Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İSLÂM’DA SAVAŞIN ASIL NEDENİ FİTNEDİR

Muharrem Günay 15 Eylül 2017 Cuma 12:25:17
 

İslâm’da savaşın asıl nedeni fitnedir. Yani fitneyi, savaşa ve ölümlere yol açan kargaşaları, düzensizlikleri, zulmü ve bozgunculuğu önlemek için savaş yapılır. Bu duruma Kur’an-ı Kerimde şöyle dikkat çekilir:
 “Fitne ortadan kalkıp Allah’ın dini tam anlamı ile egemen oluncaya kadar onlarla savaşın.” (Bakara 2: 193)
 “Hiçbir fitne kalmayıncaya kadar” ehl-i küfürle savaşmak, genel bir dünya barışını hedef olarak gösterir. Her türlü fitneye son vermek, sulh ve sükûneti sağlamak ve Allah’ın dini ile dünyaya nizam vermek ve barışı (Nizâm-ı âlemi) sağlamak Müslümanlar için varılması gereken bir hedeftir. Öyle ki, dünyanın uzak bir köşesinde gayr-i Müslim bir devlet, bir başka gayr-i Müslim devlete zulmetse, Müslüman devletler bu fitneye müdahale etmeli, haddi aşanlara hadlerini bildirmelidir.
Allah yolunda cihadın bu ulvî gayesine, şu ayet işaret edilir:
 “Size ne oluyor ki, ‘Ya Rabbena, halkı zalim olan şu memleketten bizi çıkar. Bize, tarafından bir sahip gönder. Bize katından bir yardımcı yolla!’ diyen mazlum erkek-kadın ve çocuklar için Allah yolunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa, 75)
 “Dinin bütünüyle Allah’ın olması” hedefi ise, insanın insana kulluktan kurtulup, sadece Allah’a kul olmasını temin gayesine yöneliktir. Kur’an-ı Kerîm, Yahudî ve Hıristiyanlardan bahsederken, “Onlar, âlimlerini ve rahiplerini Allah’tan başka Rab’ler edindiler” der. (Tevbe, 31) Şüphesiz, herhangi birini Rab edinmek için, ona “Rab” namını vermiş olmak şart değildir. Üstteki ayeti açıklayan hadiste belirtildiği gibi, Allah’ın hükümlerini bırakıp rahiplerin helal kıldığını helal, haram kıldığını da haram kabul etmek, onları Rab edinmek demektir. (Tirmizi, Tefsir, 9-10)
İslâm hür bir ortamda tebliğ edilebilmeli, bu dine girmek isteyenlere engel olunmamalı ve bu dini yaşamak isteyen her fert, serbestçe yaşayabilmeli, kimse dininden dolayı fitneye düşürülmemeli, ezaya ve cefaya maruz kalmamalıdır. İşte cihad, bu hürriyetleri sağlamak ve bu hususta ortaya çıkan engelleri aşmak yapılır. Önündeki engeller kaldırıldığında, bütün insanlığın koşarak gireceği tek İlâhi din, İslâm olacaktır.
Şüphesiz, “Dinin bütünüyle Allah’ın olması”, başka dinlere hayat hakkı tanımamak, o dinlerin mensuplarını zorla İslâm’a sokmak anlamında değildir. Tatbikatta da böyle olmamıştır. Hz. Peygamber devrinden günümüze kadar, İslâm devletleri bünyesinde başka din mensupları rahat bir şekilde yaşamışlardır. Gerek ülkemizde gerekse diğer İslâm ülkelerindeki aynı durum günümüzde de değişmemiştir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER