Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

GAZETECİLİK NEREYE? – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 10 Ocak 2018 Çarşamba 13:53:00
 

Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. 4 Ocak 1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarına önemli iyileştirmeler getiren ve sosyal haklarını güvence altına alan 212 sayılı yasanın kabul edilmesi ve 10 Ocak 1961 günü Resmi Gazete’de yayınlanması üzerine, o tarihte 9 gazete sahibi (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul, Yeni Sabah) yasayı protesto etmek için 3 gün süresince gazeteleri yayımlamama kararı aldılar.
10 Ocak 1961 sabahı, gazetelerini ellerine alan okuyucular, “Gazetemizi 3 Gün Kapatıyoruz” başlığıyla ve altında da dokuz gazete patronunun ortak bildirisi ile karşılaştılar.
Babıâli’de ‘Dokuz Patron Olayı‘ olarak anılan bu gelişme karşısında, gazetecilerde 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla, İstanbul Gazeteciler Sendikası binası önünde toplanarak, valiliğe kadar yürüdüler. Gazeteciler Sendikası da aynı gün yaptığı toplantıda, patronların üç günlük boykotları süresinde, ‘Basın’ adlı bir gazete yayınlama kararı alarak, 11, 12, 13 Ocak 1961 tarihlerinde kendi gazetelerini çıkardılar.
İşte o tarihten sonra 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlandı.  Yalnız 12 Mart 1971 askeri müdahalesinden sonra çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak tarihi, “Bayram “olmaktan çıkarıldı ve “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak anılmaya başlandı.

 

KEŞKE HER ŞEY MADDİYATLA HALLEDİLEBİLSEYDİ!

 

Biz de naçizane dünyaya gözünü açtığından beri bu meslekten nasibini bulan, aklının erdiği günden bu yana basın camiasının içerisinde olan birisiyiz. İlkokul çağlarında hurufat kasaları arasında tipo baskı tekniğinin çıraklığını ve gazete dağıtıcılığı yaparak ilk harçlığımızı kazandık. Musahhihlikten mürettipliğe, operatörlükten karanlık odaya kadar teknik kısmın her kademesini, muhabirliğin her çeşidini, baskı ve dizgi aşamalarının tamamını görüp-öğrenerek bu günlere gelmiş, aile onurumuz Kocatepe Gazetesi’nin emanetçiliğini yapan bir “gazeteci”yiz.
Bu sebepten dolayı 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle mesleğimize yönelik birkaç söz söylemek isteriz. Gazetecilik mesleği bugün hiç olmadığı kadar önemli, ve yine hiç olmadığı kadar itibarsız bir dönemden geçmektedir. Yazılı ve görsel basın alanlarında eskiye oranla büyük iyileşmeler sağlanmış, olumlu yönde aşama kaydedilmiş olsa da, internet teknolojisi ile “basın-medya-gazetecilik” mesleklerinde yepyeni bir boyuta geçilmiştir.
Yazılı, işitsel ve görsel basın yayın organları internet devrine uyum konusunda büyük efor sarfederek dünyadaki emsallerinden oldukça iyi konuma geldiler ülkemizde. Afyonkarahisar’da da bu böyle. Bakın bizim emsalimiz illere, Afyonkarahisar’daki gazetelerin, radyoların, televizyonların nasıl önde, nasıl kaliteli, nasıl meslek ahlakı içerisinde yayınlarını sürdürdüklerini görürsünüz. Birkaç istisna her yerde çıkabilir. Teknoloji açısından ortada bir sorun görünmüyor. Ama keşke her şey teknoloji ile, maddiyat ile halledilebiliyor olsaydı.

 

İNTERNETTE KÖR TUTTUĞUNU ÖPÜYOR

 

İşin özü, mesleğin gereği olan konularda maalesef yerlerde sürünüyoruz. Özellikle internet sayfalarında… Ne kuldan utanma arayın, ne Allah’tan korkma. Ne kanundan çekince arayın, ne yüz kızarması…
Maalesef durum bu.
Yeri, adresi, telefonu, ismi, cismi bilinmeyen sitelerde, sosyal medyada meczup, tetikçi, hain tiplerin açtığı hesaplarda, yüzlerce, binlerce insan hakarete, iftiraya uğruyor, tehdit ediliyor. Adı, adresi belli olup da arı-piri yemiş, toplumsal hayatın hiçbir gereğinden nasibini alamamış, dini-ahlaki değerlerden bihaber, neidüğü belirsiz kişilerin yaptıkları da ortada.
Namuslu insanların ailelerine, şahsiyetine, onuruna saldırıyorlar. Uydurma dedikodular, sahte belgeler, dosyalar, kurmaca ifadelerle bir kanunsuzluk, bir haydut düzeni kurulmuş internette. Sosyal medya bunun tetiği görevini görüyor. İnsanların hayatlarını karartmak, ekmeğinden işinden etmek, itibarsızlaştırmak ve geleceğini söndürmek için taammüden saldırıyorlar. Bazen bu saldırılar bugünün parasıyla 5-10 TL, bir porsiyon yemek, bir tek kalem, bir ajanda, ya da bir “aferin”e yapılabiliyor. Bilerek, isteyerek, bilinçli bir şekilde yapılıyor bu. Ülkenin önemli siyasetçisi olmak, değerli bir bürokrat olmak, onurunu, haysiyetini her şeyin üzerinde tutmak engel değil bu saldırıların hedefi olmaya.
Hatırlayın, iktidar partisinin ülke genelindeki büyük kongresi öncesinde devletin en üst düzey yöneticileri de internet terörünün namlusu önüne düşmüştü, magazin dünyasının değerli isimleri de. Afyonkarahisar’a gelelim, yanında yüzlerce adam çalıştıran, milyonlarca vergi ödeyen, sosyal hayatta gerekli her yere destek olmaya çalışan bir işadamı, 300 TL’ye kurulan bir internet sitesinin karşısında aciz kalabildi bu memlekette.

 

HERKES NAMLUNUN UCUNDA

 

Siyasi hayatta yükselmek için, vergi rekortmeni bir işadamı olabilmek için, kıymetli bir sanatçı olabilmek için nice emek verilmesi gerektiği herkes için malum. Peki ya bugünkü manada “gazeteci” olabilmek için hangi emeğe gerek var. Biz söyleyelim, herhangibir işyeri açmak için bu memlekette 8 ayrı yetkili mercinin imzasını almak gerekirken, bir gazete yayınlamak ya da internet sitesi açmak için Cumhuriyet Savcılığı’na verilecek bir dilekçe yeterli.
Cebinizde paranız olmasa da olur, hele bir siteyi kurun, mitralyöz gibi kaleminizin ucunu sağa-sola doğrultmaya başlayın, para zaten gelecek. Onca Belediye Başkanı, onca siyasetçi Belediye kaynaklarından size para aktarıp, üç-beş yaldızlı söz yazdırabilmek için sırada bekliyorlar. Bilmiyorlar ki verdikleri 100-150 TL harçlık kesildiğinde en büyük düşman kendileri olacaklar. Böylece bir kısır döngünün içine girip, hem kendilerine hem kamu kaynaklarına yazık edecekler. Canavarı sizler besliyorsunuz, yarınki düşmanınızı siz büyütüyorsunuz, farkında değilsiniz!…
“Üç kuruş ver müslüman et, beş kuruş ver gavur et” mantığında, parayı kim verirse onun borazanını öttüren sayısı o kadar çok ki…

 

ÇARE TOPLUMDA VE YASALARDA

 

Peki böyle mi olmalı, böyle miydi eskiden?
Bize bu konuda dert yanan bir çok siyasetçi, bürokrat, gazeteci dostumuz var. Ama görüyoruz ki o dert yandıkları kişileri gördüklerinde “aman bana bulaşmasın” zihniyetiyle bu “değersiz” kişiliklere en çok değeri onlar veriyorlar. Bir kişi yaptığı onca yanlışa, onca kötülüğe rağmen protokolden itibar görürse, siyasetçiden iltifat görürse, gazeteciden muhabbet görürse yanlışından, hatasından döner mi, kurtulabilir mi?
Çözüm nerede peki?
Çözüm toplumun kendisinde ve yasalarda. Nasıl ki gazeteler, radyolar, televizyonlar istihdamdan vergiye kadar, yazdıkları, söyledikleri sözlerden, tirajına, reytingine kadar kontrol altında ise, internet medyası da böyle kontrol altında olmalıdır. Sosyal medya sitelerini, bilgi paylaşmaya, Türkiye’de yasal yollarla çalışmalarını sağlayacak kanuni düzenlemelere ihtiyaç var. Yeni kanuni düzenlemeler gerek. Yasalara aykırı davranan insanları adalete teslim edecek bir düzen kurmalıyız.
Herkes şikayetçi, herkes bir gün muhakkak mağdur durumuna düşüyor. Ahlak, hukuk, kanun, edep, adap kalmadı. Hakkımızı arayacağımız bir düzenleme gerekiyor. Ve bir de en önemlisi: Toplum hak etmeyene itibar etmemeli, değersize değer vermemeli. Bülbül ile uçan güle gider, karga ile uçanın gideceği yer belli. Büyüklerden öğrendiğinizi hatırlayın, örfünüzü tanıyın, geleneğinize bakın. Ne yapmanız gerektiğini göreceksiniz. O zaman birşeyler kendiliğinden düzelmeye başlayacaktır…
Son nokta. Ey gazeteci meslektaşlarım! Siz mesleğinize sahip çıkmadıkça bu tablo değişmeyecek. Meslek onuruna sahip çıkacak olan sizlersiniz… Muhabirler, matbaacılar, dizgiciler, gazete sahipleri, meslek kuruluşları… Yaptırım gücüne kavuşmak için, üçkağıtçı, sahtekarları dışlamak için ne yapılması gerektiğini hepiniz biliyor, konuşuyorsunuz. Yapın gereğini…

 

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER