Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Aziz Aslan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

GERÇEK ZENGİNLİK

Başlangıçta Türkistan tarafında bir bölgenin hükümdarı iken vaki olan bazı ikazlarla hükümdarlığı bırakıp maneviyat sultanı olmaya azmeden, bunu da gerçekten başaran İbrahim Edhem (8. Yüzyıl) nefsini yokluğa ve mahrumiyete alıştırmış büyük velilerdendir.
Bir gün velilerden çağdaşı ve hemşehrisi Şakik Belh ile karşılaşır ve ona sorar:
-Ey Şakik nasıl geçiniyorsun?

Şakik Belh cevap verir :
– Bulunca yiyoruz, bulamayınca sabrediyoruz.

İbrahim Edhem;
– Horasan’ın köpekleri de aynı şeyi yapıyorlar, bulunca yiyorlar, bulamayınca sabrediyorlar, diye karşılık verdi.
Belh sorar :
-Peki siz ne yapıyorsunuz?

– Biz bulunca dağıtıyoruz, bulamayınca sabrediyoruz.
İbrahim Edhem’in amaç edindiği ve ulaşmayı başardığı yokluk ve mahrumiyeti o derece aşikâr, o derece göze batıcı idi ki görenlerde kendisine yardım hissi uyandırıyordu.
Varlıklı bir kişi İbrahim Edhem’ e yardım etmek ister.
İbrahim Edhem;
– Yardımını gerçekten zenginsen kabul ederim, der.

Adam gerçekten zengin olduğunu bir şeye ihtiyacı bulunmadığını söyler. Büyük veli sorar ;
-Ne kadar paran var?
– Üç bin altınım var.
– Dört bin olmasını istemezmisin ?

Elbette isterim.
– Beş bin olmasını?
– isterim.
– On bin altının olsa çok sevinirsin değil mi?
Şüphesiz çok memnun olurum.
Zengin olduğunu söylüyorsun ama sen gerçekten züğürdün birisin. Sen, on bin değil yüz bin altının olsa, yine kanaat etmez, fazlasını istersin. Kanaatı olmayan insan zengin sayılmaz. Gerçekten zengin olsaydın yardımını kabul edecektim.
Amacımız; bu vesile ile esas olanın mal mülk zenginliği değil, gönül zenginliği olduğuna, mal, mülk, makam zenginliğinin geçici olduğuna ve dünyada kaldığına dikkat çekmekti.
Gönlü zengin dostlara selam olsun.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER