Her şeyin başkenti – Kocatepe Gazetesi

22 Kasım 2012 Perşembe 02:00:00
  Afyonkarahisar Gelişim Platformu Derneği’nin 2-3 Haziran’da gerçekleştirdiği Afyonkarahisar Buluşması’na katılanlardan biriydim. Basın mensupları “Markalaşma” konusunda sunumlar yapmışlardı.
Uzun zamandır o sunumda dile getirdiklerimi yazmak istiyordum, fırsat olmadı, Ancak Zafer Havaalanı açılışı hazırlığı çerçevesinde bol “-ecek”li cümleler kurulması, o konunun tekrar gündeme getirilmesi gerektiğini düşündürdü bana.
O sunumdan yola çıkarak, ama biraz da durumu güncelleyerek birkaç kelam etmek isterim.
Bir kere şunu söylemek lazım:
Şehirler, aynı anda her şeyin başkenti olamaz.
Afyonkarahisar’a baktığımızda kent için “lezzetin, mermerin, sucuğun, tarihin, zaferin, lokumun, kaymağın, termalin, hatta patatesin başkenti” tanımlarının yapıldığını görüyoruz.
İlle de bir şeyin başkenti olacaksak, yumurta borsası Afyonkarahisar’dan belirleniyor, yumurtanın başkenti niye değiliz?
Latife bir tarafa “Her şeyin başkenti” olmak, bizim yerimizde saymamıza neden oluyor.
Mermerin başkentiyiz, ama yanı başımızdaki Burdur şu sıralar çok revaçta.
Ondan önce de Denizli, mermer konusunda iddialıydı.
Sucuğun başkentiyiz, ama Kayseri gibi bazı konularda bizden önde olan bir vilayet var karşımızda.
Tarihin başkentiyiz, Çanakkale’nin tanıtım konusunda bizden ileride olduğunu söylemek, bilmem yeterli midir?
Patatesin başkentiyiz, Niğde ya da Nevşehir’in de bu konuda iddialı olduğunun farkındayız.
Termalin başkentiyiz, ama Balçova ya da Kızılcahamam bizim belki 10 yıl önümüzden ilerliyor.
“Başkent” olduğumuzu savunduğumuz her konuda, karşımıza güçlü rakipler, bizi her haliyle sollamış şehirler çıkıyor.
İkinciliklerle avunsak, orada da biraz sıkıntı çekiyoruz.
Örneğin Mevlevilik’in Konya’dan sonra ikinci merkezi olduğumuzla ilgili tezimiz, ne ilginçtir ki Kütahya’nın da tezi.
İkincilik yarışındayız bir anlamda.
Bununla birlikte “başkent”lik iddiasının tarihsel anlamda bir karşılığı var mı çok merak ediyorum. Belli dönemlerde Dinar, Sandıklı, Bolvadin, Şuhut ön plana çıkmış.
Ama Afyonkarahisar’ın merkeziyle ilgili “başkentlik” iddiası havada kalıyor.
Yakın komşumuz Eskişehir’in lületaşı dışında öne çıkan bir ürünü, doğaltaşı var mı?
Benim aklıma gelen yok.
Ancak “Eskişehir” denilince “dükkanları, alışveriş merkezleri günün 24 saatinin büyük bölümünde açık olan, insanları şehir hayatını benimsemiş öğrenci kenti” tanımlaması geliyor aklımıza.
Afyonkarahisar’ın “her şeyin başkenti” olmak yerine sadece bir konuda yoğunlaşması gerekiyor.
Bir konuda yoğunlaşıp hakkını verdikten sonra, zaten diğer konular beraberinde gelecek.
Bir alanda yoğunlaşma ve uzmanlaşma kararı alındıktan sonra şehrin tüm kadroları da bu yönde çalışıp “marka şehir” hedefine ulaşabilir.
Yoksa “her şeyin başkenti” tezi, sadece kendimizi teselli etmekle sınırlı kalacak.
Markalaşma ile ilgili birkaç daha kelam edeceğim, ama bir sonraki Günebakan’a saklayayım.
Yoğunlaşma ve uzmanlaşma olmazsa atı alan Üsküdar’ı geçer mi bilmem; ama uçağa binen Brüksel’e geçer.