Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

5. ASLAN BURCU (23 Temmuz – 22 Ağustos)

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 20 Haziran 2017 Salı 12:28:52
 

-9-
Tanrısal kavgaları Boğa, Akrep, Kova iledir.
Aslan Burcu insanının küfre kapı açan başlıca özelliği nedir? Bütün burçlardaki ortak özellik olan “Müstakilen VAR ve Muhtar” iddiası onun için de geçerlidir. Ancak, Aslan Burcu insanı “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasının, kendi adına “BEN” demenin ve dûniHİ mânâda hürriyetin gözle görülebilircesine en belirgin olduğu gruptur. Aslan Burcu adeta saydığımız bu üç şeyin harmanlandığı bir sûreti ortaya çıkarır. “Müstakilen VARIM” iddiası, kendi adına “BEN” ve dûniHİ mânâda hürriyet onda harmanlanmış ve sûrete dönüşmüş gibidir. Konumuzun ismiyle tarif edersek, Aslan Burcu insanı küfrün sûreti gibidir.
Mütekebbir davranışın çok belirgin olduğu, kibrin surete büründüğü insanlarda, “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasının hangi özellikle kaynaştığı, hangi iki özelliğin et-kemik olduğu çok önemlidir. Özellikle kibrin yüksek olduğu burçlarda bu özelliğe de bakacağız. Burada şunu demek istiyorum: Et ve kemik birbiriyle öyle birdir ki birbirlerinden ayrı olmazlar, birlikte mânâ ifade ederler. O yüzden, bazı özellikler için et-kemik gibi birbirlerine girmişler, bu kadar sıkı fıkılar mânâsında “et ve kemik gibi” denir. Kendisinde mütekebbir davranışın çok belirgin olduğu bir burçta hangi özelliğin mütekebbir davranışla et-kemik gibi olduğunun bilinmesi önemlidir. Konumuz kapsamında, o burç insanının dünya ve ahiretini etkileyen en önemli şey o özelliktir.
DûniHİ algı sebebiyle Aslan Burcu insanında esfele sâfiliyn bir açılım göstermiş olan cömertlik, ana özellik olarak “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasıyla ortaya çıkan “müstakil Kibriya zannı”yla et-kemik kıvamındadır. Aslan Burcu’nun kibri kemikse, yani onun küfre yol açan “Allah’a karşı ben de müstakilen VARIM ve muhtarım” iddiası kemikse; ondaki cömertlik duygusu da bu kemiğin etidir. Böyle sıkı fıkılar.
“Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiaları, onların hayat tarzlarının, fikirlerinin, bakış açılarının her yerini kaplamış hâkimiyeti ele geçirmiştir. Her fiillerinden “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası süzülür çıkar. Bu ne demektir? Her fiillerinden küfür akar!
Kendi adlarına “BEN” demelerinin statüsü zanlarınca o kadar değerli ve yüksektir ki diğer “BEN”lere tepeden bakarlar. Onlara göre, “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddialarını korumak için bir gayret göstermelerine gerek yoktur, bu konuda bir şeye ihtiyaçları yoktur. Ancak başkalarının “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddialarının güvencesi olmayı severler. Başkalarının iddialarını kendi korumaları altına almak isterler ama kendilerinin korunmaya ihtiyaçları yoktur. Kibirlerine bu kadar önem verir, güvenirler, “Benim kibrimi korumak, güvende tutmak kimin haddine” diye düşünürler.
Çevrelerinde gelişen her işe, her konuya hiç farkında olmadan “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiaları ile oluşturdukları statünün kuvveti gereği karışma ihtiyacı duydukları için olayları ve insanları yönlendirmeye çalışırlar. Bu davranış “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasının ilâh statüsünü sergileyişidir. Statülerinin sunumunda kibirlerini desteklemek ve beslemek amacıyla para ve dış görünüme bir araç olarak önem verirler.
Kendi adına “BEN” demesinin kuvvetine o derece güvenir ki yanlış yapabileceğini hiç hesaba katmaz. Bu sebepten ilişkilerinde doğru değerlendirmeler yapamaz, çoğu kere yanlış arkadaşlıklar kurar ve zarar görür.
Kendi adına “BEN” derken kastettikleri statünün değerinin anlaşılmasını, bilinmesini isterler. Yalandan da olsa statülerinin övülmesinden memnun olurlar. Yani küfürlerinin övülmesi hoşlarına gider. Peki, bu durum onlara ahirette hatırlatılınca ne yapacaklar? Eğer bulundukları ortamda statüleri dikkat çekmemişse, yani küfürlerinin kuvveti fark edilememişse, övülmüyorlarsa kendilerine ihtiyaç duyulduğu vurgulanmıyorsa sessizleşir ve oradan uzaklaşırlar.
DûniHİ algıyla konuyu değerlendirenlerin esfele safiliyn hayat tarzı içerisinde Aslan Burcu insanının meziyetleri diye sundukları özellikler, aslında onun kendi küfrünü beslemek adına “hindi gelecek yerden tavuk esirgenmez” diyerek yaptıklarıdır. Aslan Burcu’nu dûniHİ algı ve zann’larıyla anlatan kişi kendisinin de içinde yaşadığı dûniHİ algının ne olduğunu bilmediği ve esfele sâfiliyni tek hayat tarzı zannettiği için o özellikleri bir meziyet olarak anlatır. Bir kaç örnek verelim.
Esfele sâfiliyn hayat içerisinde Aslan Burcu için yorum yapanlar, “Evet, Ben duygusuna çok düşkündür ama cömerttir” diye cömertliğini avantajmış gibi ortaya koyarlar. Hayır, bu kadar kibirli olan birisi cömert olamaz! Onun cömertliği hindi gelecek yerden tavuk esirgenmez duygusuyla yaptığı hamlelerdir. Şimdi onları sıralayacağız. Kendi adına “BEN” diyerek takdim ettiği statüyü zirvede tutabilmek amacıyla yapar bunları. Bu ilâhı zirvede tutabilmek için yaptıkları nelerdir?
İstedikleri kılığa bürünürler, rol yapabilirler. Sıcakkanlı, sevecen ve ılımlı gözükürler. Cömert olurlar. Sevdiklerine düşkün ve koruyucu gözükürler. Sorumluluk yüklenirler. Herkese iyi niyet sergilerler. Kendilerine güvenenleri yarı yolda bırakmazlar.
Bütün bunları organize çalıştıran bu kişi, ben size bu şekilde davranırken siz nasıl olur da bana karşı gelirsiniz diye düşünerek, söylediklerinin, önerilerinin beğenilmemesine katlanamaz. Bakın onun hakkında söylenen bu kadar özellik sıraladık. Ancak eğer onun ilâhlığına karşı geldiysen, onun söylediğine, fikrine katılmadıysan, önerisini beğenmediysen, işte o zaman tanrısal alanını koruyacağı gücü bir hücum olarak dışarıya çıkar. Hayatta çok rastladığımız şeylerdir. “Hindi gelecek yerden tavuk esirgenmez” duygusuyla yeni girdiği bir ortamda bir iyi niyet, bir cömertlik sergiliyordur, çevresindekiler bu sahte davranışlara aldanarak rahat davranır ve kendi görüşlerini ortaya koyarlar. Bu durum Aslan Burcu insanının tanrısal alanlarına müdahale ise hemen ilâhlığının bayrağını açar, ona “Sana haddini bildirmek lazım” mânâsına gelen öyle bir davranışta bulunur ki karşısındakiler şaşırır kalır.
Hatalı olduğu birşey ortaya çıkarsa kıvrak bir zekâyla sorumluluğu başkasına kaydırır. Oysa böylece kendisi Hakk’tan kaymış olur.
Yönetmeyi sever ama yönetilmeyi dûniHİ mânâdaki hürriyetlerine hakaret sayar.
Zorda kalınca öfkeyle tanrısal alanlarını korurlar, fırsatını bulunca da cinsellikte statü sergileyerek kibirlerine cinsiyet, cinsiyetlerine kibir kazandırarak bunu yaparlar. Böylece “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddialarını besler, küfürlerini coştururlar.
Aslan Burcu bu özelliklerle dünya hayatında kendince iyi bir ömür sürebilir. Ancak karşılığı, “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası ile olmak koşuluyla, ahirette cehennemdir. Bu özellikler varken hayatına müslümanlık amellerini eklemiş olması hiç bir şeyi değiştirmez, bütün amelleri boşa gider.
Aslan Burcu’nun aralık kapısı hemen hemen yoktur. Bir kapısı vardır, et-kemik haline gelmiş olan kibre dayalı cömertlik! Dolayısıyla, Allah lûtfeder de Hakk nedir öğrenirse, görürse, anlarsa, o zaman onda et-kemik mesabesindeki kibir ve cömertlik sayesinde Asıl Mütekebbir’in Allah olduğunu anlar. Rabbim lûtfederse anlar ve kibir ile cömertliğin o et-kemik haline gelmişliği yüzünden onu hemen sahibine cömertçe, hiç düşünmeden teslim eder. Hiç beklemeden teslim eder. Yararlanabilirse, et-kemik haline gelmiş o cömertliğin gerçek amacı için kullanması onu kurtarır. Dünya genelinde baktığınızda nasıl bir şansı var bilemiyorum.
İnsan bir şeyi kaybedince çok iyi tanımlar. Hayatını üzerine bina ettiği ve sahip çıktığı kibri, cömertliği sayesinde birden sahibine verince neyi verdiğini iyi tanımlar. Böyle bir faydası olabilir.

Burçlar ve Küfürler-9-

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti