Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

“EL-HAMDÜLİLLAH”IN ÖNEMİ

– 19 –
Kendimizdeki (yetkimizdeki) arşı Rahmanur Rahıym’e ayarlayıncaya kadar Besmele bizde “Adına” değil “Adıyla” çalışır. İstediğin kadar “Adına” de, fark etmez, kendi arşına o ayarı yapıncaya kadar “Adıyla” devam eder. Ayarı yapıp bitirdiğinde kendiliğinden “Adına” çalışır. Hatta öyle ki o zaman dilinle Besmele söylemen de gerekmez, o çalışır hem de “Adına” çalışır. Zaten Besmele’de asıl olan söylemek değildir, haldir. Besmele bir halin, bir ahlakın adıdır. O ayarı yaptığında o ahlak kendiliğinden çalışır. O ayar tamamlanmamışsa Besmele’nin tanımı kendiliğinden “Adıyla” çalışır.
Peki, bu halde olanın Besmele’yle meşgul olması boşa mıdır?
Hayır, böyle bir yaklaşımdan Allah bizi muhafaza eylesin. Aksine çok yüksek bir yararı ve çok yüksek sevabı vardır. Biz “Adıyla” ve “Adına” kıyaslaması yaptığımız için birinin diğerine göre farkını görüyoruz. Yoksa “Adıyla” bile büyük bir şereftir, Besmele’yi “Adıyla” idrakında bile olsa söylüyorsak; o, Allah’ın bize büyük bir hediyesidir. Dünyada Besmele’den hiç haberi olmadan ölenler, ölecekler var; dilde bile olsa hiç Besmele söylemeden geçip gidiyorlar. Sen, “Adıyla” idrakıyla da olsa Besmele söylüyorsun, Elhamdülillah. Kastımız şudur: Sende RahmanurRahıym ayarı tamamlanınca mânâ kendiliğinden “Adına” çalışır. Ve Allahu alem, sen razı, Allah da senden razı olunca “Adına” diyendeki ikilik de kalkar…
“O ki semavatı, arzı ve ikisi arasında olanları altı gün içinde yarattı. Sonra Arş üzerine istiva etti. Rahman’dır (O)! Bunu bir bilene sor. Onlara; “Rahman’a secde edin!” denildiği zaman, “Rahman da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!” derler ve bu emir onların nefretini artırır.” (Furkan; 59, 60; secde ayetidir)
Efendimiz (SAV), “Rahman’a secde edin” dediğinde, müşrikler; “o da neymiş, niçin secde edelim?” dediler. Gafiller!
Ayette başka bilgiler de vurgulanıyor ama biz ayetten Rahman’ın Arş’ı istiva ettiğini öğreniyoruz.
Allah’ın nimetlerine karşı uyanık olun
Furkan-60’da müşriklerin “Rahman da neymiş?” diye sormaları ve Nahl-103’de “Kur’an’ı ona bir beşer öğretiyor” demeleri üzerine Rahman Sûresi’nin inzal olduğu rivayet edilir. Sure, “Rahman neymiş?” diyenlere cevap gibidir ama aslında Rahman’ı bize anlatır; “Kur’an’ı ona bir beşer öğretiyor” diyenlere değil de biz mü’minlere, Kur’an’ı Rahman’ın öğretişini anlatır.
Rahman Sûresi’nde NİMET çok tekrarlanan, sorgulanan bir tariftir. Perdeli halimiz nedeniyle adına “nimet” diyemiyorsak da aslında ef’al âlemindekilerin tümü, tüm yaratılanlar, hepsi nimettir. Allah’ın Rahman zikrine a’ma olmayan bu nimeti görmelidir! Rahman Sûresi işte bu nimeti göremeyenler için üst üste bize diyor ki; Rabbinizin (Allah’ın) nimetini niye yalanlıyorsunuz?
“İşte böyle iken (ey, cin ve insan!) Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?” (Rahman-13)
Suredeki yetmiş sekiz ayetinin otuz birinde bu hatırlama yapılır: Ey, cin ve insan! Allah Rahmaniyet’i kendine farz kılmışken, size merhametiyle bu kadar nimet vermişken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Bu konuda Efendimiz (SAV)’in biraz da üzülerek paylaşıtığı bir hadis var. Bu ayetleri okuyor, sahabe de dinliyor. Buyuruyor ki: “Ben bunu cinlere okurken telaşlandılar, hemen ‘Rabbimiz, hiç birini yalanlamayız, nimetlerinin hepsinin farkındayız!’ dediler. Ama sizin hiç sesiniz çıkmıyor.”
Tabi insan ve cinin vasıfları farklı. Onlar bize göre daha telaşlılar. İnsan çok farklı! İnşaAllah biz sessiz ama sesi çıkanlardan, yani içinden kuvvetle söyleyenlerden oluruz, öyle sayılırız inşaAllah. Bu hadisteki asıl uyarı şudur: Seslenin; yani Allah’ın nimetlerine karşı uyanık olun!
Besmele’deki RahmânurRahıym, mânâ âlemindeki dilek halinde olan mânâları ve ef’al âlemindeki suret bulmuş mânâları Allah’ın yaratma amacını da vurgular. Yani mânâ âlemindeki mânâların ve ef’al âleminde suret bulmuşların/yaratılmışların yaratılma amacının merhamet olduğunu anlatır.
Sure-i Rahman’da “Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?” ayetindeki “Rabbinizin” ifadesi ise bize ef’al âleminin Rububiyet yönetiminde olduğunu hatırlatır. Rahmaniyet’le yaratmış ama Rabbiniz’in nimetleri…
“(Muhammed): Rabbim, onlar hakkında Bil-Hakk (adaletinle) hükmünü ver. Bizim Rabbimiz Rahman’dır. Sizin vasıflamalarınıza karşı Müstean (bütün bunlara rağmen yardımına sığınılan) yine O’dur” dedi.” (Enbiya-112)
Efendimiz (SAV)’in müşrikler dâhil herkese yaptığı bir açıklama var, ayette şu dua da dikkatimizi çekiyor: “Ya Rabbi, haklarında hükmü Bil-Hakk ver, adaletle ver. Bizim Rabbimiz Rahman’ül Müstean’dır.” Yani bütün itirazlarınıza ve vasıflamalarınıza rağmen Müstean O’dur; zorda kalınca sığınacağınız hep O’dur. Böyle!
Hanımlar cennete ayarlı
Bir parantez açıp, hanımefendileri ilgilendiren bir detayı paylaşmak istiyorum. Bir hadisten öğreniyoruz ki; “Cennet annelerin ayağı altındadır.” Yani eğilip alabileceğiniz kadar size yakındır. Bu kadar kolay! Anahtarını düşürmüş, etrafta arayıp durana deriz ki; “Uzakta arama. Ayağının altında, eğil al. Yanlış yerde arıyorsun.” Efendimiz (SAV) annelere diyor ki; yanlış yerde aramayın, ayağınızın altında, size bu kadar yakın! Onlara bu kadar yakın olanı görelim.
Anne, yapı olarak bütün insanlar gibi Rahman’dan bir eserdir ama Rahim taşır. Rahim aynı zamanda bir insanın meydana geldiği yerin ismidir de. Ne kadar özel bir merhamet ki; Allah’ın yaratma fabrikasını taşıyor. Dolayısıyla, kadın farkında değil ama bu haliyle o RahmânurRahıym’dir; yani cennete ayarı yapılmıştır! Ama o başka şeylerle meşgul… Allah onu özel olarak cennete ayarlı yapmış! Bir kadın bütün herkes gibi Rahmandır, yani Rahman’ın merhametiyledir, ama kadın (anne) olarak bir de Rahim görevi, annelik görevi yapmış; Allah o rahimde bir can oluşturmuş. Efendimiz ona; “öyleyse bu temsile göre yaşa, dikkat et” diyor.
Ancak “RahmânurRahıym” kadınlara ağır gelir, RahmânurRahıym özelliğini sindiremez ve yanlış yapar, çok kuvvetli bu güzellik onu sallar, fark edemez sapıtır, Allah muhafaza eylesin. Ama farkına varır da ona göre davranırsan kolay sana kolaylaşır; sana cennet kolaylaşır, çünkü halin kolay; RahmânurRahıym’sin. Başkasının “ayarlayayım” diye uğraşacağı şey sende hazır. Böyle…
Secde eden ve etmeyen
Rabbimizin, Billahi idrakıyla amenu ve amilus salihati halinde olan kullarına ahiretteki amacını da vurgulayalım, ef’al âleminde onları yaratmasındaki amacı da görelim:
“Selamün kavlen min Rabbin Rahıym; onlara Rabbin Rahıym’den Selam var.” (Yasin-58)
Fark ettin mi? O sana yalnızca Rahıym! Billâhi idrak ile inanıp yaşayana orada yalnızca Rahıym.
Ayette Rabbimiz “Rahman’a secde edin” dediğinde, ayetleri yalanlayanlar, yani inanmayanlar “Rahman da neymiş!” dediler. Oysa o ayeti duyan mü’minler, Rahman Sûresi’ni gören imanlılar, hepsi secdeye kapanmışlar; hadislerde görüyoruz.
“Görmedin mi ki; Allah (O dur ki), Semavat’ta kim var ve Arz’da kim var (ise hepsi); güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaç (cinsi), yürür canlılar ve insanlardan birçoğu O’na secde ediyor. (İnsanlardan) birçoğunun üzerine de azab hak olmuştur. Allah kimi hor hakir kılarsa, artık ona ikram edici yoktur. Muhakkak ki; Allah, dilediğini yapar.” (Hac-18) Bu da secde ayetidir, lütfen uygun olduğumuzda secdesini yapalım.
Bu ayet secde hususunda iki insan karakteri vasfediyor, iki insan tipi tanımlıyor: Secde eden ve etmeyen. Çok dikkat çekicidir ki herşey secde ediyor ama insanların bir kısmı secde ediyor! Bir kısmı ise secde etmiyor…
Bu noktadan itibaren, Fatiha Sûresi’nin ikinci ayetine geçiyoruz ve “el-Hamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn” diyerek devam ediyoruz.
“Yedi sema, Arz ve onların içindekiler (hep) O’nu tesbih eder. Hiçbir şey yok ki O’nun Hamdı ile tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihini anlayamıyorsunuz. Muhakkak ki O, Haliymen Ğafur’dur.” (İsra-44)
Hac-18 ve İsra-44. ayetler şu an içinde yaşadığımız hayat içindi. Sonrasında, özellikle Hesap Günü’nde durum nasıl, detaylı göreceğiz. Bir de cennet ehli için manzara nasıl, ona bakalım:
“Onların orada (Naim Cennetleri’nde)ki duaları; ‘Sübhaneke Allahümme’dir. Oradaki tahıyyeleri (karşılaştıklarındaki sözleri) ‘Selâm’dır. Dualarının sonu ise ‘el-Hamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn’dir.” (Yunus-10)
“Onlar; bize verdiği sözde sadık olan ve bizi dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurdunda (varis) kılana El-Hamdülillah (Hamd Allah’a aittir). Amel edenlerin ecri ne güzelmiş dediler.” (Zümer-74)
“Melaikeyi de arşın etrafını kuşatmış, Rablerinin hamdini tesbih ediyorlar halinde görürsün. Artık, aralarında Bil-Hakk (adaletle) hükmolunmuş ve “El-Hamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn” denilmiştir.” (Zümer-75)
Hesap günü; defter kapandı; sesleniliyor; El-Hamdü Lillahi Rabbil Âlemiyn!
Peki, dünya hayatındaki yönelişte, yani dünyada yaşarken Allah’a yönelişte nasıl bir tablo var?
“Yemin olsun ki; eğer onlara; “Sema’dan suyu indirip de ölümünden sonra onunla Arz’ı kim diriltti?” diye sorsan, elbette “Allah” diyecekler… De ki; “El-Hamdülillah.” Hayır, onların ekseriyeti akletmezler.” (Ankebut-63)
Ayeti biiznillah izah edeceğiz, izahı gelecek inşaAllah.
“Yemin olsun ki eğer onlara; “Semavat’ı ve Arz’ı kim yarattı?” diye sorsan, elbette “Allah” diyecekler. De ki; “El-Hamdülillah.” Hayır, onların ekseriyatı bilmezler.” (Lukman-25)
Fatiha’da seyahatimiz devam ediyor; “Bismillahir Rahmânir Rahıym”den sonra gündemimiz El-Hamdülillah.
Hesap gününde ve yaşadığımız dünyada “El-hamdülillah” hali nasıl? Onu anlamaya ve ayetlerle gündem yapmaya çalışacağız.
İsim doğru olsa da zihinlerindeki bozuk
Ankebut-63 ve Lukman-25 ayetlerindeki sorular Mekke müşriklerine. Ama cevap mü’minler için: Onlara bu tip sorular sorduğunda, elbette “Allah” diyecekler. Ama sen öyle deme, “El-hamdülillah” de! Onlar “Allah” dedikleri halde bilmezler, siz öyle demeyin! Ayette bunu okuyunca, bir şeye cevap olarak “Allah” demek yanlış mı gibi düşünülebilir. Hayır, ayette vurgulanmak istenen onun yanlışlığı değil. Bu ayetlerde El-Hamdülillah’ın önemi, El-Hamdülillah’ın ne demek olduğu anlatılıyor.
Bir kere anlıyoruz ki: Soru Mekke müşriklerine sorulduğuna göre, demek ki onlarda ALLAH İNANCI var.
Ancak, onların ayrıca Allah’a yaklaştıracağına inandıkları putları da var.
Şu çok dikkat çekicidir: Onlara, “Suyu indirip de, onunla Arz’ı kim diriltti? Semavatı ve Arz’ı kim yarattı?” diye sorulunca putlarının isimlerini saymıyorlar. Taptıkları putların kuvvet ve kudretsizliklerinin farkındalar, biliyorlar. Sorulunca da “Allah” diyorlar. Çünkü Hz. İbrahim aleyhisselam efendimizden gelen bir Allah inancı var, bu yüzden “Allah” diyorlar. Fakat Allah, onların “Allah” demesini kabul etmiyor. Çünkü, doğru isim kullanmalarına, yani “Allah” demelerine rağmen zihinlerindeki algı/zann bozuk!
İsim doğru, zihinlerindeki kimliklendirme bozuk!
Bu nedenle kabul etmiyor.
Ve bize; “siz, el-Hamdülillah deyin” diyor.
Esas bilgi burada gizli ve inşaAllah biz onu öğrenmeye çalışıyoruz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER