Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

7. TERAZİ BURCU (23 Eylül – 22 Ekim)

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 22 Haziran 2017 Perşembe 12:32:18
 

-11-
Terazi Burcu insanının tanrısal kavgaları Koç, Yengeç ve Oğlak burçlarıyladır.
“Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası ile kendi adına söylediği “BEN”in statüsünün diğer “BEN”ler tarafından anlaşılıyor, takdir ediliyor olmasını arzular. Çünkü ilân ettiği Sözde İlah’ın kendisiyle barışık, dengelerini oluşturmuş, mutedil bir ilâh olduğunu düşünür ve bu dengelerin bozulmaması için rahatlık ve lüksü hak ettiğine inanır. Kendini beğenen bu iç duygusunu gülümseyen bir yüzle ve cömert hareketlerle maskeler. Fiziksel olarak da gösteriş sergileyerek kibrini ortaya koyar. Kendini beğenmişliğini güler yüzle maskeler ama beden diliyle kendine göre takdim edeceği bir kılıkla onu sergiler.
Kendi adına söylediği “BEN” ile ilân ettiği ilâhlığına ihtiyaç duyan “BEN”leri daha çok sever ve kollar. Aslında bu “ilâh ve tebaası” manzarasıdır. Terazi Burcu’nun önemli bir özelliğidir bu: İlân ettiği ilâha çevresindekileri, ona ihtiyaç duyanları tebaa yapar. Kim onlar? Onun ilâhlığına ihtiyacı olanlar, ona sığınanlar, onu sevenler. Bütün bunları kendisine tebaa yapar ve tebaasını kollar, sever. Aslında bu bir “ilâh ve tebaası” oyunudur.
Aynı kişi, bunun yanı sıra, alanlarında zirveye çıkmış “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası sahiplerini takdir eder ve sever, böylece kendi küfrü yanı sıra onların küfrünü de tasdik etmiş olur. Terazi Burcu ilâhının sevdiği iki grubu söylüyoruz: Birisi onun ilâhlığına ihtiyaç duyan, ona sığınan diğer “BEN”ler ki onları “bunlar benim tebaam” diye sever. Bir de zirvedekileri sever. Ancak kendine sığınanları sevmesiyle zirvedekileri sevmesi farklıdır. Zirvedekilere olan sevgisi karşı konulmaz bir kıskançlık barındırır. Tebaasını sevmesiyle zirvedekileri sevmesi bu açıdan farklıdır. Kendine sığınanları sever ve kollar ama zirvedekileri kollamaz, sever ama kollamaz. Çünkü onların kendilerini değil sahip olduklarını arzuluyor ve seviyor. Zirvedekilerin sahip olduğu şeyi seviyor; onları, zatlarını sevmiyor. Bu yüzden onları kollamaz, tam tersine kıyas yapar ve kıskanır. Ama bir yandan onlara “Beni de aranıza alın, ey zirvedekiler” bakışıyla bakar. Böyle bir sevgi.
DûniHİ algı ve zann’ları şemsiyesi altında “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası Terazi Burcu insanını şaşkına çevirir de kendindeki çelişkileri fark bile edemez. Kendi adına söylediği “BEN”in statüsü yalandan hoşlanmazken çok büyük bir beceriyle yalan söyleyebilir ve statüsünü yüksek hissettirebilmek için yapamayacağı vaatlerde bulunabilir, yapamayacağı şeyleri kolaylıkla vaad eder.
Terazi Burcu insanının küfrü yani kibri adalet duygusu ile et-kemik gibidir. Ondaki et-kemik özellik budur; kendisindeki küfrü açan kibir ve ona yapışmış adalet duygusu et-kemik örneğidir. Bu sebepten, kendi kibriyâsının adaleti temsil ettiğini zanneder. DûniHİ algı ile bakınca kendi kibriyâsı ona hakkı, hukuku, adaleti temsil eden gibi görünür. Bu zanla adalet ve insan hakları peşinde koşar.
Esfele safiliyn hayatta insanları bir ortak noktada buluşturan olduğunu sanar. Bu da Terazi Burcu’nun çok önemli bir özelliğidir. Kendisinin insanları anlaşabilecekleri bir ortak noktada buluşturan, onları kaynaştıran olduğunu zanneder. Hedefi dostlukların mükemmel olmasıdır, mükemmel dostluklar aradığı için böyle davranır. Bu sebeple, başkalarının yaşantılarına karışmayı, yönlendirmeyi kendisi için görev görür. Ama bütün bunlar zannetmekle kalır. Yani sonuç şudur ki bu konularda daha sonra ona “hevesliydi” denilecektir. Çünkü bütün bu gayretlerine rağmen hiçbir başarı elde edemez ama öldükten sonra arkasından “nelere hevesliydi?” denildiğinde, “bunlara hevesliydi” derler. Çünkü esfele safiliyn hayatta daima haksızlık, kavga, hırs savaşları, üstünlük sağlama plânları hâkimdir. Bu hâkimiyetin içerisinde Terazi Burcu insanının “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasıyla ortaya koyduğu statü aptal muamelesi görür.
Kibir ve adalet onda et-kemik örneği oluşturduğu için, bu ikilinin adalet kısmı gereği, Terazi Burcu insanı esfele sâfiliyn içinde de olsa iyi ve kötü olanı ayırabilen, görebilendir. Kendisindeki özellik sebebiyle “şu iyi, şu kötü” diye ayırdı. Ancak, ayırdı da ne oldu? Boş iş! Çünkü dûniHİ algısı gelir, zanlarıyla devreye girer ve yine bir şey değişmez. Yani iyi ve kötüyü ayırdığını görünce onun küfrü devreye girer, kibri meseleye tavrını koyar ve kişi yine bildiğinden şaşmaz, görüşünden taviz vermez, eskisi gibi düşünmeye ve yaşamaya devam eder.
Onda et-kemik özellik gösteren kibir ve adalet ikilisini temsil etmek üzere kendi adına söylediği “BEN”in enerjisini ise sevgi oluşturur, adaleti ararken ve anlatırken konulara bu duygu ve enerjiyle yaklaşır. Ve böylece, Terazi Burcu insanının bu sevgi tutkusu küfrüne romantik bir elbise giydirir.
Terazi Burcu insanının “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasını besleyen ikili söz konusu olduğunda ise; cinsellik platformunda statüsünü konuşturmayı kibrinin rahatlatıcı yanını sunmayı plânlarken, tanrısal alanını korumak amacıyla öyle bir öfkelenir, kasırga gibi eser, şiddet bile uygulayabilir. Hâl böyle olunca ortada ne adalet ne hukuk ne sevgi ne uyumlu arkadaşlık kalır. İşte küfrün galibiyeti! Ve işte Terazi Burcu’nun küfrü!
Eğer Terazi Burcu insanı “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasından vazgeçmek isterse, dûniHİ algı ve zann’larına sırtını döner hanif olursa, yaşantıya hanif hayat tarzı ile yaklaşırsa onun aralık kapılarına bakınız.
Terazi Burcu insanının güçlü adalet duygusu vardır. Bu Rahman esmasının izidir.
Sevdiği söz konusu olunca adaleti unutabilir. Bu çok önemli bir örnektir. DûniHİ algıyla yapılan yorumlarda bu onun olumsuz bir özelliği olarak geçer. “Terazi Burcu insanı adalete çok tutkundur ama sevdiği söz konusu olursa adaleti unutur” derler. Aslında öyle zannederler, fakat öyle değildir. Terazi Burcu insanının da haberi yok ama o ikisi ayrı şeylerdir. Onun güçlü adalet duygusu Rahman esmasının izidir. Peki, sevdiği söz konusu olunca adaleti uygulamayan kimdir? Allah’tır. Mü’mini sevince adaleti kaldırır, hediye verir, bu Rahiym ismidir. DûniHİ algı yorumcuları ve o algıyla yaklaşanlar bunu anlamazlar. Rahiym isminde adalet olmaz. O isim hediye, ikram, nimet üzerinedir, “İman nuru taşıyana fazlasını veririm” der. Ondaki bu özellik onun izidir, gâfil olduğu için haberi yok. Sevdiği söz konusu olunca adaleti unutabilir. Çünkü o Rahiym esmasının izidir. Allah’ı seversen, Allah’ı sevenleri seversen onlara adaletle mi davranacaksın? Fazla verirsin. Çünkü o Rahiym Allah’ın özelliğidir.
Mükemmel arkadaşlık hedefidir. Ancak elbette esfele sâfiliynde böyle bir ilişki bulamaz. Ama “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasından vazgeçerse “mü’minler ancak kardeştir” ne demektir, onu anlar. Çünkü o özellik onda o âyetin izidir. Mükemmel arkadaşlıklar hedefi, Terazi Burcu’nda açılan bir âyet izidir, “Mü’minler ancak kardeştir” ayetinin izidir.
Uyumlu ve dengeli bir hayat ister, onun için de insanları anlaştırmaya çalışır, uğraşır. Ama gayretleri hep boşa çıkar, bu yüzden ona “aptal” derler. Hayır, hiç öyle değil! Bu özellik de ondaki bir ayet izidir. “Sizi orta ümmet olarak yarattım, sizi orta ümmet yaptım, siz orta yol ümmetisiniz” âyetinin ondaki izidir.
Konuşarak anlaşmayı sever. Bu ise “Din nasihattir” hadisinin ondaki izidir. İyi ve kötüyü ayırabilir, tanıyabilir. Hani normal hayatında ayırıyordu da dûniHİ algı gelip engelliyordu, çünkü şeytanın işi o. Oysa o özellik Hakk ve bâtılı ayırabilsin diye vardır ve Furkan isminin izidir.  Yalandan nefret eder. Bu ondaki “Rabbim Allah’tır!” sözüne sahip çıkmanın izidir. Çok cömerttir. Eğer bu özelliğiyle o “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasını anlarsa bu iddiasından hemen vazgeçer ve kendi adına söylediği “BEN”i sahibine teslim eder.
Sevgi “BEN” duygusunun enerjisidir onda. Bu özellik esfele safiliyn yaşantıda bir işe yaramıyordu ama şimdi onun Vedud esmasının izi olduğunu görür. Güzel mefhumunu ve notalandırılmış sesleri sever. Öğrenirse, Allah’ın yarattıkları güzeldir ve onlar notalandırılmış ses verir. Tam Terazi Burcu’na göre bir sünnetullah.
Enteresan bir özelliği ve aralık kapısı da şudur: Madde ile mânâ arasında uyum kurabilir. İşte bunu esfele sâfiliyn dûniHİ idrak izah edemez. Bu Terazi Burcu insanında neyin izidir biliyor musunuz? Mânâları çakıştırabilme yönteminin izidir. Gördünüz mü Terazi Burcu’nu? Bir yanda küfür, bir yanda Hakk. Haydi, Terazi Burcu! Tercihini yap. Mesele budur. Yeter ki hayat tarzına hanif yaklaş. O zaman özelliklerinin aralanmış kapılar olduğunu görürsün.

Burçlar ve Küfürler -11-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti