurdu ki:
“Sizden herhangi bir adam abdestini (Hakk’ın rızasını umup) kurbiyet (yakınlık) sağlamak için alır, ağzına su alıp çalkalar, burnuna su çekip sümkürürse mutlaka ağzındaki ve burun deliklerindeki hatâları su ile beraber düşüp gider. Sonra Allah’ın emrettiği şekilde yüzünü yıkarsa, mutlaka yüzündeki hatâları sakalının kenarlarından su ile birlikte dökülüp gider. Sonra iki elini dirseklere kadar yıkarsa, mutlaka ellerindeki hatalar parmak uçlarından su ile birlikte düşüp gider. Sonra başını mesh ederse, mutlaka başındaki hatâlar kıllarının kenarlarından su ile birlikte düşüp gider. Sonra da ayaklarını topuklarına kadar yıkarsa, mutlaka ayaklarındaki hatâlar parmak uçlarından su ile birlikte (Kul hakları hariç) düşüp gider.” ( Ahmed 4/114, 235, 348.)
• Abdest, mü’minin mânevî silâhıdır. Onunla kendini kötü his ve arzulardan korur. Zihnine hücum eden vesvese ve menfî fikirlerin te’sirinden kurtulur. Yeter ki, her vakit abdestli olmaya dikkat etsin.
• Abdestli kimseler, çoğu zaman başta şeytanlar olmak üzere kötü ve şerli varlıkların şerrinden abdestleri hürmetine kurtulur, kötülüklerinden uzak kalırlar.
• Bir hadîs-i şerîfte, abdestli iken vefat edenin şehitlik mertebesine çıkmasının dahi mümkün olacağı açıklanmıştır.
• Müslümanların abdest âzalarının mahşerde ayın on dördü gibi parlak ve beyaz, yüzlerinin nurlu olacağı, yine hadîs-i şerîflerle sâbittir. Bu, diğer ümmetlere verilmeyen bir hususiyettir.
Abdest, Mâide sûresinin 6. âyeti ile farz kılınmıştır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER