Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ALÇAK GÖNÜLLÜLÜĞÜ – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 28 Nisan 2013 Pazar 03:00:00
  Peygamberimiz hem vakarlı hem de çok alçak gönüllü idi. Asla büyüklüktaslamaz, bir yere gittiği zaman kendisine ayağa kalkılmasını ve elinin öpülmesini bile istemezdi. Bir defasında adamın biri elini öpmek isteyince Peygamberimiz elini geri çekmişti. Bir meclise gittiği zaman boş bulduğu yere oturur, ayaklarını başkalarına karşı uzatmazdı.
O, şöyle buyurmuştur:
«Kim Müslüman kardeşine alçak gönüllü davranırsa Allah onu yükseltir. Kim kibirlenir, üstünlük taslarsa Allah onu alçaltır.»
Peygamberimiz; zengin, fakir ayırımı yapmaz, kendisini bir hizmetçi dâvet etse bile, giderdi. Yoksul ve fakirlerle birlikte oturup yemek yer, en fakir kimselerin evlerine giderek hal ve hatırlarını sorardı. Hastaları ziyaret eder, iyileşmeleri için dua ederdi. Hasta olan bir Yahudi gencini de ziyaret etmişti.
Başkaları konuşurken sözlerini kesmez, onları dinlerdi. Hayatı son derece sade idi. Kendisine ikram edilen yemeği severek yerdi. Sevmediği bir yemek olursa yemez, fakat yemeği asla kötülemezdi. Peygamberimiz kendisine fazla hürmet edilmesini ve aşırı şekilde övülmesini uygun bulmazdı.
Peygamberimizin Hoşgörüsü ve Bağışlayıcılığı
Peygamberimiz, güler yüzlü, yumuşak huylu ve son derece nazik idi. Kaba ve kırıcı değildi. Ağzından kırıcı bir söz çıkmazdı. O, ömründe hiç kimseye kötü söz söylememiş, kırıcı bir davranışta bulunmamış ve kimseyi azarlamamıştır.
On yıl Peygamberimizin hizmetinde bulunan Enes (r.a.) diyor ki: «Peygamberimiz bana hiçbir gün “öf” bile demedi. Yaptığım bir şey için bunu niye yaptın, yapmadığım bir iş için de niye yapmadın diye beni azarlamadı.»
«Bazıları şöyle yapıyor, şöyle söylüyor, hâlbuki bunlar doğru değildir» gibi umumi sözlerle nasihat eder ve böylece kimseyi utandırmadan kusur ve hataları düzeltirdi. Kendisine bir şey ikram edilse az da olsa onu küçümsemez, ona değer verirdi. Yapılan iyiliğe karşılık verir, iyilik yapanları hayırla anardı..
Peygamberimiz çok vefakâr idi. Kendisine iyilik yapanları hiç unutmaz, onları daima hayırla anardı. İslâm’ ilk kabul eden saygıdeğer eşi Hz. Hatice idi. Peygamberimiz ahlâk ve fazilet örneği hanımını ölümünden sonra da unutmamıştır. O’nu daima hayırla anar, koyun kestiğinde etinden Hz. Hatice’nin yakınlarına da gönderirdi.
Peygamberimiz, sütannesi ve sütkardeşlerine de saygı duyar, yakından ilgilenirdi. Sütannesi Halime, kendisini ziyarete geldiği zaman O’nu «anacığım, anacığım» diye karşılamış, altına elbisesini yayarak oturtup saygı göstermişti.
O, çok bağışlayıcı idi. Uhut savaşında düşmanlar, Peygamberimize ok atmışlar, üzerine taş yağdırmışlar ve O’nun mübarek dişini kırıp yüzünü yaralamışlardı. Onların bu davranışlarına karşılık Peygamberimiz kötü söz söylememiş, onlara beddua etmemiştir. O, yüzündeki kanları silerken şöyle demiştir:
«Allahım! Milletimi bağışla!. Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.»
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
«Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret ve bilgisizlere aldırış etme.»
Peygamberimiz kendisine karşı yapılan kötülükleri bağışlamış, eline fırsat geçtiği halde kimseden intikam almamıştır. Ancak başkalarının haksızlığa uğramasına ve zarar görmesine razı olmamış, hak ve adaletin yerini bulmasına özen göstermiştir. Şüphesiz şahsımıza karşı işlenen kusurları, yapılan haksızlıkları bağışlayabilmek yüksek bir duygudur.
Sevgili Peygamberimiz kendisine yapılan onca kötülüğe karşı hiç kimseye beddua etmemiştir. Kendisinden herhangi bir kimseye –ister Müslümana ister kâfire, ister umumi olsun, ister hususi olsun- beddua etmesi istendiği zaman bedduadan derhal duâ etmeye geçmiştir. (Müslim, Buhari)
Hayatı boyunca hep af ve hoşgörü yolunu tutan, kimseye küsmeyen ve dargın olmayan Sevgili Peygamberimiz ümmetine de aynı yolu tavsiye etmiş ve şöyle buyurmuştur.
”Haklı olduğu halde, Allah rızası için dargınlığı, küslüğü bırakan bir mümine Cennette bir köşk verileceğine kefilim.“

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER